Hedefsiz asla!

İnsan yaşamında hedef kavramının her yaş ve sınıf için anlaşılması gerekir. Günümüzde firma ve kurumsal yapıya...

İnsan yaşamında hedef kavramının her yaş ve sınıf için anlaşılması gerekir. Günümüzde firma ve kurumsal yapıya yönelen sivil toplum kuruluşları için bu kavramı 'misyon' ve 'vizyon' sözcükleriyle anlatılmaktadır. Hatta bir kişiyi tanımlarken vizyon sahibi deriz.

Öğretmenlik mesleğine 1973 yılının Ekim ayında Muş Lisesi'nde stajyer olarak başlamıştım. Önümde bir yılda aşılması gereken stajyerlik engeli vardı. Bu, meslek hayatımdaki ilk hedef oldu. O ilk yılı başarıyla atlatmıştım. Ama emeklilik için geride daha 24 yılım vardı. Yani emeklilik, mesleğime nokta koyacağım son hedefti.

Yeni hedefimin çıtasını bu kez beş yıla çıkardım. Eğer beş yılı başarıyla atlatırsam bu kez Emekli Sandığı'ndan o zamanki adıyla ikraz (düşük faizli kredi) çekebilecektim. Beş yılı da bir yer değişikliğiyle atlattım.

Geride daha yirmi yılım vardı emekliliğe. Yüksek atlamacılar ya da haltercilerin adım adım kilo artırmaları gibi ben de yıl artırıyordum. Bu kez, çıtayı on yıla çıkardım. Neden mi? Eğer on yıl çalışıp da ölürsem geride kalan aile bireylerine emekli maaşı bağlanabilecekti. Eh, bu aşamayı da birkaç yer değiştirmeyle atlattım. Beş yıldan on yıla giderken güzel ülkemde 12 Eylül askeri darbesi olmuş, benim gibi 17 arkadaşım bir anda çil yavrusu gibi Ödemiş Lisesi'nden sorgusuz sualsiz savrulmuştuk. Ee, burası Türkiye! Her an her şey beklenir, ama aşağıdan ama tepeden…

On yıl bitti ama geride henüz on beş yıl var daha, ne yaparsınız ki? Hayli uzun süre. Bunu doldurabilmek amacıyla bu kez ikinci bir fakülte hedefi koydum. Bu amaçla hukuk okumak istiyordum. İki kez şansımı denesem de istediğim yer olmayınca kalktım İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi'ne kaydoldum. Okulun ilk öğrencisiydim. Ama gel gör ki okulu sürdürebilmek için İstanbul'a taşınmamız gerekiyordu. Yıl 1979. Her gün üniversite önünde öğrenci katlediliyordu. Oğlum henüz iki yaşındaydı. Eşim çalışıyor. Bu durumda ister istemez ikinci üniversite hayalimden vazgeçtim. Daha sonraki yıllarda çıkan öğrenci aflarına karşın kayıt yenileme yapmadım.

Hamamköy, Beydağ okul müdürlüklerim döneminde yoğun çalışmama karşın geçen yıllar, bir türlü tükenmek bilmiyordu. Yaptığım çalışmalar bana yetersiz geliyor, hak ettiğim destek ve ilgiyi görememek canımı acıtıyordu. Gün geldi, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz M. Selçuk Akay'dan Ödemiş Öğretmenevi'ne müdür olur musun önerisi. Yeni bir iş kolu ve kurum olması heyecan vericiydi. Düşünmeden kabul ettim. Milli Eğitim örgütünde restorasyon aşamasında müdür ataması, ilk kez oluyordu. Küçük bir büroda işleri takip ederken işsizlikten sıkıldığım bir gün Selçuk hocama 'Bir dergi çıkarabilir miyiz?' diye soru sordum. O da sağ olsun, 'Derhal!' deyince kolları sıvadık. Ödemiş Efe dergimiz o aylak kaldığım günlerin eseri olarak Yıldız Kent Müzesi arşivinde meraklılarını bekliyor. Ödemiş Efe macerası da aslında ayrı bir yazı konusu ama biz yine hedeften sapmayalım.

Öğretmenevi'ni 1991 yılı Ekim ayında açınca zorunlu olarak Ödemiş Efe'ye ara verdik. Ancak damarlarıma yayımcılık virüsü girmişti. 1992 yılında bugün yayımını sürdürdüğüm Tmolos Edebiyat dergisi yayımlama hedefi koydum kendime. Buna da tam yirmi yıl sonra, 2012 yılının Nisan ayında ilk sayısıyla motor dedik. Çok şükür 70. sayıyı da okurlarımıza sunmak üzere hazırladık.

Bu arada uzun zamandır kafamı kurcalayan yurtdışı öğretmenliği için daha önce iki deneme yapmış, başaramamıştım. Koyduğum hedeften sapmamak adına son bir şans, yüzüme 1992'de güldü. Yeniden sınav açılmıştı. Bu sınav öncesi bitirdiğim lisans tamamlama ile coğrafya öğretmeni unvanını kazanmıştım. ÖSYM tarafından yapılan yurtdışı öğretmenlik sınavına taze bilgiler edinmiş biri olarak girince yararını gördüm. Sosyal Bilgiler branşından seçilen 100 kişi arasında kırkıncı olmuştum.

Şimdi sırada Bakanlık'ta yapılacak mülakat vardı. Mülakat sonrası 50 kişi yurtdışında görevlendirilme hakkı kazanacaktı. Yazarken anımsıyorum. Öğretmenevi müdürlüğüm sırasında ilk kitabım olan 'Nasıl Çalışalım, Nasıl Başaralım' adlı kişisel gelişim kitabını yayımlamıştım. Bu kitabıma destek veren Sayın Murat Dönmez'i her zaman saygı ve sevgiyle anarım. Bu kitabımı Ödemiş çukurundaki tüm ortaokul öğrencilerine ücretsiz dağıtmıştık. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu tarafından incelenmiş ve öğrencilere tavsiye edilmişti.

Mülakata giderken komisyon üyelerine verilmek üzere kitabımdan ve yayımladığımız Ödemiş Efe dergilerinden örnekler götürmeyi ihmal etmedim. Diğer belgelerden söz etmeme gerek var mı? Sonuçta mülakat sonuçları açıklandığında gidecek öğretmenlerin dokuzuncusu olmuştum. Böylece Almanya ve bu ülkenin en büyük eyaleti Bavyera hedefimi tutturmuş oldum. 1994 yılının Eylül ayında Münih Havalimanı'nda Alman polisine Almanca konuşarak giren talihli öğretmenlerden biriydim.

Hedeflerimle ilgili hikayem oldukça uzun. Şimdilik bir ara vereyim. Ama siz siz olun, hedefsiz yaşamayın! İnandığınız hedeften de asla vazgeçmeyin…

Bakmadan Geçme