Görme engellinin azmi ve aşkı
Sevgili gönül dostlarım, umarım af ve afiyet içinde bir haftaya daha merhaba diyebilmişsinizdir. Bazı şeylerin değeri...
Sevgili gönül dostlarım, umarım af ve afiyet içinde bir haftaya daha merhaba diyebilmişsinizdir.
Bazı şeylerin değeri yokluğunda hissediliyor, bu gerçeği yaşayarak öğreniyoruz. Tecrübe dedikleri böyle bir şey… Tedrisatımızın, eğitimimizin kahir ekseriyeti kitap merkezli olsa da yaşamın kendisine dokunmadan öğrenemediğimiz gerçeklerin farkında mıyız?
Derviş'e, edebi kimden öğrendin diye sormuşlar o da kimden olacak edepsizden diye karşılık vermiş. Hayatın kendisi öğretmen misali hep yanı başımızda habire eğitim veriyor, ruhi anlamda harika bir anne! 'Neeee anne miiii!' diye tepinen sevgili okur eh bence öyle; çünkü manen besleniyoruz.
Ruhi terbiyecilerim, öğretmenlerim, annelerim… Kimler mi, görmeyen gözleri kapalı gönülleri cilalı öğrencilerim…
2009 yılında görme engelli öğrencinin hayatıma dokunması ile gözlerimin sağlıklı bir şekilde görebiliyor olmasının kıymetini anladım dersem, ne derdiniz?
Telefondaki heyecanlı sesiyle dernekten cep telefonumu aldığını, benimle felsefe dersi çalışmak istediğini söylediğinde bu öğrenme azmi ve aşkına sahip genci tanımak için ben de sabırsızlanmıştım.
Mert Can Alpay, masmavi deniz rengi gözleriyle bana felsefe tarihinden soruları peşi sıra sorarken ben bu genç delikanlının gözlerine takılı kalmıştım. Nasıl olmuştu da bu güzel gözler göremezdi?
Yazar hanım ahiretlik soru soruyorsun, Takdir-i İlahi böyleymiş diyenleriniz olabilir.
Yaradan'ın takdirine elbette inanırım; ama her olayda işin sonunu İlahi olan takdire bağlamayı doğru bulmuyorum.
Nedenini şöyle izah edeyim;
Evlilikte eşlerin tensel uyumu, cinsel ilişkisi, hamile iken geçirilen bir hastalık, içilen sigara, içki vs… dünyaya gelen bebeğin olması gereken tedavileri zamanında ve dozunda olmaması gibi pek çok içsel ve dışsal faktörler sağlıklı olmamızı derinden etkiliyor.
O yüzden sorumluluklarımızı Tanrı'ya postalamak ne kadar doğrudur ki?
Mert Can'ı bir günden bir güne halini şikyet ederken, birilerini suçlarken görmedim. Yaşına göre sabırlı ve olgundu. Kitaplar kadar yaşadıkları da onu büyütmüştü. Öğrenme aşkını, gece gündüz sarf ettiği azminden anlıyordum. Kısa zamanda felsefe ve sosyolojide ders verebilecek düzeye gelmişti.
Şimdi, Mert Can'ım, devletine milletine hizmet eden genç bir beyefendi. İzmir Konak Tiyatro Bahçesinde birbirimize sımsıkı sarıldık. Hakkınızı nasıl öderim diye sorup duran Mert Can'a ne hakkı, sayende cennette denize nazır villa satın aldım, dedim. Parti tutarak, parti kanalı ile değil demek ki diyerek de gülüştük.
Onun vesilesi ile yine birbirinden değerli pek çok görme engelli öğrenci ile tanıştım. Yasemin Kaçan da yine böylesi değerlerdendir. Kendisi ile geçtiğimiz yıllarda bir belgesel çalışma da yapılmıştı. Azmin bu kadarı!
İzmir Güzelyalı 'da TürGök – Türkiye Görme Engelliler Kitaplığı- her yıl binlerce kişiye göz oluyor.
Meriç hanım başta olmak üzere tüm emek verenler sağolsun.
İnfak etmek yani sevdiğin şeyleri başkaları ile paylaşabilmek… İlmin sadakası, sağlığın zektı da kısacası infakı da olur mu? El cevap, hem de nasıl…
Bu anlamda çok mutluyum.
Yine sevinçliyim ki İzmir'de Beyaz Ay Derneği ile bir projeye imza atıyorum. Haftanın bir günü dernekte gönüllü olarak felsefe ve İngilizce dersleri vereceğim. Yani anlayacağın sevgili okur, ilmimi infak edip cennette ikinci bir villa satın alacağım, hihihihiii…
Espri bir tarafa iyilikleri cennet karşılığında bile yapmamak bambaşka bir edeptir.
Böylesi bir edep ile edeplenmeyi kim istemez değil mi; sevgili okurlarımız.
11 Mayıs Görmeyenler Günü
Aşık Veysel'in ' Derdimi döksem derin dereye doldurur dereyi düz olur gider' türküsünü dinleyerek bu yazıyı kaleme alıyorum. Gözlerine inen perde gönlündeki nice engeli kaldırmış. Sahi gönül gözü ile görebiliyor muyuz?
Yoksa, sadece farkına varamadan bakıp yolumuza revan mı oluyoruz?
Liselilerin argo tabiri ile söylersem mallığı bırak, boş yapma!
Kurban olayım alınmayın; size der miyim hiç, kendi nefsime söyledim. Her dem cihad etmek – kalpleri fethetmek- isterim.
Edep ile bilgiyle üretip, kazanıp çıkarsızca hediye eylemek; insan-ı kmil olabilmek
Eeehhh dile kolay bir kelam…
Haftaya yine salı günü kavuşuncaya kadar sizlere, Alvarlı Efe Hazretlerinin duası ile esenlik dileyeyim: 'Allah, bizleri olgun insan insan-ı kmil eylesin…'