Harfler konuşuyor
Eskiden TV'de ağırlıklı olarak haber izlerdim ama son dönemde haberleri izlemediğimi açıkça söyleyeyim. İlgisiz miyim? Tabii...
Eskiden TV'de ağırlıklı olarak haber izlerdim ama son dönemde haberleri izlemediğimi açıkça söyleyeyim. İlgisiz miyim? Tabii ki hayır!
Fakat haberleri izlerken gerildiğimi, sinirlendiğimi ve kendi kendime konuştuğumu fark ettim. Neden kendi kendime konuşuyorum? Çünkü ya haberin sunuş tarzına ya da ekranda konuşanın söylediklerine kızıyorum.
Zaten son zamanlarda haberlerde kelimelerin kısaltılmış halleri var. Partiler, örgütler falan. Bunların bazen farklı dillerdeki kısaltılmış halleri ile de karşılaşıyor ve hangisi hangisine karşılık geliyor bilemiyoruz.
Bu kısaltmaların başında IŞİD, DEAŞ, DAİŞ, EL KAİDE, PKK, PYD, FETÖ ve ÖSO geliyor. Sonra bu kısaltmaların etrafındaki Türkiye, Suriye, İran, Irak… Genişletirsek ABD, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan, Katar…
Sanki bilgisayarda bir dövüş sahnesi ve klavye üstünde kısayol tuşları.
CTRL+C kopyala, CTRL+V yapıştır, CTRL+S kaydet…
Kim kiminle ne için savaşıyor anlamak mümkün değil.
TV kanallarında uzman kesilen bir sürü insan
Ve baştan sona tek bir haber…
Eskiden gece 23.00 haberlerini izler, bir özet geçerdim ama şimdilerde onu da bıraktım. Haberleri genellikle internetten takip ediyorum.
En son Soçi'deki toplantı haberi.
Soçi toplantısının sonuç bildirgesi yayınlanmış. Kongreye ülkedeki iç savaşın tarafları katılmış. Sonuç bildirgesinde Suriye'nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı vurgusu yapılmış.
'Suriye'nin güvenlik güçleri, kanunla uyumlu şekilde çalışmalı. Din ya da etnik kimlik fark etmeden bütün Suriyeliler eşittir. Suriye halkı, kendi geleceğine seçimle karar vermeli.'
Ne güzel işte! Ben de bunu söylüyorum. Suriye'nin geleceğine Suriyeliler karar vermeli ve dış güçler de yapacaklarsa ağabeylik-ablalık yapmalıdır.
Nokta…
Aynı şeyi diğer komşu ülkeler için de söyleyebilmeliyiz. Seçimle gelen seçimle gitmeli ve seçimler ilgili herkese şeffaf, tabii seçim yarışı koşulları da eşit olmalıdır. Devlet, tüm güçleri ile seçime giren taraflar karşısında gerçek anlamda tarafsız olmalıdır.
Lise yıllarımdan bu yana dünya ve yurt siyasetiyle ilgilenirim. 40 yıldan bu yana diyebiliriz. 79'da başlayan İran-Irak Savaşı'nı milat kabul edersek, 'Bu Ortadoğu'da savaşlar neden bitmez bir türlü, anlam veremem' dersem inanmayın.
Savaşların ana nedeni, doğal kaynakların paylaşımı ve bu bölgelerdeki güç kontrolüdür. Din ve milliyet sorunları talidir.
Herkes, birbirine sıkmak için silahı aynı yerden alır ama herkes de alıcısını başka yere silah satmakla suçlar. Oysa silah üreticilerinin işi budur!
Sacayağı bellidir: Üretecek, kışkırtacak ve satacak.
İnsanın insanla alıp veremediği ne olabilir! Gün gelecek dokuz tahta altına girecek ve her şey geride kalacak. Sorun, bir siyasal sistemi anlayabilmek ve ona karşı durabilmektedir.
Bu siyasal sistemin adı da kapitalizm ve onun kardeşi emperyalizmdir.
Kapitalizmde 'yeterli' yoktur… Daha fazla vardır. Kapitalizmde doğa yoktur, talan vardır. Kapitalizmde insan yoktur, kr vardır. Kapitalizmde din de iman da paradır. Kapitalizm; talan, kr ve para için anasını bile satar. Kapitalizm içeride barış, dışarıda savaş dostudur.
Kapitalizmde sınır da yoktur. Ekonomik kriz yaşamadığı sürece kazanmak üstüne kurulu uluslararası dev şirketler, her şeyin üstündedir.
Biz, yazı sınırlarımızı zorlamayalım.
Son zamanlarda dizilere takılayım diyorum ama onlar da üç bölümden sonra sapıtıyorlar. Ayar çeken hamasi dizilerden hoşlanmam. Şöyle roman tadında izlenecek dizi bulamıyorum kendime. Senaristler, üç bölümü kotarıp ilgi çekmeye çalışıyorlar ama birbiri ardına gelen entrikalar, kurgu hataları benim dikkatimi dağıtıyor. Dolayısıyla izlerken eleştirmeden edemiyorum. Bu da evdekilerin dikkatini dağıtıyor…
Sizin anlayacağınız, ben sıkı bir eleştirmenim. Kolay beğenmem. Benimle dizi izlemek zordur. Ben adama dizi izletmem. Habire dırdır eder dururum.
En son 'Ufak Tefek Cinayetler'e takılayım dedim olmuyor. Merve'nin normalin çok üstünde entrikaları var. Takip edemiyorum!
İzlerken şöyle kendimi kaybedeyim istiyorum. Nerdee! En ufak bir hata, dikkatimi dağıtır benim.
Dizilerin arasında kaybolmak istiyorum. Şöyle Heidi'li, Peter'li diziler arasında. Her şey doğal olmalı. Ve ben izlerken uyuyup kalmalıyım.
Ben, kelimelerin harflerle kısaltıldığı haberlerden sıkıldım. Bu harfleri değiştirsek diyorum:
DOST, BARIŞ, GÜZEL, İYİ, DOĞA, İNSAN, YAŞAM, ÖZGÜR…
Not: Perşembeden itibaren konuklarım var; bana hafta başına kadar müsaade.