Fesleğen Kokusunda Zaman

Annemi ve babaannemi iki çiçekle anımsarım. Rahmetli babaannemin toprak damının önünde küçük yeşil yaprakları, kırmızı çiçekleri...

Annemi ve babaannemi iki çiçekle anımsarım. Rahmetli babaannemin toprak damının önünde küçük yeşil yaprakları, kırmızı çiçekleri olan bir ocak çiçeği vardı. Adını hiç bilmediğim bir çiçek. Sonraki zamanlarda da o çiçeğe hiç rastlamadım. Yıllar içinde önce babaannem göçüp gitti, sonra da toprak damı önündeki o çiçek. O yaşasaydı, o çiçek de yaşardı mutlak.

Annemin de saksı saksı fesleğenleri vardı.

Fesleğen, diğer adıyla reyhan. Minik, yeşil yapraklarıyla balkonların, bahçelerin ve bostanların vazgeçilmezi olan çiçek. Toprağını sevdiyse güneşi bol, suyu da kafi miktarda ise küçük bir fide kucak dolusu bir çiçeğe dönüşüverir kısa zamanda. Minicik beyaz çiçekler açar ilerleyen zamanlarda. Çorbanıza, salatanıza ya da başka bir yemeğe ilave edebileceğiniz, onu tatlandırabileceğiniz bir güzelliktir fesleğen.

Fesleğen ve adını bilmediğim o çiçek… Anılarımın en güzel köşesinde saklı dururlar en güzel çiçekleriyle.

Camgüzeli. Narin bir çiçektir. Kışın soğuk zamanlarından hiç hazzetmez. Güneş alan bir pencere önü ve ılık bir havadır sizden beklentisi. Çok az da su ister. Çok şirin pembe, beyaz, mor çiçekler açar.

Kaktüsler.

Çöl çiçekleri. Ne çok çeşidi vardır bilirsiniz. Kaynanadili, kaynana bohçası, yılan çiçeği…

Dayanıklıdır, soğuğa da sıcağa da susuzluğa da. Beklemeyi ve sabrı sever kaktüs. Çoğunlukla yaz mevsiminde göz alıcı renklerde çiçekler açar.

Su vermeyi unutabilirsiniz. Küsmez darılmaz size. Aklınıza esip su verdiğinizde görürsünüz ki büyük bir sevinçle canlanıp yaşama dönüvermiş, yarını tekrar kucaklayıvermiş.

Çocuklarımız, evlatlarımız çiçekler gibi.

Bazı çocuklar fesleğen gibidir. Öylesine güzel kokular, öylesine güzel tatlar katarlar başka yaşamlara. Bilim adamları, sanatçılar, düşün insanları olurlar. Bir Pastör, Edison, Atatürk, Mevlana böyle kimselerdir. Ürettikleriyle önce ulusal, ardından evrensel bir değere dönüşürler.

Bazı çocuklar da camgüzeli gibidir. En küçük bir esintiyle kırılıverir dalı budağı. Dokunmaya gelmez küstüm çiçekleri gibi. Hemen surat ekşir, kaşlar çatılır. Kabahat bu çocukların değildir elbet. Çocuklarını çok severek yetiştirdiklerini düşünen ebeveynler; onların bir dediğini iki etmeyerek, her düştüğünde kaldırarak, yıkıldığı yere han kurarak bencil bireyler olmasına yol açarlar. Başkalarının yaşamlarını önemsemeyen bu insanlar, kendi çıkarlarına bir küçük çakıl taşı değse bunu bir büyük felaket olarak addedip tozu dumana katarlar.

Her biri farklı bir toprakta, farklı koşullarda doğuyor. O koşullar; onların nasıl yaşayacağını, yarınlarını da belirliyor. Doğu coğrafyasında çocuklar çöl çiçekleri, kaktüsler gibi. Sabırlı ve dayanıklı. Açlık, yokluk, sefalet içinde. Yazın yakıcı sıcağına başı açık, kışın dondurucu soğuğuna yalın ayak direnmek zorunda. Bir deyişteki gibi 'acılar tez büyütüyor'

Onlar çok çabuk büyüyorlar.

Çok küçük yaşlarda yiyecekleri bir lokma ekmeğin, içecekleri bir yudum suyun derdine düşüyorlar. Çalışıyorlar küçük elleriyle. Boylarından büyük, dağlarca bir yükü sırtlanıyorlar. Omuzları erkenden çöküyor. Yüzleri çizgi çizgi, şakaklarına erken iniyor kar.

Kaçak binilmiş botların batmasıyla kıyıya vuruyor cansız bedenleri. Kimisi silah ve patlayıcı seslerinin dışında bir ses tanıma olanağı bulamıyor. Korku ve yıkım içinde var olma kaygısı ile büyüyorlar. Kimi küçük yaşlarda eş seçiliyor bir bez bebek gibi, kendi olmadan yaşayıp ölüyor. Kimi göç çocukları onların, kimi yoksulluk, kimi cehalet. Bu tavanı gökyüzü, tabanı yeryüzü dünyanın bin bir nimetinden bir zerresi bile onlara değmiyor.

Çocuklar da hangi koşullarda hangi ailenin çocuğu olarak doğmuş olursa olsun sevilmeye değer. Biz büyükler, onları ne denli az incitirsek onlar güzelliklerini o kadar koruyorlar.

Unutmayalım; çocukları acıtan, kanatan, yaralayan şeylerin çok büyük bir bölümü büyüklerin eseri.

Rengi, biçimi, kokusu ne olursa olsun bütün çiçekler güzel. Hele kendi emeğinizle yetiştirdi iseniz ona zarar vermek, incitmek, koparmak dalından zor.

Sevgi, dostluk ve umutla…

Bakmadan Geçme