Her Şey Aynı!
Sevgili dostlarım, yaklaşık 15 gün kadar sağlık sebebiyle Ödemiş’ten ayrı kaldığımı yazmıştım. Dün, çalışma arkadaşımla şöyle...
Sevgili dostlarım, yaklaşık 15 gün kadar sağlık sebebiyle Ödemiş'ten ayrı kaldığımı yazmıştım. Dün, çalışma arkadaşımla şöyle bir ahaliyi dolandık. Kimler ne alemde, neler değişmiş, belediye bir şeyler yapmış mı, piyasada bir gelişme var mı gibi gibi. Sonra da bir iki kurumu ziyaret ettim. Başkanları ile hasbıhal ettik derken sessiz bıraktığım Ödemiş, daha gergin ve daha basınçlı beni karşıladı.
Uzun süredir sosyal medya hesaplarıma da giremiyorum işin aslı, çok da vaktim olmadı. Hem annem hem benim rahatsızlığım derken biraz geriden takip eder oldum. Ha çalışma arkadaşlarım, gerekenleri bana bilgi akışı şeklinde sundular ama onlar da haberci reaksiyonu ile ilettikleri bilgilerdi. Ki benim bahsettiğim, şehrin giderek daha gergin ve basınçla birlikte enerjisinin kötüye gitmesidir. Bu, çok belli oluyor.
Şimdi gelelim hepinizin bildiği şu başkan yardımcılığı görevlendirmesinin yarattığı gerginliğe. En baştan itibaren benim hep söylediğim şey, başkanın yanında yer alacak yardımcılarının liyakat sahibi olabilmesi ve başkana bu yönde ışık tutabilecek vizyona sahip olmaları gerektiğiydi. Gelinen nokta, bunun çok da doğru yapıldığı konusunda bende tereddüt yaratmaya başladı. Üstelik giderek de artan bir tereddüt. Bu, şu anda İYİ Parti'den birine verilen başkan yardımcılığı ile ilgili değil, en başından, ta ki başkanın A takımı oluşturabileceği nitelikli insanların seçiminde geç kalması ya da / seçmeyişi ya da / bir ya da iki isim için kendini paravan yapması, giderek kendine olan inancı sarsmaya başlamıştır. En son yaptığı hamle, çok doğaldır ki ittifak partisine bir oda veremiyorsa bir başkan yardımcılığı görevlendirme olasılığı yüksekti ve de onu uyguladı.
Şehrin gereksiz gerginliği, kapı arkalarında kulislerin dönmesi, söylendiği halde başkanın çok da dikkate almadığı birçok nokta, giderek kendisini daha da sıkıntılı duruma sokacaktır. Demedi demeyin!
'Ödemiş evimiz, hepimiz bir aileyiz' sloganı ile çıkılan bu yolda aksaklıklar elbette olacaktır. Herkesin istediğinin olması, zaten mümkün değildir. Ancak şehrin çoğunluğunun nabzını hızlandıracak şeyler ortaya konulduğunda aklıma belediyenin haricinde de diğer birçok kurumlarda da insanların şehirden çok kendilerini ya da dostlarını düşündüklerine iyice kanaat getirdim.
Konuşulanlar, yapılmak istenilenler, verilen sözler, yüze gösterilen güler yüzler, söylemleri ile hareketleri örtüşmeyenler derken el birliği ile şehri geliştirmek, fayda odaklı değiştirmek ya da vizyoner varlığını artırmak adına yapılması gereken ne varsa yapmamaya devam ediyorsunuz.
O benden değil, bu bizim görüşten değil, bu onun adamı, 'bize geç' sana bu imkanları verelim diye diye kendinizi de kentinizi de tüketiyor ve yerinde saymasına neden oluyorsunuz.
Bir ilçeyi global gelişime adapte edebilecek ve ortak hedeflerle çalışacak bana göre birkaç tane köklü kurumu var. Kaymakamlık en başta, belediyesi, ticaret odası, milli eğitimi, sağlık başkanlığı, emniyet ve jandarma birimleri ve müftülük. Bu kurumların hepsinin tek ortak bir hedefi, ancak kurumlarının detaylarına göre de farklı stratejilerle hedefe varılan bir üslupta çalışmaları varken o onu yanlış anlar, diğeri işin içinde diye önünü kesmeye çalışır. Bir başkası diğerinin emeğini kendine giydirir, bir başka kurum, bitmek bilmeyen kurum içi sıkıntılarla uğraşmak zorundadır gibi gibi. Bir sürü çocukça, saçma sapan oyunlar.
Oysa hepimizin amacı tek olmalıdır. Size içtenlikle bir şey söylemek istiyorum. Biz Ödemişli olmayıp burada görev yapan insanlar, aslında sizin neler kaçırdığınızı, kendi hırslarınız ve egolarınız yüzünden koca bir şehri yerinde saymaya mahkum ettiğinizi görmenizi çok isteriz. Size sizden başkası zarar vermiyor inanın. Kendi insanınız önünüzü kesiyor, kendi insanınız büyümeniz ve gelişmenize sekte vuruyor. Ve diğerlerini bilmem ama ben bu oyunlara çok üzülüyor ve bunu bir Ödemişli kadar içime sindiremiyorum.
Başkan yardımcısı kimler olmuş, neden onu yapmış, bir 4.5 yıl neler yapabilecek düşüncesi sizi yiyip bitireceğine yanında olun başkanınızın. Eleştirmek, sizin çıkarınıza ters düştüğünde tu kaka demek, detiniz olmaktan çıksın. Bir sanayici, bir yatırımcı olmayabilir ancak bir eğitimci olduğu için söylediğiniz net ise onu zaten anlayacaktır. Belki adamsızlıktan yanlış içindedir, olamaz mı? Varsa da bir yanlışı, dilerim çok geç kalmadan da düzeltebilir. Ama şehrimizin başkanını yalnız bırakmayın. Yanında olmasanız bile yanlışını kulislerde değil, öğle yemekleri yediğiniz masalarda söyleyin. Basınçtan ve gerginlikten kendinizi de koruyun derim. Zira yanlış insanlarla yanlış işlere kalkışmanın en çok da ceremesini siz çekersiniz.
Bugünlük de bu kadar. Yürekli ve duruşu olan günler diliyorum hepinize.
Görüşmek üzere. Huzur ve şansla kalınız inşallah.
Sevgiler…