Herkes haklı!
Fıkrayı biliyorsunuzdur ama ben yine de anımsatayım: Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir dostu burnundan...
Fıkrayı biliyorsunuzdur ama ben yine de anımsatayım:
Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir dostu burnundan soluyarak makamına gelmiş. Hasmı için söylemediğini bırakmamış. Ve:
– Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?
Hoca ne yapsın? 'Haklısın' demiş.
Dostu sinirleri yatışmış olarak gitmiş. Onun hemen arkasından hasmı gelmiş. Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye. O da Hoca'ya sormuş:
– Haklı değil miyim?
Hoca, 'Vallahi çok haklısın' demiş.
Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunlara tanık olan Hoca'nın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.
– Senin kadılığın da bir garip Hoca Efendi. İkisine de 'sen haklısın' dedin. Hiç öyle şey olur mu?
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp 'Hatun' demiş, 'Sen de haklısın!'
**
Pazar günü şöyle bir Birgi turu yapayım dedim. Tur dediysem birkaç dostu ziyaret edip, hal hatır sorayım istedim.
Ulu Cami çevresindeki bazı çam ağaçlarının kuruduğu ve tehlike saçtığı için kesildiğini e-sosyal medyadan görmüştüm ama Caminin restorasyon amacıyla çevresinin kapatıldığını görünce 'El insaf!' demekten kendimi alamadım.
Neden el insaf dedim? Hele bir sorun…
Çakırağa Konağı ben bildim bileli restorasyonda. Zamana mı yanarsın, harcanan paraya mı? Belki oraya harcanan para ile konak yıkılıp aynısının tıpkısı yapılabilirdi. Hem de 6 ay gibi kısa sürede.
Ardından Ulu Camii karsısındaki tarihi hamamın restorasyonu. O da bildiğim kadarı ile yıllardır yapılageliyor. Restorasyon yüzünden meydan bir türlü gün yüzü görmedi.
Şimdi duvarında aslan rölyefi olan Ulu Camii'nin çevresi restorasyon amacıyla kapatılınca ister istemez şunu sordum kendi kendime. Turistler Birgi'ye niçin gelsin?
**
Tarihi meydanda bulunan ulu çınarın altındaki eski muhtar Mehmet Yapıcı'nın işlettiği kahvede otururken, İzmir'den geldikleri belli olan birkaç kişi Gölcük ve Bozdağ'a çıkıp çıkamayacaklarını sordular. Çıkabileceklerini fakat geç kalmamaları gerektiğini söyledim. Zira hava soğuktu ve yollar erken buzlanabilirdi. Tipi vardı.
Nitekim akşama doğru duyduk ki Gölcük-Ödemiş yolu buzlanma nedeniyle kapanmış ve onlarca veya yüzlerce araç saatlerde mahsur kalmış.
E-sosyal medyada yorum üstüne yorum. Yok efendim yetkililer uyuyormuş mu! Yok efendik kış turizmi böyle yapılırmış… Kral ve Ben dizisinin başrol oyuncusu Yul Brayner ne diyordu?
'Vesaire, vesaire, vesaire'
Görünen köy kılavuz ister mi?
Gölcük'e çıkarken 'kış lastiği' ve 'zincir' var mı?
Sende olsa bile kabak lastik ile çıkanlar yolu tıkayabilir mi?
'Vesaire, vesaire, vesaire'
Soruları arttırabiliriz. Bakarsanız herkes kendi açısından haklı.
Bozdağ ve benzeri yerlerin özel statüsü olmalıdır. Bozdağ'ı mahalleye çevirdiniz ama Bozdağ, Çaylı ve Kayaköy gibi küçük bir belediyelik değildi ki!
Gidin bakın bizi kıskanan Avrupa'nın Bozdağ gibi kayak bölgelerine. Hele hele yakınında Gölcük gibi bir doğal harikası varsa… Hele hele yamaçlarında Birgi gibi beylikler döneminden öncesine uzanan tarihi bir kente sahipse. Ve yamaçlarında Hypaipa ve Neikaia gibi gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen iki antik zenginlik varsa.
Kartal yuvası Lübbey'i saymadım.
'Vesaire, vesaire, vesaire'