Kadın Meclisi'nden 5 Aralık'a özel açıklama
Ödemiş Kent Konseyi Kadın Meclisi, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 85. yıl...
Ödemiş Kent Konseyi Kadın Meclisi, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 85. yıl dönümüne özel basın açıklaması yaptı. Kadın Meclisi'nin 5 Aralık için yaptığı açıklama ise şöyle: 'Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde Türk kadınına büyük önem vermiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen Atatürk Devrimleri'nin büyük bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.
Atatürk, cumhuriyetin ilanından sekiz ay önce Şubat 1923'te de şöyle diyordu: 'Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek, faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir.'
Daha sonra 30 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu'da şöyle demiştir: 'Toplumu kalkındırmak istiyorsak izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.'
Atatürk Devrimleri'nin neticelerinden biri olarak Anayasa'da yapılan düzenlemeyle 5 Aralık 1934 gününde kadınlar, genel seçimlere katılma ve milletvekili seçme-seçilme hakkına kavuştular. Daha önce kadınların temsil hakkına ilişkin ilk düzenleme, 3 Nisan 1930 tarihli 'Belediyeler Kanunu' ile yapılmış ve kadınlara yerel seçimlere katılma hakkı sağlanmıştır. Türkiye, bu hakkı kadınlara tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. Ülkemizde kadınlar, 5 Aralık 1934'ten bu yana TBMM'de seçme ve seçilme hakkına sahipler. 1935 seçimlerinde 17 kadın ilk kez meclise girmiş ve 1936 yılında yapılan ara seçim sonucunda sayı 18'e yükselmiştir.'
'Siyasette kadının hak ettiği yere sahip olmasında…'
Açıklama, şöyle devam ediyor: 'Atatürk, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından ulusumuza şöyle seslenmiştir: 'Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını, bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır.'
Seçme ve seçilme hakkının verilişi, tarihsel bağlamıyla kadın haklarında son derece çağdaş ve ilerici bir yasal düzenleme olarak karşımıza çıkar. Türk kadınlarına 1930'lu yıllarda tanınan seçme ve seçilme hakkının günümüzdeki gelişimine bakıldığında hukuken kadınlara tanınmış olan seçme ve seçilme hakkının uygulamaya dönük yüzünün kadınların özellikle seçilme hakkının sağlanmasında çok yetersiz kaldığı ve yeterince sağlıklı işlemediği görülmektedir. Hukuk ve demokrasinin en önemli koşullarından biri, insan haklarının özel olarak da kadının insan haklarının yasalarla güvence altına alınması zorunluluğudur. Siyasette kadının hak ettiği yere sahip olmasında partilere ve sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumluluk büyüktür.'
Açıklamayı Atatürk'ün sözleriyle tamamladılar
Kadın Meclisi, basın açıklamasında son olarak şu cümlelere yer verdi: 'Ödemiş Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak nüfusun yarısını oluşturan kadınların ülkemizin karar alma mekanizmalarında ve mecliste eşit sayıda yer almasını, eşit temsil edilmesini istiyoruz. Kadının insan haklarının önündeki engellerin kalkması, yasal değişikliklerin yapılması, kadın-erkek eşitliğini sağlayacak toplumsal dönüşümün sağlanması için Kadın Meclisi olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz ve bu yönde çalışmalarımızı sürdürmekte kararlıyız. Toplumun yarısını oluşturan biz kadınların katılmadığı, ihmal edildiği ve önemsenmediği hiçbir çalışmanın başarı şansı yoktur. Toplumu ilerletmenin, modernleştirmenin ve geliştirmenin yolu, geleceğimiz olan çocukları yetiştiren kadınların sosyal hayatın her alanında desteklenmesi ve etkin bir şekilde yer almasıyla mümkündür. Kadınların karşı karşıya kaldığı tehditlerin, kadın haklarına yönelik saldırıların arttığı günümüzde kadın hakları için mücadele daha bir önem taşımaktadır. Sözlerimizi Ulu Önder'in şu sözleriyle noktalıyoruz: 'Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.'
Ece Köseoğlu