Engeller, aşmak için var…

Allah indinde samimi Müslüman'ın şerefi ve hürmeti, Kâbe'den önde gelir… Müslüman olmasa bile insan, hürmete layık...

Allah indinde samimi Müslüman'ın şerefi ve hürmeti, Kbe'den önde gelir… Müslüman olmasa bile insan, hürmete layık olarak görülmüştür…

Bir gün Hz. Peygamber, arkadaşları ile oturmuş sohbet ederken az ötede önlerinden bir cenazeyi omuzlarında taşıyan bir grup geçer. Hz. Peygamber, cenazeyi görünce hürmeten hemen ayağa kalkar… Arkadaşlarından biri;

– 'Ya Resulullah! Bu bir Yahudi'nin cenazesi…' diyerek cenazeye saygı göstermesine gerek olmadığı anlamında haber vermek ister. Peygamberimiz;

– 'Evet, Yahudi olduğunu biliyorum. Ama o da bir insan…' diyerek Müslüman olmasa da insana insan olduğu için gösterilmesi gereken saygıyı öğretir bizlere, ta 14 asır önce…

Müslüman olarak vazifemiz kusur görmek değil, kusurları örtmektir, tıpkı Allah'ın bir ömür boyu bize yaptığı gibi… Hele ki engelli kardeşlerimizin durumlarını eksik ve kusur olarak görmek, bilgi ve hikmetten uzak, zahiri bir bakışa sahip olmaktır…

Allah'ın kullarının görünüşüne ve bedenine değil, gönlüne nazar etmesi bize bir mesajdır… Aslolan dünyaya değil, insanın gönlüne konabilmek ve dokunabilmektir…

Allah'ın takdiri, bir eksiklik veya engel değildir… Asıl engel ve eksiklik zihinlerimizdedir… Bakışlarımızdadır… Nietzsche der ki, 'İnsana yakışan en insancıl davranış, birisinin utanmasını önlemektir…'

Hayatta her insan, engelli olmaya adaydır… Hani bir söz var: 'İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli…' Engelli olma da bir sınav, engelli olmamak da bir sınav bizim için…

Peki, hayatı engelli kardeşlerimiz için kolaylaştırıyor muyuz? Onlara pozitif yaklaşabiliyor muyuz?

Hz. Peygamber döneminde engellilere sadece merhametin ve yardımın nesnesi olarak bakılmamış; aksine bilgi, beceri ve kabiliyetlerine göre istihdam edilmişlerdir…

Örnek olarak; Allah Resulü, ayağı aksayan Muaz b. Cebel'i Yemen'e vali olarak atamış… Görme engelli Ümmü Mektum'u Medine dışına sefere çıktıklarında yerine 13 defa vekil olarak bırakmış…

Yapılması gereken, engelli kardeşlerimizin kendilerini toplumdan ve hayattan soyutlamalarına engel olmak… Onları hayattın içinde mutlu ve faydalı kılacak düzenlemeler yapmak… Hayatı onlar için olabildiğince kolaylaştırmak…

İnsanı insan yapan, uzuvlar değil sevgi, merhamet ve yürektir…

Körlük gözde, sağırlık kulakta, dermansızlık dizde kalsın! Sevgi, umut ve hayat dolu yüreğinize bir engel ilişmesin!

Gönül gözü gören Aşık Veysel ile bitirelim;

Beni hor görme kardeşim

Sen altınsın ben tunç muyum?

Aynı vardan var olmuşuz

Sen gümüşsün ben sac mıyım?

Ne var ise sende bende

Aynı varlık her bedende

Yarın mezara girende

Sen toksun da ben aç mıyım?

Bakmadan Geçme