E-sosyal medyada çelik çomak oynamak

Ben, bazen iktidar tarafından desteklendiğini ve finanse edildiğine inandığım yandaş yayın organlarının manşetlerini ve haberlerini paylaşarak...

Ben, bazen iktidar tarafından desteklendiğini ve finanse edildiğine inandığım yandaş yayın organlarının manşetlerini ve haberlerini paylaşarak çelişkiye dikkat çekmek isterim. Dostlarım da sanırlar ki ben sürekli bu gazeteleri okuyorum.

Doğruyu söylemek gerekirse ben, okumaktan ziyade takip ederim:

Ne yazıyorlar, gündemi nasıl değerlendiriyorlar!

Acaba benim göremediğim bir açı var mı!

Basılı gazeteden hiç okumasam bile kendi gazetemi alırım. 'Okumasam' derken iyi bir sosyal medya kullanıcısı olarak istediğim haberi internet üzerinden bulabileceğimden bahsediyorum.

Aldığım gazetemi de en yakınımdaki kahvehaneye bırakırım.

Yani besleme basını eleştirirken kendi gazeteme de destek veririm.

Türkiye'de basın yayın işi ile ilgilenmek, oldukça zor bir uğraş haline geldi.

Türkiye'de basın, yayım ve dağıtım tekeli olduğunu bilmem hatırlatmama gerek var mı! Siz istediğiniz kadar iyi yayın yapın… Eğer genel dağıtım ağına giremezseniz okuyucu ve izleyici sayınız 5-10 bini geçemez…

Türkiye'de evlere giren gazete sayısı yok denecek kadar azaldı. Siz, gazetenizi veya kanalınızı desteklemezseniz yarın sesinizi duyuracak yazılı ve görüntülü ortam bulamayabilirsiniz.

Siz, e-sosyal medyada iki üç yüz kişi ile çelik çomak oynayabilirsiniz ama dışarıda gürül gürül akan bir dünya var… Kahvecinize gazetenizi aldırabiliyorsanız e-sosyal medyada çelik çomak oynamaktan daha hayırlı bir iş yapıyorsunuz demektir…

AYASOFYA SEVDASI!

Ayasofya ya da Azize Sofya Kilisesi. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali…

Hemen karşısında görkemli Sultan Ahmet Camii. Batılılaşma eğilimlerinin mimaride ortaya çıkmaya başladığı bir devirde ortaya çıkan camii ve külliyesi, Osmanlı mimarisinde bir dönüm noktası sayılmaktadır. 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada yaptırılmıştır. Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Mavi Camii olarak adlandırılır.

500 metre ilerideki Nur-u Osmaniye Camii. İstanbul'da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı girişinde yer alır. 1748-1755 yıllarında inşa edilmiştir.

Örnekler arttırılabilir…

Yine 500 metre ilerde Bayezid Camii. Osmanlı klasik dönem mimarisinin erken dönem eserleri arasında bir yapıdır. İstanbul'da orijinalliğini koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilir. İstanbul'un fethinden sonra şehre kurulan ikinci büyük camiidir.

Sultan Ahmet'in hemen ardında Sokullu Mehmet Paşa Camii…

Örnekler çoğaltılabilir.

Hayatında bir kez dahi olsun Osmanlı'nın anlı şanlı Bayezid, Nur-u Osmaniye veya Sultan Ahmet Camii'ne gidip namaz kılmamış ama bir Ayasofya sevdasıdır bulaşmış… İlginç değil mi?

ÇEŞME VE KORONA

İnsanlar bunalmış… Korona bulaşacak diye ödleri kopmuş… Ve bayram tatilini de fırsat yerine koyup bir pazar günü Çeşme'ye akın etmiş… Vay efendim 'Dalga mı geçiyorsunuz?' manşetleri…

Herkesin yazlığı, sakin sakin girebildiği bir denizi yok ki! Sabit veya dar gelirliler; herkesin girdiği yerlerde denize girmesin mi?

Hele '350 bin' kişi Ayasofya'da toplanmışken!

Bakmadan Geçme