İlişkilerin maddileşmesi

Vaktiyle lise yıllarında, okul sonrası arkadaşlar ile resmi bir kurumun önünden geçiyorduk… Bir arkadaş selam verme...

Vaktiyle lise yıllarında, okul sonrası arkadaşlar ile resmi bir kurumun önünden geçiyorduk… Bir arkadaş selam verme alanımızın dışında, baya uzaktaki resmi kurumun önündeki bir görevliye özel bir gayret ile selam verdi. Yanındaki arkadaşı, onun bu hali karşısında 'Akraban mı?' diye sorunca selam veren: 'Yok canım, değil! Yarın okulu bitirince işimiz düşer diye selam verdim' der.

Bu hatıra, aklınıza hemen şu atasözünü getirmiştir: Kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez. Bu sözü doğru yorumlamak mümkün… Ancak bireysel ve toplumsal ilişkileri ne derece maddileştirdiğinin farkında mısınız? Bireysel ve grup çıkarlarını merkeze koyarak başkasının çıkar ve gereksinimlerinden istifade etmeyi öğreten bir hali var…

Bu söz, Mecelle-i Ahkm-ı Adliye'nin 29. Maddesi'nde geçen 'Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur.' ifadesinin dünyevileşmiş ve sekülerleşmiş bir yorumunun tezahürüdür. Mecelle maddesi, bize iki zarar veya iki kötülükle karşılaşıldığı zaman daha az zararlı ve daha az kötü olanın tercih edilmesini öğretir. Yani büyük fayda elde etmek için küçük zararı göze almaktır. Örneğin, kangren olan bir parmağın durumu gibi… Keserseniz parmaksız kalacaksınız, kesmezseniz de elden olacaksınız… Parmağın kesilmesini tercih etmek, daha büyük bir fayda için küçük zararın göze alınmasıdır…

'Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez' atasözü, daha çok çıkar ve menfaat umduğumuz/sağladığımız yere bu çıkar ve menfaat için selam vermek, iyilik yapmak, destek vermek, saygı duymak ve fedakarlık göstermek şeklinde anlaşılıyor. Bize böyle bir davranış sanki doğruymuş ve aklın gereğiymiş gibi gösteriyor, bilinçaltımıza işliyor…

Size şöyle sorsam… Sizi sadece halinizi sormak ve sizi, sizin için arayan; sizin de aynı şekilde halini sormak ve sesini duymak için aradığınız kaç arkadaşınız var? Eğer bir elin parmaklarını geçmiyorsa bu durum, bu atasözünün ne kadar derinlere sirayet ettiğini gösteren bir karinedir. Bu, Müslüman bir toplumda ilişkilerin ne ölçüde maddileştiğinin acı bir ifadesidir.

Bazıları ahlakı, karşılık ilkesine dayandırsa da bu yanlıştır. Şöyle ki, bazı çocuk kavgalarında çocuğun: '…O bana vurdu, ben de ona vurdum.' demesine benzer… Bu belki adalettir ama güzel ahlak değildir.

Yapılacak fedakarlıklar, gelecek çıkarlara kurban edilmemeli… İçten olmalı… Yüreğimizden ve gönlümüzden izler taşımalı… Ve gönülden gönle ulaşmalı…

Bu atasözünün doğrusu da şöyle olmalı: Sevap gelecek, sevgi açacak ve bize mutluluk verecek yerden tavuk esirgenmemeli…

Bakmadan Geçme