Fütursuzlara sesleniş

Trafikteki fütursuz vatandaşlar, lafım size! Derecenin her gün biraz daha düştüğü, yağışın bollaştığı bu değerli günlerde...

Trafikteki fütursuz vatandaşlar, lafım size!

Derecenin her gün biraz daha düştüğü, yağışın bollaştığı bu değerli günlerde yaya geçitlerinde karşıdan karşıya geçmek için bekleyen ve beklerken ıslanan insanlara yol vermeyi ihmal ediyorsunuz.

Şehir içinde yapmanız gereken azami hız bareminden bihaber olduğunuz için yol kenarında bekleyen insanları ıslatarak geçip gidiyorsunuz.

Sokak hayvanlarının, çocukların ve bebek arabasıyla ilerlemeye çalışan annelerin canını özellikle bu gibi günlerde tehlikeye atmaktan hiç çekinmiyorsunuz.

Elektrikli bisiklet kullanan ağabeylerim, ablalarım ve kardeşlerim, binlerce insan her gün size söylenmekte o kadar haklı ki. Argo bir tabir olacak ama yolları babanızın malıymış gibi kullanmaktan bir gün bile geri kalmıyorsunuz. Dolmuşların yolcu indirip bindirdiği anlarda yol kenarlarından hızla geçerken hem kendi canınızı hem de başkalarının canını tehlikeye atıyorsunuz.

Sürücü adaylarının güzergahında olan noktalarda sürücü adaylarını yanlamaya çalışıyor, onları ve yanlarında bulunan eğitmenlerini zor duruma sokuyor ve geçmişte hiç sürücü adayı olmamış gibi kıs kıs gülerek çirkinleşiyorsunuz.

Yaya geçitlerinde geçiş üstünlüğünün yayalarda olduğunu bilmenize rağmen korna çalıyor, aracınızı yayaların üstlerine sürüp pencereden laf atıyorsunuz.

Kalabalık caddelerde aracınızı yolun ortasına park ediyor, dörtlüleri açıp bir saat orada burada lak lak döndürüyorsunuz.

Bencil olduğunuzdan park alanlarında size gösterilen sarı alanlara taşarak başkalarının da araçlarını aynı alana park edebilme hakkına engel oluyorsunuz.

***

Toplum içinde yaşadığı alanın sadece kendisine ait olduğunu düşünen fütursuz vatandaşlar, lafım size!

Hayatınız boyunca sevgiyle yetiştirilmediğinizden başka canlıların da en az sizin gibi yaşama hakkının olduğuna inanmıyorsunuz.

Durduğunuz binanın önünde bulunan sokak hayvanlarını kendinize tehdit görüp zarar veriyorsunuz.

Oturduğunuz yerden yoldan geçen kadınlara bakıp biri fark edince tepki verdiğinde utanmıyorsunuz.

Kedilere, köpeklere, kuşlara ve bizimle yaşayan diğer canlılara, kısacası bu aylarda zor şartlarla mücadele eden hayvanlara kendi korkularınıza ve sevgisizliğinize yenik düşerek zarar veriyorsunuz.

Sizden sadece korkan ve sevgi bekleyen o masum kalpleri korkutuyor, bağırtıyorsunuz.

Çocuklarınıza hayvan sevgisini öğretmek, o şefkati ve sıcaklığı hissetmesini sağlamak yerine 'Dokunma pistir. Elleme hasta olursun' gibi tehditler savurarak onların da kalplerinin taş bağlamasına vesile oluyorsunuz. Ben, ufaklığımdan beri hayvanlarla iç içe büyüdüm. Küçükken kurbağaları elime alıp severmişim. Annem anlatırdı. Hayvanlardan hastalık geçmedi. Asıl bulaşıcı hastalığın insanlardan geçen kalpsizlik ve sevgisizlik olduğuna da çok inanıyorum.

Herkesin kendinden birçok madde bulacağı sözlerimi bitirmeden önce belirtmek isterim ki bir ortamı güzelleştiren şey, insanların birbirine olan haklarına saygı duymasından geçiyor. Hepimizin olan alanları; yolları, park ve bahçeleri kullanırken bir başkasının da yararlanacağını bilerek kullanalım. Çünkü o yollar, parklar, bahçeler, caddeler sadece senin değil, hepimizin!

Bakmadan Geçme