Kaçıncıda Anlamalı İnsan!

Sevgili dostlarım, yeni haftanızı bereketli, kazancı hayırlı, bedeniniz sağlıklı, ruhunuz huzurlu ve de dilinizden güzel kelamlar...

Sevgili dostlarım, yeni haftanızı bereketli, kazancı hayırlı, bedeniniz sağlıklı, ruhunuz huzurlu ve de dilinizden güzel kelamlar ederek geçirirsiniz inşallah.

Hafta sonlarını daha durağan, kendinize ayıracağınız vakitler ve gelişiminize harcayacağınız zamanlarla ve haftalık planlar oluşturarak değerlendiriyorsunuzdur umarım. Böyle olduğu sürece yorgun olmadan, strese girmeden, küçük aksaklıklar olsa da o hafta yapacaklarınıza odaklanmış direnciniz daha başka olacaktır.

Bugünün konusu şu; birinin size olan sevgisi ve güvenini kaç kere kullanabilir ve kaçıncıdan sonra artık 'ulan bu yaptığım da artık nankörlük' diyebilirsiniz?

'Sevgili dostlar, konuların içinde ben olsam da olmasam da kendi üzerimden örnekleme yaptığımda daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Zira başkaları üzerinden yapmaya çalışsam, 'Bu kimdir?' diye kafa yormaktan (bazılarınız) konunun ana temasını kaçırıyorsunuz. Çünkü bazen gelen telefonlar ya da mesajlar, o durumu ortaya çıkarıyor.'

Gelelim asıl konumuza, insanlar arasında bir güven problemi aldı başını gidiyor. Aslında insanoğlunun varlığından beri olan bir durumdur bu ancak bizim dönemimizde sanırım biz duygusalları en çok da etkileyen konulardan biri olmuştur. Peki, abartıldığı kadar vahim bir durum mudur? Yoksa gelip geçici, dönemsel insan erozyonu mudur?

Birine güvenme ya da birinin güvenini suiistimal etmek, örneklemelerle bir görelim.

Birincisi sevdiklerine körü körüne güvenen tipler: Evet, güven, insan ilişkilerinde esastır ancak yanlış yapabilir düşüncesini kafamızdan silmeden yine de insan ilişkilerinde bir açık kapı bırakmalıyız. Birine hesapsız kitapsız güvenmenin hiçbir yeri yanlış olamaz elbette. Dürüst ve niyeti iyi olan insanların yapısıdır bu. Ama güzel kardeşlerim, o çok sevdiğiniz insanların bile hayat, duygularını deforme etmiş olabiliyor. He yaptıkları yanlışlardan sıkıntı duyan da var. 'Aman bana da kimse acımadı' deyip arsızca hak etmeyen 'iyilere' unutulmayacak üzüntüler veren de… O yüzden aralık kapılarınızı açınız. 'İnsandır, yanlış yapabilir' deyiniz. Burada farkı aynı yanlışın tekrarı ya da aynı kişinin size olan yanlışlarının ve sonrasındaki tavrı belirler. (bakmayın atıp tuttuğuma, yaşam bana karşımdakini aynadakiyle eşleştirdiğim sürelerde hep bu aralık kapıların daha da açık olması gerektiğini hatırlattı. Yani anlatılanlar, ben dahil gözlemlerimle tecrübe edilmiştir.)

İkincisi, sevdiklerinin güvenini heba eden tipler: Durumu bir de diğer yönden ele alalım. İnsanların kendilerine sonsuz güvendikleri kişilerin bilmeden hata yapmalarına, farkına varmadan bir ya da iki can sıkmalarına karşı değilim. Hepimiz yapabiliriz, yapmışızdır da ama iş, insan istismarına girince hah işte orada neti koymak zorundayım. Zira birbirimizle iyi geçinip geçinemeyeceğimizi bir arada geçirdiğimiz zaman ve ortak yaşam paylaşımlarımız belirliyor.

Benim üzerinde durmak istediğim, size güvenen ve de aynı hatalarınızı birçok kez kamufle eden insanları, nasıl yine aynı yerden vurabiliyor ve güvenini yerle bir edebiliyorsunuz? İşte ben bunu anlamıyorum. Bile isteye, aynı yerden, tam tekrar güvenecekken sahi nasıl bir çocukluk hali yaşadınız ki her elinizi tutmaya çalışana yalanlarla kendinizi acındırıp her güvenmeye çalışana o sahteliklerle güven telkin edebiliyorsunuz. Pes yani!

Bana göre bu tipler, insanlar için en tehlikeli olanlarıdır. Hani bazen yazarım ya; miş'li, muş'lu yaşar ve hiç de mutlu olmayan tipler var diye. Aha bunlar da böyleler. Dünyadan gelir geçerler ama güzel kelamlar edilecek iz bile bırakamadan yok olurlar.

Sevgili dostlarım, ünlü bir iş adamı demiş ki, 'Güven kaybedeceğime para kaybetmeyi yeğlerim.' İnsanların güvenmeye ve samimiyete ihtiyaçları var. Hele hele bu ihtiyaç, son yıllarda daha da vahim hale gelmiştir ki oturup da iki kelam konuşacak doğru dürüst insan bulamayışımızdan yakınıyoruz.

Böyle bir zamanda dahi bazılarınızın size rağmen her şeyinize ortak olmaya çalışan dostlarınıza ya da sevdiklerinize yanlışlar üstüne yanlışlar yapmaya nasıl utanmazsınız aklım almıyor.

Ve insanların güvenini defalarca yıkanlar, size sesleniyorum: Sahi, size çok bağlanan bu insanların defalarca sizi bu kötü yoldan döndürmeleri için kaç kere daha sizin adınıza çırpınmaları, üzülmeleri, yanınızda varlık göstermeleri gerekiyor? Sahi, kaçıncı da anlıyorsunuz?

Zamana, kişilere yazık değil mi? Kızacağınızı bilse bile doğruyu söyleyenlere, sizin adınıza planlar yapanlara, hayatınıza kurallar koyanlara sırtınızı çevirmeyin.

Bence böyle birilerinin varlığını elinizin tersiyle itmekten kaçınmıyorsanız ya cidden ruh hastasısınız ya yüreğinizde insanlığa karşı sevgi kalmamış ki bunun ilk emaresi kendinize karşı sevgisizliğiniz, inançsızlığınız ve reddinizin olmasıdır. Ve en sonuncusu, hayatınızda kaybedecek bir şeyiniz yokmuşçasına davranacak kadar kötü bir çocukluk geçirmiş olmanız olasılığınızın yüksekliğidir.

Bazen iyi olmaya çalışıyor da olabilirsiniz. Kısa sürelerde de olsa bu çabaları birilerinin hatırına bana soracak olursanız zorlamalısınız. Ve iş daha fazla çığırından çıkmadan yardım alınız. Profesyonel yardım almadan, bu yardımı almayı siz istemeden tövbe aha yukarıdaki ruh hallerinden çıkamazsınız, diyeyim…Yazık etmeyin hayatınıza!

Tanrı, sizden önce size katlanmak zorunda olanlara ve hala sizin yanınızda duran o iyi insanlara kuvvet versin ve doğru yolu göstersin.

Mutsuz olmaya alışanlar ve bunlardan beslenenler, iyi insanların bir gün sizi alt edeceğini de unutmayın. İyiler geç olsa da her daim kazanan taraftırlar.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme