Günü yoranlar
Malumunuz… Her birimiz, kendimizi evlerimize kapattık. Bu, salgın hastalık sürecinin getirdiği bir zorunluluk elbette. Kimi, kendini...
Malumunuz… Her birimiz, kendimizi evlerimize kapattık. Bu, salgın hastalık sürecinin getirdiği bir zorunluluk elbette. Kimi, kendini bağ ve bahçe işlerine verdi. Açık hava güzel elbette. Her ne kadar insan doğaya emek verirse buradan hem karşılığını alıyor hem de bu uğraş, manen insanı rahatlatıyor. Doğayla iç içe olmak, zevkli ve sorunsuz denilebilir bu noktadan bakıldığında. Şu var ki güneşin alnında iş yapmak, öyle söylendiği gibi kolay değil. Bunu ben dahil pek çok kişi tecrübelerinden bilir.
Küçük bir toprak parçasına sahip olmayanlar.
Apartmanlarda yaşayanlar.
Onların da bir kısmı, saksılarda yiyecek bir şeyler ekimine yahut da çiçek yetiştirmeye giriştiler.
Bu da insanı zenginleştiren bir unsur tabi ki.
Gönül arzu eder ki pek çoğumuz, kitap dergi ve kendimizi güzelleştirecek, iyileştirecek şeylerle de zaman geçirelim.
Biliyoruz ki kitaba ayrılan zaman pek yok. Arada bir gündüz programlarına bakıyorum. İnsanların büyük bir kısmı, kendini ifade etmede o kadar yetersiz ki. Adam, ikinci cümlesinde ayağa kalkıyor. Eller, kollar havada.
Normal bir ses tonuyla konuşana pek rastlamıyorsunuz zaten.
Dinlemek…
Bu işte insanımız için en zor olan şeylerden belki de birincisi. Kişiler, daha ilk cümlesinde konuşanın sözüne dalıyor. Var gayretiyle söylemek istediklerini sıralamaya başlıyor. Tabi ki onu da kimse dinlemiyor.
Dinlemek, konuşmaktan daha önemli bir eylem. Bir düşünür şöyle diyor:
'Çocuklarınıza dinlemeyi öğretin. Konuşmayı nasıl olsa öğrenirler.'
Evet, insan dinlemeyi bilmiyorsa bilin ki sözlerinin içi boştur. Söyledikleri, laf kalabalığından başka bir şey değildir.
Söz dinlemeye kadar gelmişken şunu da söyleyelim. Her birimiz, başkalarına karşı kendimize olduğumuz kadar sorumluyuz. Bu yüzden maskesiz sokağa çıkmayalım.
Gerekli olanı yapalım ki bu sıkışıp kaldığımız zaman diliminden bir an önce kurtulabilelim.
Bir şiirle noktalayalım sözü.
sen kırılmış bir zerdali dalı düşün
kırılmış bir zerdali dalı
düşün
solmuş üç beş yaprak
bir avuç çiçek
bir bulut düşün
kurumuş toprak
akağında
kendini arayan bir ırmak..
bir telek
çalılar arasında
çok mu uzaktır
hiç mi uzağında yoksa
ömrü bitmek üzre olan
kelebek…
her düşünce
biraz kırgın
her toprak
biraz
kuru
en zoru
bilmemek
ve
seni düşünmek
sen
kırılmış bir zerdali düşün
solmuş birkaç yaprak…
SEVGİ, DOSTLUK VE UMUTLA.