Jeotermal tehlike!
Bu başlığı atarken 'hiç düşünmedim' diyemem. Çünkü jeotermal enerji, bütün kaynaklarda 'yenilenebilir' enerji olarak kabul ediliyor....
Bu başlığı atarken 'hiç düşünmedim' diyemem. Çünkü jeotermal enerji, bütün kaynaklarda 'yenilenebilir' enerji olarak kabul ediliyor. 'Yenilenebilir' ifadesinde daha az zararlı ve doğaya dost anlamları ön plana çıkıyor.
Enerji, insan hayatının devam ettirilmesinde neredeyse vazgeçilmez kaynaklardan biri haline geldi. Örneğin, bugün elektriğin yok olduğunu düşünürseniz sanıyorum çok sayıda insanın da beslenememekten öleceğini bilmemiz gerekir. Elektriksiz bir dünya, bu kadar insanı taşıyamaz…
Peki petrol olmazsa?
Biliyorsunuz petrol, sadece araçlarda kullandığımız sıvı yakıt değil. Aklınıza gelen her şeyde petrol var. Ama insanoğlu, bugün petrol olmadan nelerden vazgeçmek zorunda kalır gelin siz düşünün…
Enerji üretirken farkında olmadan başka şeylerden de vazgeçiyoruz aslında. Elde ettiğimiz enerji, dünyanın doğal dengesini değiştirip yok oluşa giden yolu kısaltıyor.
Bütün dinler, 'kıyamet' adı verilen sonu işaret ediyor ama kimse dinlemiyor!
Güneş, Rüzgar, Biyokütle, Jeotermal, Hidrolik, Hidrojen ve Okyanus Enerjisi.
Bu saydıklarım, 'daha az tehlikeli' enerji kaynakları arasında sayılıyor.
Aynı ilaç kullanımı gibi… Bir yerimizi iyileştirirken bir başka organımızda hasar bırakıyoruz!
Toptancı anlayışa hep karşı olmuşumdur. Yani 'karşıyım abi' demeden önce neye karşı olduğumu bilmek ve olayın eksi ile artı yönlerini değerlendirmek isterim. Özetle bir şeyin ne getirip ne götüreceğini bilmek isterim.
Gazetelerden takip etmişsinizdir. Hafta başından bu yana bölgemizde jeotermal enerji arama ruhsatı için ihale yapılacağı yönünde açıklamalar var. Bölgemizde derken tüm İzmir, hatta Ege çapında.
Jeotermal, 'yer ısısı' anlamına geliyor. Ansiklopedilerin yazdığına göre, doğa olayları ve özellikle yağışlar sonucu oluşan sular, yer kabuğu çatlaklarından derinlerdeki magma tabakasına ulaşır. Magma tabakasında ısınan bu sular, sıcak su ve buhar olarak yeryüzüne ulaşıyor. Yeniden yeryüzüne çıkan veya çıkarılan bu su ve buhar, birçok enerji türüne dönüştürülebilir.
Jeotermal enerjinin kullanıldığı birçok alan var. Kurulan elektrik santralleriyle elektrik enerjisine dönüştürülür. Ayrıca ev ve iş yerlerinde kullanılan merkezi ısıtma ve soğutma sistemlerinde, hastaların tercih ettiği birçok fizik tedavi merkezinde ve turistik merkezlerde de kullanılabiliyor. Seraların ısıtılmasında kullanılabiliyor…
Buraya kadar tamam ama… İşte aması burada başlıyor.
Yeniden yeryüzüne çıkan bu sular ve buhar, tabii ki saf halde çıkmıyor. Yeraltındaki çeşitli gazlarla birlikte yeryüzüne çıkıyor. Çıktığında da canlı hayatını tehlikeye atıyor. Tarım alanlarını öldürüyor. İnsanda ve bitkilerde çeşitli hastalıklara yol açıyor. Yani enerji üretirken enerjimizi tüketiyoruz.
Peki enerji kullanmayacak mıyız?
Kullanacağız ama getiri ve götürüsünü iyi hesaplamak zorundayız.
Bir gün gelecek petrol, kömür ve doğalgaz bitecek. Belki başka enerji kaynakları bulunacak ama elimizdeki toprak ve bitki örtüsü giderse yerine koyacak başka üretim kaynaklarımız olmayacak. Toprak, su ve hava önemli.
Küçük Menderes Havzası, dünyanın sayılı ovalarından biri olarak kabul ediliyor. Bir sezonda iki hatta üç ürün veriyor. Hadi diyelim bu jeotermali 40-50 yıl kullandık. Kullandıktan sonra da tükettik. Bu arada toprağımızı, suyumuzu ve temiz havamızı da kaybettik!
Az gittik uz gittik; enerji var ama canlı hayat yok!
Peki ne yapacağız? Telaşa kapılmadan ve 'aman canım ne olacak!' demeden ilgili kuruluşların konuyla bağlantılı çalışmalarına kulak vereceğiz. Tabii özellikle sivil olanlarına…
Örneğin, Ödemiş'te Koza-Der adında çevreci bir kuruluş var. Ben de faaliyetlerini yakından takip ediyor, eylemlerinin içinde bulunuyorum. Koza-Der, Kent Konseyi'nin de bileşeni.
İzmir ve çevresinde de çeşitli çevreci örgütler var.
O halde bu kurumların yaptığı çalışmaları yakından takip edeceğiz. Ticari değil, bilimsel sonuçlara değer vereceğiz.
Enerjiye evet ama izlenebilir ve denetlenebilir olanlarına. En önemlisi de kar amaçlı kurulan büyük ticari firmaların yalanlarına ve yönlendirmelerine kanmayacağız. Kar amacı, insan ve doğa sağlığını ikinci plana iter. Unutmayalım ki canlı hayat, bütün enerjilerden önce gelir.
Her şeyin başı sağlıktır.
Ölüler, enerjiye ihtiyaç duymaz.