İzmir Üniversitelerinde Dijital Sahtekârlık Skandalı: Sahte Diplomalar ve Yükseltilmiş Notlar Ortaya Çıktı
Ankara merkezli yürütülen kapsamlı bir dijital sahtekârlık soruşturması, Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri'nin bilgi sistemlerine yasa dışı erişim sağlandığını ve mezun olmayan birçok kişinin sahte diplomalarla sisteme kaydedildiğini ortaya koydu. Üniversite not ortalamalarının değiştirilmesi ve kamu kurumlarına sahte belgelerle usulsüz başvurular yapılmasıyla birlikte, akademik ve idari sistemlerde derin güvenlik açıkları gündeme geldi.
Soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, sahte e-imza kullanılarak üniversite veri tabanlarına müdahale edildiği, öğrencilik bilgileri üzerinde oynama yapıldığı detaylı şekilde yer aldı. Mezun olmadığı halde mezun gösterilen kişilerin not ortalamalarının yükseltildiği ve bunların kamu görevlerine atanmak için belgeler sunduğu tespit edildi.
Özellikle Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bu manipülasyonlar, yükseköğretim sisteminde ciddi bir güven bunalımına yol açtı. Bazı örneklerde öğrencilerin notları 1.29'dan 3.29'a kadar çıkarıldı ve sahte diplomalarla resmi kurumlara başvurular yapıldı.
İddianamede adı geçen şüpheliler arasında farklı unvanlarda kişilerin yer aldığı belirtildi. Ege Üniversitesi'nde sahte mezuniyet kaydı oluşturan Abdullah Volkan Uçak, Makine Mühendisliği bölümünden mezun gibi gösterilen Adnan Taşdemir ve Mimarlık Fakültesi mezunu olarak sahte işlemler yapan Cemil Demirkol gibi isimler dikkat çekiyor. Ayrıca BTK Başkan Yardımcısı ve MEB yetkilisi adına e-imza üreterek sistemlere izinsiz giriş yapan kişiler de bulunuyor.
Sahte belgelerle devlet kadrolarına geçiş yapıldığına dair iddialar, olayın boyutunu daha da büyütüyor. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve emniyet yetkilileri, 60'tan fazla kişinin şüpheli olarak belirlendiğini ve ciddi yasal süreçlerin başladığını duyurdu.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise bu iddialar üzerine devreye girerek, üniversitelerdeki bilgi sistemlerinin güvenlik açıklarını kapatmak üzere yeni düzenlemeler ve protokoller hazırlamaya başladı. Dijital altyapının güçlendirilmesi ve benzer olayların önüne geçilmesi için kapsamlı çalışmalar yürütülüyor.
Bu skandal, Türkiye'de yükseköğretim kurumlarındaki dijital güvenlik zafiyetlerinin ne kadar hayati sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Akademik liyakat ve kamu güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturan bu olay, eğitim camiasında da derin endişelere yol açtı.