Fatih Terim ve AA
Eskiden, gazetelerde 'fıkra' yazarlığı varmış. Fıkra kelimesi, Türkçe'de birkaç farklı anlamda kullanıldığı için edebiyat derslerinde bu...
Eskiden, gazetelerde 'fıkra' yazarlığı varmış.
Fıkra kelimesi, Türkçe'de birkaç farklı anlamda kullanıldığı için edebiyat derslerinde bu terimi yeniden hatırlatmamız pek de kolay olmuyor. Fıkranın insanları güldürmek amacıyla anlatılan kısa hikaye anlamında kullanıldığını bilirsiniz.
Fıkra kelimesi ayrıca hukuk dilinde de madde altbaşlığı olarak kullanılır.
Fıkra yazarlığı, bugünkü anlamı ile köşe yazarlığıdır. Köşe yazarı, olayları kendi bakış açısına göre yorumlayan ve değerlendiren kişidir.
İsim vermeme gerek yok, herkesin beğendiği, mutlaka o gün okumak istediği insanlar vardır.
Ben de gençlik yıllarımda Cumhuriyet'in ikinci sayfasında yazıları çıkan İlhan Selçuk'u okumadığım günlerde huzursuzluk duyduğumu anımsarım.
Örneğin, '5 parmağın beşi bir mi' konulu yazısını hiç unutamam ve bu yazının benim dünya görüşümün şekillenmesinde önemli bir yeri vardır. Dünyanın ve insanların eşit olamayacağını anlatan 'idealist' pek çok kişinin başvurduğu basit ve kaba bir kanıtlama çabasıdır bu.
Özetle İlhan Selçuk o yazısında şu mesajı vermişti:
'Evet 5 parmağın beşi bir değildir ve hepsinin birbirinden farklı özellikleri vardır. Ama koldan 5 parmağa giden besin eşittir. Bizim savunduğumuz eşitlik budur. İnsanlar da farklı genetik özelliklere sahiptir ama eğitim, sağlık ve barınma gibi temel insan haklarından eşit yararlanmasını savunmamız gerekir'
Bugün ne yazayım derken, önce tarihlere takıldım. 20 Temmuz, 24 Temmuz falan… Yani basın özgürlüğü, Kıbrıs çıkarması ve Lozan Antlaşması konularında üç beş satır yazı yazar ve köşemi doldurmuş olurdum.
Fakat yerel bir gazetede biraz yerel olmalıyız anlayışını hep savunmuşumdur.
Köşe yazarlarının gündemdeki olayları takip etmesi kadar normal bir durum olamaz.
Kıbrıs konusuna değinsem, zaten yeteri kadar yazan çizen var. Benim bilgi birikimimi aşar.
Ama Kıbrıs'ta 'iki uluslu' bir yapıyı savunan içerideki bütünleşmecilerin bir çelişki içinde olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim!
Lozan konusunda da ortada o kadar yalan yanlış bilgi var ki en iyisi bu konuyu da sağlam tarihçilere bırakıp 1923'ten 2023'e efsanesine de bir gülümseme atıp geçelim derim.
Gelelim basın özgürlüğüne.
Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Milli Takım Antrenörü Fatih Terim ile ilgili bir haber çıktı yayın organlarında. Haber, oldukça ilgi gördü ve hemen hemen bütün basın yasın organlarında yer buldu.
Yer buldu bulmasına ama devletin yönetimi altında hizmet üreten Anadolu Ajansı'nın (AA) Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in restoran basmasıyla ilgili bir haberi yayınlamadığı ortaya çıktı.
NTV Spor yorumcusu Mehmet Demirkol, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in karıştığı 'kebapçı kavgası' hakkında yaptığı yorumda 'Ülkeye çok uzun yıllardır hakim olan futbol oligarkı, hiçbir şeyden sorumlu olmadan, hiç hesap vermeden paraya, güce ve her şeye sahip oluyor. Bilgi değersizleşiyor, görgü çöp oluyor. Burada suçlu Fatih Terim değil, bu hal ve tavrın ülkede kutsanması' dedi.
Demirkol, Türkiye Futbol Direktörü olarak sokakta top oynayan sekiz yaşındaki çocuktan bile sorumlu olduğunu kaydettiği Terim'in 'kendinden bile sorumlu olmak istemediğini' söyledi.
Bunların 'güç', 'otorite', 'iktidar' ve 'yönetsel bilgi' dörtgenindeki uyumsuzluktan kaynaklandığını kaydeden Demirkol şöyle devam etti: 'Her şeyi çok iyi bilen, en iyi bilen Türkiye Futbol Direktörü olabilir. Türkiye Futbol Direktörü; iktidara sahip olur, iktidara sahip olan da çok güçlü olur. Fakat bizdeki sistem farklı işliyor. İktidara sahip oluyorsunuz, çok güçlü oluyorsunuz ve bir şey bilmeniz gerekmiyor. Bu yaşananlar bir sebep değil, bir sonuç. Ülkeye çok uzun yıllardır hakim olan futbol oligarkı, hiçbir şeyden sorumlu olmadan, hiç hesap vermeden paraya, güce ve her şeye sahip oluyor.'
Peki ya Anadolu Ajansı'nın (AA) tavrı!
Kurum, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in restoran basmasıyla ilgili bir haberinin yayınlanmadığını söyleyen muhabirin çalışanları olmadığını bildirmiş.
AA, Ayral'ın kendi personeli olmadığını, dışarıdan haber satan bir gazeteci olduğunu duyurdu.
'Birkaç gün önce sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklama ile haberi yayınlanmadığı için Anadolu Ajansı'ndan istifa ettiğini belirten kişi Anadolu Ajansı personeli değildir. Anadolu Ajansı'na dışarıdan haber satan yüzlerce kişi vardır. Bu kişilerden birisi olan şahsın olayın tüm taraflarının görüşünü almadan hazırladığı, yani haberin temel unsurlarından yoksun metni, editoryal değerlendirme neticesinde satın alınmaya uygun görülmemiştir'
Güç ve iktidardan korkulan bir ülkede medya ve konuşma özgürlüğü yoktur.
Fatih Terim ve AA, Türkiye'nin iki önemli markası. Açıkçası ben utandım…
Perşembe ve cumartesi günü yerel yazacağım.