İnanmayacaksınız! Şehrinizde Yerel Basın Var
Pek kıymetli Ödemiş ahalisi ve mülki amirleri öncelikle gününüz aydın, sağlığınız yerinde, şansınız bol olsun efendim....
Pek kıymetli Ödemiş ahalisi ve mülki amirleri; öncelikle gününüz aydın, sağlığınız yerinde, şansınız bol olsun efendim.
Bir şehrin olaylarından haberdar olması ve şehri yönetenlerin aksiyonlarının halka duyurulması manasında yerel basın, o şehrin olmazsa olmazıdır. Yerelden genele şehrinizi ancak böyle taşıyabilir ve sesinizi duyurabilirsiniz.Ya da yereldeki üç beş gönlü büyük insanların gayretleriyle!
Sevgili dostlarım, Ödemiş'te hakkıyla basına gönül vermiş zaten üç beş arkadaşımız var. Bunları ayakta tutmak ve kıymetli kılmak, hepimizin görevi diye düşünüyorum. Bendeniz naçizane, şehrimizin önemli medya grubunun (Küçük Menderes, Doğuş gazeteleri ve tv9izmir televizyonu) başında bulunanlardan biri olarak diğer tüm basın mensubu arkadaşımı (alaylı ya da eğitimli) koruyup kollamak ve değerli olabilmeleri adına yaptıkları emeği yayınlarımızda kullanıyorsak adını geçirmek ya da elini sıkarak başarısını kutlamak yani özetle kendisine kıymet vermek ve sahip çıkmak zorundayım.
Bir kere bu tavır, yıllarca emekçi insanın yanında olan bendenizin olmazsa olmazıdır.
Gelelim bizim şehrimize; güzel insanların kentine, şehrimizi daha iyi yere (tanınır, bilinir, merak edilir….vs) getirmek adına çabalayan, her kişinin benim başımın üstünde yeri vardır.
Bu çaba her neyse, eğitimle alakalı, değişimle alakalı, gelişimle alakalı her bir tuğlanın emekçisi bana göre ayrı ayrı değer bulmalıdır. Çünkü Ödemiş gibi kendi içinde yoğrulmayı seven, kapalı toplumların sağından solundan delip bir şeylere ön ayak olmak yürek yemişlikten başka bir şey değildir.
Neden mi? Daha işe koyulmadan baştan enerjini şöyle bir emerler, cansız kalmamak için direndiğinde, bir başkası gelir 'Ooo ben çok denedim, olmaz, cık bunlar akıllanmaz' der, senin bütün düşüncelerini yerle yeksan eder. Sonra son bir kez daha hamle yapmaya çalışırsın, bu sefer de ne söylemek istediğinle değil, anlamak istediği ile senin hızını kesmeye çalışır. İşte bu noktada bu kişilere ön ayak olmak, hayra yapılan her şeyi toplumun gözünün içine sokmak biz basının görevidir.
Şehrimizin basın mensubu arkadaşlarımızın imkanları ya da kişi sayısı olarak kısıtlı olsa da her birimiz bir haberin, bir olayın, bir gelişimin içindeyiz. Öyle ya da böyle ekmeğimizi zorlu şartlarda çıkarmaya çalışıyoruz.
Zorlu şartlar, imkansızlıklar ya da birbirimizle olan tatlı rekabetler değil! Zorlu şartlar, şehrin insanları tarafından basın mensuplarının gereken saygınlığı ve değeri göremeyişidir.
Ha şunu sakın atlamayınız; bize varlığımızı, her türlü desteğiyle, sevgiyle, ilgiyle ve de aksiyonlarında bizi bilgileriyle mutlu eden kurumlarımızı tenzih ediyorum.
Sıcağı sıcağına bir şeyi de burada paylaşmak isterim. [Ödemiş Ticaret Odası Başkanı Sayın Rıfat Eriş, dönemi boyunca yapılan çalışmaları ve planlarını biz basın mensuplarını davet ederek interaktif bir toplantı ile halka duyurulmasını sağlamıştır. Orada bulunan her arkadaşımın bu durumdan mutlu olmaları ve başkana teşekkür etmeleri, hepimizin yüzünü güldürdü. Değerinin bilinmesi ve sevgiyle karşılanman her nerde olursa olsun her birimizin bence istediği tavırdır.
Ha bir de efendim, dün benim yirmi dördüncü yaşımı (külliyen yalan (!)) oda sekreteri sevgili Ezgi hanım öncelliğinde Rıfat başkanımın bir pasta ile sürpriz yaparak basına olan kıymet bilir tavrının da nişanesi olmuştur. Tekrar kendilerine teşekkür ediyorum.]
Birçok emekçi kardeşim, onların yardımlarıyla ayakta durabiliyor. Bunların da bilincindeyiz. Amman diyeyim, ne yazıyorsam onu anlamaya çalışalım (!)
Şimdi gelelim asıl konumuza. Biliyorsunuz ki ben, yazılarımda önce bir alıştırma yapıp asıl konuyu en son paragraflara bırakıyorum. E benim de yoğurt yiyişim böyle (!)
E benim güzel dostlarım ve sevgili mülki amirlerim; yahu şu konuşmalarınızda, sizin peşinizden koşturan, sizden haber alınacak diye yakanızdan düşmeyen, yeter ki siz yanlış anlaşılmayın diye asıl açıklamaları alana kadar en doğrusunu yapmak adına emek sarf eden bizlere de konuşmalarınızda 'Basın Mensubu Arkadaşlarımıza da Teşekkür Ederiz' bir deyin yahu Müslüman evlatları. Emeğimizi heba etmeyin, bizlerin alnımızın teri (farklı şeyler peşinde olanlar da ayıklanacaklardır içimizden, eminim!) gerçekten helal. O yüzden, ha bizlere destek olun diye kapısını çaldığımız kişiler ve kurumlar var. Peki, buna gerek var mı? Görün, kıymet verin, vicdanlı davranın yeter. Yerel basın her şey! Bir 'teşekkür' bizlerin de hakkı.
Valla orda burada konuşmalarda yine duymazsam, kürsüden indiğinizde soluğu yanınızda alırım. Diyeyim (!)
Aynı şey; açılış yapan her esnaf arkadaşım için de geçerlidir. Gelelim, çekelim, yazalım, yayınlayalım ama emeğimizi de heba etmeyiniz. Dedim ve bugün de huzurlarınızdan böyle çekiliyorum efendim.
Önce aynadakine sonra gözünüzün içine sevgiyle bakan herkese kıymet veriniz lütfen. Sağlıkla ve sevgiyle kalınız. Yarın görüşmek üzere.
Sevgiler…