İnsanlar neden artık daha KÖTÜLER!
Hepimiz kusurluyuz, dolayısıyla hatalar yapıyor ve sonradan pişman olduğumuz davranışlarda bulunuyoruz. Peki, bu durum, hemen hemen...
Hepimiz kusurluyuz, dolayısıyla hatalar yapıyor ve sonradan pişman olduğumuz davranışlarda bulunuyoruz. Peki, bu durum, hemen hemen her gün şahsen gördüğümüz ya da haberlerde duyduğumuz, büyük veya küçük olsun yapılan pek çok kötülüğün nedenini açıklar mı?
Kusurlu olsak da, asla çiğnenmemesi gereken ahlaksal sınırların olduğunu ve insanın isterse kötü davranışlardan kaçınabileceğini herhalde kabul ederiz. Ayrıca çoğu insan kasıtsız bir yalan ile düpedüz iftiranın ya da birine kazara zarar vermek ile kasten adam öldürmenin ayrı şeyler olduğu fikrine katılacaktır. Ne var ki, korkunç suçlar genelde toplumdaki sıradan görünen insanlar tarafından işleniyor.
Son yıllarda dünyanın sorunu haline gelen bu tür insanlar, sadece psikopatlar ve katiller değil; okuldaki zorbalardan internet trollerine, hatta politikacı ve polis gibi toplumun üst kesimine mensup kişiler bile bu kategoriye girebiliyor.
Kanada'daki British Columbia Üniversitesi'nde psikoloji profesörü Delroy Paulhus bazı insanların neden başkalarına acı çektirmekten hoşlandığı sorusuna cevap arıyor. Paulhus, bu insanlar hakkında hemen yargıya varmanın kolay olduğunu söylüyor. 'Tanıştığımız insanlar hakkında melek ve şeytan kalıbını kullanma eğilimi taşıyor, dünyamızı iyi ve kötü insanlar olarak basitleştirmek istiyoruz' diyor. Zalimliği mazur görmeye çalışmasa da onun bu tür insanlara yaklaşımı tıpkı bir zoologun zehirli böcekleri incelemesine benziyor.
Paulhus'un konuya ilgisi narsistlerle başladı. Bunlar kendilerine biçtikleri değer duygusunu korumak için saldırıya geçebilen aşırı bencil ve kibirli insanlardı. Daha sonra, bu eğilimlerin manipülatif makyavelcilik (amacına ulaşmak için her yolu meşru sayma) ve başkalarının duygularına karşı duyarsız psikopat özelliklerle bağlantısı incelendi. Fakat bunların birbirinden bağımsız özellikler olduğu, ama bazen tesadüfen bir arada görülerek 'Karanlık Üçlü' oluşturdukları sonucuna varıldı.
Paulhus'un deneylerine katılan insanlar şaşırtıcı derecede açık sözlüydü. 'Zayıf insanları hedef almaktan hoşlanırım' ya da 'Bana sırlarınızı söylemeseniz sizin için daha iyi olur' gibi ifadeleri kabul etmek utanç verici gelebilir. Fakat bu insanlar en azından laboratuvar ortamında açık davranıp bunları kabul ediyor ve bu davranışlar gerçek yaşamdaki zorbalıkla örtüşüyordu. Bunlar sınavlarda sahtecilik yapmaya ve eşlerini aldatmaya da daha meyilliydi.
Paulhus kriminal ya da psikiyatrik vakalardan ziyade gündelik yaşamdaki kötücül davranışlarla ilgiliydi. İnsanlar bu tür davranışları toplum içinde kontrol altında tutabiliyor ve hemen kendisini göstermiyor olsa da bir şekilde dikkat çekiyordu. Örneğin narsistler, kendi egolarını tatmin edecek eğilimlerde bulunuyordu. Paulhus kendisinin uydurduğu bir konuda onların bilgisini ölçmek istediğinde her konuda bilgileri varmış gibi davranıyor, itiraz gördüklerinde ise hemen hemen öfkeleniyorlardı. 'Bu insanların kendilerini dev aynasında görmelerini sağlayan özelliklere uyuyor bu davranış biçimi' diyor Paulhus. Paulhus'ın bu karanlık beyinlere küçük bir pencere açmasıyla bu konuda birçok farklı araştırma gündeme geldi. Örneğin insanların doğuştan mı bu özellikleri taşıdıkları sorusuna yanıt bulmak için tek ve çift yumurta ikizleri incelendi.
Narsistlik ve psikopatlığın genetikle ilgili olabileceği, fakat Makyavelcilikte çevresel etkenlerin önemli olduğu sonucuna varıldı. Fakat genetik olarak devralınan miras insandaki bireysel sorumluluk duygusunun ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu. Liverpool Üniversitesi'nden Minna Lyons 'Kimse psikopatlık geniyle doğmaz ve bu konuda yapacak bir şey yok denemez' diyor.
Lyons, gece geç yatıp sabah erken kalkamayan 'gece kuşlarında' bu türden 'Karanlık Üçlü' özelliklerine daha sık rastlandığını belirtiyor. Bunlar risk almaktan (psikopat özellik), manipüle etmekten (Makyavelci özellik) ve başkalarını sömürmekten (narsist özellik) hoşlanır.
Paulhus, araştırmalarında diğer üç gruba konamayacak, başkalarına acı vermekten zevk alan 'sıradan sadizme' de rastladığı için kötücül özellikleri artık 'karanlık dörtlü' olarak adlandırıyor.
Bu teoriyi sınamak için böcek öğütme makinesi deneyine başvuruldu. Bu aygıtta deneklerin görmediği, fakat böceklerin kaçacağı bir yol vardı. Yine de sanki böcekler eziliyormuş gibi bir duyuluyordu. Deneklerin bazısı makineyi kullanmayı reddedip odayı terk ediyor, fakat bazıları da bundan zevk alıyordu. Benzer bir deney bilgisayar oyununda rakibini cezalandırırken kulaklıktan acılı bir insan sesi aktarımı yoluyla yapılmış, ancak bu aşamaya geçmek için deneklerin uzun bir sözlü sınavdan geçmesi gerekmişti. Sadistlerin sadece zevk için, bu işten hiçbir yararları olmadığı halde başka insanlara acı vermek için bu sıkıntıya katlandığı görüldü.
Bu durumu bir de farklı yönden görelim;
▪ 'Baskı hikmetli kişiyi de delirtebilir'
İnsanların bazen koşulların zorlamasıyla, normalde yapmayacakları şeyleri yaptığını kabul eder. Hatta bazıları zorluk ve haksızlıkları kendi yöntemleriyle çözmek için suç bile işleyebilir. Bir kitap şöyle diyor: 'Birçok durumda insanları terörist olmaya iten başlıca etken, değişmez gibi görünen siyasal, sosyal ve ekonomik sistem yüzünden yaşadıkları büyük hayal kırıklığıdır'
▪ 'Her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir'
'Herkesin bir fiyatı vardır' sözünü duymuşuzdur. Bu söz, yeterince para teklif edildiğinde iyi insanların bile görgü ve ahlak kurallarını çiğnemeye hazır olduğu anlamına gelir. Normal koşullarda cana yakın ve nazik görünen bazı kişiler, işin içine para girince bir anda başka bir insana dönüşebilir, düşmanca davranan itici biri haline gelebilir. Şantaj, gasp, dolandırıcılık, adam kaçırma, hatta cinayet gibi açgözlülükten kaynaklanan suçlar buna örnektir.
▪ 'Kötü işin cezası hemen verilmiyor, bu yüzden de insanların yüreği kötülük yapmaya daha da kararlı oluyor'
İnsan, yetkililer görmediği sürece her şeyi yapabileceğini düşünmeye eğilimlidir. Otoyollarda hız sınırını aşanlar, sınavlarda kopya çekenler, devleti dolandıranlar ve daha da kötü şeyler yapanlar buna örnektir. Normal şartlar altında kanunlara uyan insanlar, yakalanma korkusu duymadıklarında veya kanunlar tam olarak uygulanmadığında, aslında yapmayacakları şeyleri yapma cesareti buluyorlar.
▪ 'Herkes kendi arzusu tarafından sürüklenip aldatılarak sınanır'
Arzu gebe kaldığında günah doğurur. Bütün insanlar kötü şeyler düşünmeye eğilimlidir. Yanlış davranışlarda bulunmamız için her gün önümüze sayısız teklif ve ayartma çıkıyor. Yine de sonuç kişinin yaptığı seçime bağlıdır. Kişi kötü bir düşünceyi zihninden hemen atabilir ya da üzerinde düşünmeye devam edip o fikrin zihninde yer etmesine izin verebilir.
▪ 'Hikmetlilerle aynı yolda giden hikmetli olur; akılsızlarla ilişkide olan ise zarar görür'
Arkadaşlarımızın üzerimizde olumlu ya da olumsuz yönde büyük bir etkisi olduğunu inkr edemeyiz. İnsanlar sık sık arkadaş kurbanı olduklarından veya yaşıtlarının baskısı yüzünden, aslında hiç niyetli olmadıkları şeyler yapıyor ve bunun korkunç sonuçları oluyor. Genç ya da yaşlı olalım arkadaşlarımızı ve beraber vakit geçirdiğimiz kişileri akıllıca seçmemiz gerektiğinin farkında olmalıyız.
Şu özellikteki insanları hayatımızda uzak tutmak, belki de ilk başta kendi hayrımıza yapacağımız şeydir.
1. Çıkarları için başkalarını kullanmaktan çekinmezler
Bu insanlar hayatın tüm alanlarında çevresindeki insanları kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmezler. Genellikle akılcı görünen sebeplerle, insanları istediklerini gerçekleştirmek için ikna edebilirler. Bu süreçte karşısındakine verecekleri zararlar umurlarında olmaz.
2. Yargılayıcıdırlar
Peşin hükümlü de denilebilir. Hayatlarının merkezlerinde sadece kendileri oldukları için empatiden yoksundurlar. İnsanları tanımadan onlar hakkında her şeyi bildiklerini iddia eden birileri varsa çevrenizde, muhtemelen zehirli biridir. Başkalarının hatalarının sebeplerini merak etmezler, çünkü ne de olsa onlar hep haklıdır.
3. Duygularıyla yüzleşmezler
Aslında kötü söz, hakaret ve aşağılamalardan etkilenmemenin tamamen bizim elimizde olduğunu bilmemiz gerekir. Bunun dışında insanların başına gelen olumsuz olaylardan etkilenmemesi tabii ki beklenemez. Yine de şu bir gerçek ki her insan başına gelen tüm olumsuzlukları atlatacak güce sahiptir. Öyle hissetmeseler bile dostlarından ya da profesyonellerden alacağı desteklerle kendi duygu durumunu düzeltebilirler. Zehirli insanlar ise her türlü olumsuz duygusunu etrafındakilere yansıtır, bu duygularla başa çıkmak yerine kendi duygularının sorumluluklarını başka insanlara ya da olaylara yükler.
4. Özür dilemezler
Neden dilesinler ki? Hayatlarındaki ve çevrelerindeki hiçbir olumsuzluğun sebebi onlar değildir. Bu insanlar birilerinin kendilerine komplo kurduğuna, birçok düşmanları olduğuna ve bu düşmanların türlü alicengiz oyunlarıyla kendilerini alt etmeye çalıştığını düşünmeye bayılır. Çünkü sorumluluk alma gibi bir dertleri yoktur.
5. Tutarsızdırlar
Bazen fikirleri ve duyguları dakikalar içinde değişebilir. Bir sohbetiniz sırasında 15-20 dakika önce söylediği şey hakkında 'ben öyle bir şey demedim' diyebilirler ve sizin onu yanlış anladığınız konusunda ısrarcı olabilir, hatta belki sizi ikna bile edebilirler. Tamamen elde etmek istediklerine yönelik duruşları, ilkeleri (aslında hiçbir zaman ilkeli değillerdir), tavırları ani dönüşler yapabilir.
6. Birilerinin onlara kendini kanıtlaması gerekir
Çünkü dünya bu zehirli insanların çevresinde dönüyordur. Örneğin başka bir arkadaşınızla plan yaptığınızda arkadaşınız yerine onu tercih etmeniz, arkadaşınızla programınızı iptal etmeniz için ellerinden geleni yaparlar. Ya böyle bir insanla plan yapmaya kalktığınızda sizi kendi istediğini yapmaya ya da yaptırmaya ikna ederler. Bu durum, genellikle 'böl ve fethet' yöntemiyle kendilerinin (ya da kendi isteklerinin) tek seçenek olduğu algısını yaratarak daha anlamlı birçok ilişkinizi bitirmenizle sonuçlanabilir.
7. Sizi sürekli savunma pozisyonunda bırakırlar
Birçok konuda aynı duruşu sergilemekte zorlanırlar. Bunun sebebi ise büyük ihtimalle sizin herhangi bir konudaki görüşünüzün onlar için hiç kayda değer görülmemesidir. Bu insanların başkalarını çok iyi kullandığını her zaman hatırlamalısınız. Bunun için kullandıkları taktikler genellikle belirsizlik ve keyfiliktir. Ayrıca herhangi bir tartışmada odağınızı dağıtarak konuyu istedikleri yöne çekmekte ustadırlar. Genellikle, yazının girişinde verdiğimiz örnekteki gibi, çözümlere değil sorunlara odaklanırlar.
8. İyi gün dostudurlar
Kendi problemleri her zaman ilk sıradadır. Çok sıradan şeyler olsa bile… Bu insanlar zengin olsalar bile maddi bir güçlükle karşılaşan 'en yakın' dostlarına herhangi bir destek vermekten kaçınırlar… tabii ki bu destek kendi çıkarlarına uygun değilse.
Zehirli insanlar problemlerinin çözümlerini başkalarından beklerler. Ya da bazen yaşanan toplumsal sorunlarla ilgili uzlaşmacı ve çözüme yönelik hareket etmektense bir takım grupları, toplumsal kesimleri, hatta bazen azınlıkları suçlar toplumsal kin ve nefretin büyümesine bile sebep olabilirler. Diyalog bu insanlar için genellikle (kendi çıkarlarına uygun değilse) bir seçenek değildir. Bu nedenle sorunları, şikyetleri ve suçlamaları hiçbir zaman son bulmaz.
Yarın görüşmek üzere.
Sevgiler…