İzmir’in şampiyonu, Ödemiş’in gururu oldu
47 yaşındaki Nurettin Zafer, bu yıl ilki düzenlenen Uluslararası İzmir Maratonu’nda kendi kategorisinde birinci oldu. Zafer,...
47 yaşındaki Nurettin Zafer, bu yıl ilki düzenlenen Uluslararası İzmir Maratonu'nda kendi kategorisinde birinci oldu. Zafer, maraton çalışmaları ile sporla tanışma anılarını sadece Küçük Menderes Gazetesi'ne anlattı.
'Birinciliğimi Ödemiş halkımıza armağan ediyorum'
Zafer, 'Bu yıl ilk kez düzenlenen Uluslararası İzmir Maratonu'nda genel kategoride 34. oldum. 45-49 yaş kategorisinde ise birincilik nasip oldu. Bu, sekizinci maratonumdu. Sekizinci maratonumda ve İzmir'de yapılan ilk uluslararası maratonda birinci olmak gerçekten gurur verici. Birinciliğimi Ödemiş Belediye Başkanımız Mehmet Eriş'e, bana destek olarak yol ve otel masraflarımı karşılayan Ödemiş Belediyespor'dan Mustafa Turan ağabeyime, manevi desteklerini esirgemeyen belediye meclis üyelerimize ve Ödemiş halkımıza armağan ediyorum. Ödemişli gazimiz Cem Cengiz'e teşekkürlerimi iletiyorum.
Koşu, çocukluğumdan beri hayatımda var. İlk keşfedildiğim zamanın hikayesi ise bambaşka. Askerde bir yazıcımız vardı, beş kilometre tüfek ve hücum yeleği ile koşacağız, ayaklarımızda da bot var. Ben, beş kilometreyi 16 dakika 20 saniyede koştum. Hiç unutmam, o yazıcı ağabeyim bana, 'Kardeşim sen ne yaptın? Askerliğin bittiğinde mutlaka ilçe spor müdürlüğüne, bir yerlere git, kendini göster, sen kesinlikle olacaksın' dedi. Geldim ama dönemin yetkililerinden bir türlü destek bulamadım' şeklinde konuştu.
' 'Niçin maraton koşmuyorum ki?' dedim'
Asıl mesleği garsonluk olan Zafer, ayak ağrılarından sonra spora sarıldığını belirterek, 'Askerden sonra yetkililerden destek bulamayınca spora devam etmedim. Asıl mesleğim garsonluktur. Bir süre sonra yoğun iş temposunda ayaklarım ağrımaya başladı. Kas ağrılarım artınca, 'Bu iş böyle olmayacak. Madem çoluk çocuğumun rızkını bu meslekle yapıyorum, spora başlayayım da kas gücümü arttırayım' dedim. Spora yürüyüş amaçlı başladım. Yürürken koşmaya başladım. Koşarken daha çok koşmaya başladım. Bir gün Ödemiş Saraçoğlu Stadı'nda koşmaya başladım, koştukça bırakasım gelmedi. Bir baktım, 70 tur atmışım yani 28 kilometre koşmuşum. '28 kilometre koşabiliyorsam niçin maraton koşmuyorum ki?' dedim. Böylelikle maraton sevdam, 2014 yılında başlamış oldu' dedi.
'Bu yaştan sonra milli bir sporcu olamam ama…'
Özel bir diyet uygulamadığını ancak düzenli beslenmeye özen gösterdiğini vurgulayan Zafer, 'Yöremizin incirini, cevizini çok sık tüketiyorum. Çiğ badem, çiğ fındık, kara üzüm, çekirdeksiz üzüm tüketerek şeker ihtiyacımı da bastırıyorum. Paket gıdalardan olabildiğince uzak duruyorum. En geç kalktığım saat 09.00'dur. Akşam saatlerinde çok yoğun çalışırsam 09.00'da uyanırım, onun dışında en geç 07.00-07.30 gibi sporuma başlarım.
Bu spora başladığım zaman Ödemiş'te ne doğru düzgün yürüyen ne de doğru düzgün koşan insan vardı. Şu anda çok iç açıcı bir durum var Ödemiş'te. Yürüyüş yapan, koşu yapan çok vatandaş var. Özellikle gençlerimize sesleniyorum, ben bu yaştan sonra belki milli bir sporcu olamam ama siz eğer istiyorsanız şimdiden çalışmaya başlayın.
Murat Kaya, Nihat Özkaymak, Oktay Fırat, Ahmet Bayram arkadaşlarımı idol olarak görüyorum. İlk defa katıldığım Ege Maratonu'nda büyüklerim Ahmet Sırrı Eke, Mehmet Sandim Yarar ve Hüseyin Polat ile tanıştım. Onların bana verdiği tavsiyelerle koşmaya devam ettim, bu noktaya kadar geldim. Hangi maratona katılırsam katılayım kendi kategorimde başarılı olacağıma inanıyorum. Bu başarının içinde sekiz senedir verdiğim bir emek var. Emeğimin karşılığını da bu maratonda aldım' ifadelerini kullandı.
'Başarı, azim ve çalışmayla alakalı'
Zafer, gençlere şu cümlelerle seslendi: 'Eğer spora merakınız varsa, gelin. Size bir ağabey bir arkadaş gibi yardımcı olacağım. 18-19 yaşındaki genç bugün benimle aynı kondisyonda olsa önümüzdeki yıllarda hayatını kurtaracaktır, ileride milli bir sporcu olacaktır. Sportif olmak, genetikle alakalı değil; başarı, azim ve çalışmayla alakalı. 'Ben maraton koşamam' demeyin. Çalış, azimli ol ve başar. Bizim Ödemişimizin Gölcük'ü var, Bozdağ'ı var. Hele ki yetkililerimiz Ödemiş'e bir atletizm kulübü kazandırırsa çok daha güzel olur. Bu projeler yapılırsa eminim ki gençler, spora çok daha fazla heves eder ve hem de Ödemiş, Türk toplumuna örnek bireyler yetiştirmiş olur. Birbirine özenen gençlerle beraber Türkiye'de sporun da yeri değişmiş olur.
Ben, kendi başıma antrenörüm, kendi başıma masörüm, kendi başıma diyetisyenim. Şu ana kadar kendi başıma yaptığım ne varsa bildiğim her şeyle gençlerimize yardımcı olurum. Tüm Ödemişlilere de tavsiyem şudur: Ne olursa olsun günde 40 dakika egzersiz yapmayı ihmal etmeyin. Herkesten takdir almak, beni çok motive ediyor. İki gün spor yapmasam üçüncü gün psikolojik olarak yıprandığımı hissediyorum. Bundan sonraki hedefim, liseyi tamamlayarak atletizm antrenörlüğünü belgesi almak. Antrenörlükten emekli olabilirsem; milli takımımıza, Ödemişimize sporcu kazandırmak istiyorum.'
Ece Köseoğlu