HDP baskını…

Provokasyon, Fransızcadan dilimize girmiş bir kelimedir. Dilimizde anlamını tam olarak bilmediğimiz fakat kullanması hoşumuza giden böyle...

Provokasyon, Fransızcadan dilimize girmiş bir kelimedir. Dilimizde anlamını tam olarak bilmediğimiz fakat kullanması hoşumuza giden böyle çok sayıda kelime var.

Örneğin; bir dönem solcu gençlerin dilinden düşürmediği, birbirlerini suçlamak için kullandıkları en yaygın kelimelerden oportünist ve revizyonist gibi…

Oportünist; fırsatçı, koşulları kendi istediği gibi değerlendiren kimse demek. Revizyonist de 'gözden geçiren', 'yeniden değerlendiren' gibi anlama sahip.

Provokasyon 'tahrik etmek', 'kışkırtmak' demek. 'Meydan okumak, kavgaya davet etmek' gibi anlam genişliği de söz konusu.

HDP'nin İzmir il başkanlığına yapılan baskın ve cinayeti özetlememe gerek yok, haberlerde izlemişsinizdir.

Öncelikle şunu söylemem gerekir. Hangi parti binası olursa olsun böyle savunmasızca, aniden yapılan cinayetlere herkesin tepki göstermesi, ardından da sakince durum değerlendirmesi yapması gerekir.

Konumuz, HDP'nin siyasal ve sosyal durumu değil. Bu partinin dayandığı kesim de değil… 'Ama' efendim, 'fakat' gibi bağlaçlara sığınmaya da hiç gerek yok. Hrant Dink cinayetini hatırlayın…

Bu konu bu yazının konusu olmadığı gibi benim boyumu aşar…

Bakıyorum yapılan açıklamalara, herkes ortaklaşmış gibi 'provokasyon' diyor. Yani dumanlı hava yaratılmak istendiği konusunda herkes hemfikir. Eğer herkes bu konuda hemfikir ise açıkçası 2015 yılında 7 Haziran ile 1 Kasım tarihleri arasında yapılan iki seçim arasında yaşanan felaket günlerine dönmek istemiyorsak bu cinayetin perde arkasını bulmak ve en ağır cezayı vermek için ne gerekiyorsa istemek zorundayız.

Öte yandan parti kapatmaların bir işe yaramadığını hepimiz gördük ve biliyoruz. Suçu ve suçluyu bulup cezalandırmaya kimse karşı değil. Ama üç beş yıl yatırıp 'Hadi bakalım serbestsin' demek de hiçbir hukuk devletine yakışmaz. Yakışmadığı gibi bu yargısız infazların ağır toplumsal cezaları olur.

Ardı ardına patlayan bombaları, hendek savaşlarını ve 'istikşafi' görüşmeleri hatırladınız değil mi?

Tarih tekrar etmez, benzer olaylarla kendini yeniler. Tarihin tekrar etmemesi için aldığımız dersleri unutmamamız gerekir.

Eğer bu cinayet, bireysel bir meczup işi değil ise toplumun yine HDP üzerinden bölünmek ve dizayn edilmek istendiğini görmemiz lazım ve bazı kesimlerin toplumsal ve çevresel müsilaj istilasına karşı 'kuşa bak kuşa!' demek istediğini…

Bakmadan Geçme