Durum Tespiti! – 4
Sevgili dostlarım hepinize huzurlu, sağlıklı ve bol kazançlı bir hafta dilerim. Tanrı’dan dileğim odur ki sağlığınız...
Sevgili dostlarım; hepinize huzurlu, sağlıklı ve bol kazançlı bir hafta dilerim. Tanrı'dan dileğim odur ki sağlığınız yerinde, aşkınız yüreğinizde, kazancınız cebinizde, sevdikleriniz her daim etrafınızda olsun inşallah diyerek bu haftaki yazımıza başlayalım.
Hafta sonundan kalan paragrafla başlayalım ki unutmuş olanlarımız takip edebilsinler: Kendimden örnek veriyorum ki zamanı gelmeden başkalarını ortaya dökmeyelim (!)
Mühendis olan bendeniz, dalımda herhangi bir tecrübeye sahip olmayan ve saha tecrübesi yapmayan biriyim. Ancak dayım (!) sayesinde bir kez bile olsun kullanmadığım eğitim diplomamı kullanacağım ehli insanların başına yönetici olarak verdiler (diyelim). Bilgisi yok ama lafı çok sınıfına girdiğimi düşünsenize. Saha çalışması ve akademik kariyerine devam eden insanlar bana 'Müdürüm, bunu böyle yapmamızın sakıncaları şunlar şunlar yüzünden' deseler de onları dikkate almayan bir yönetici olsam, sahi benim hakkımda ne düşünürdünüz? Ne düşünürseniz düşünün kesinlikle haklısınızdır.
Şimdi de bu örneği ters tarafından alalım: Ben, konusunda ehil, liyakat sahibi biriyim ve bir kurum ya da özel bir şirkette üst düzey görevim var. Bir şekilde kurum, benim başıma işini bilmeyen, bırakın benimle ilgili olan konuyu, başka hükmettiği birimlere dahi bilgisi veya uzmanlığı olmayan, belli ki dayısı (!) sayesinde o kariyere oturtulan birinin emrine verildim. İşyeri büyükbaş dedi ki, 'Aha senin amirin bu, yaptığın her şeyi ona danışmak ve ondan onay almak zorundasın. Hatta onun burada yapmanızı istediği her şeyi de koşulsuz kabul etmek durumundasın(ız)'
Şöyle söyleyeyim, yapı gereği kimse bana bunları yaptıramaz ama hadi benim üzerimden örnek verelim dedik ya, bu söylediğimizi de yemeyelim (!)
Şimdi benim burada yapabileceğim neler var? Önce sakince bunları gözlemlerim. Birincisi benimle aynı durumda olanları yoklarım, şikayetleri var mı? Tabi burada güven çok önemli. Zira ben lafımı tamamlamadan bu yöneticiye haber uçarsa bu sefer tümüyle iş yeriyle papaz olurum ya da oradan istifa edip çıkmam gerekebilir. Ancak ben, çalıştığım yeri seviyorum. Sektörüm icabı insanlara hizmet vermek de beni mutlu ediyor. Ama huzursuzum! Lakin toplantılarda fikirlerimi bırakın, yöneticim tarafından şahsım dahi aşağılanıyor. Ya da bir şekilde mobbing uygulanılıyor.
Bu konuda bir, sözü geçen işletme(lerin) neler yaptığını yazacağım, bir de ben olsam ne yapardım onu yazacağım. Şunu da çok iyi biliyorum ki kim olursa olsun bunu okuduğunda birileri, biri ya da bir kurumla mutlaka ilişkilendirecek. Zira hayal gücümün bile çıkış kaynağıdır kendileri!
Bilmem gereken bazı notlar var öncelikle: 1. Bu durum, sadece bana has bir yaklaşım şekli mi? 2. Başkaları varsa onlarla nasıl bir araya gelebilirim. 3. O başkaları, bu sıkıntıları üzerlerinden nasıl bertaraf edebiliyorlar. 4. Gitmek mi? Yoksa kalıp savaşmak mı? En akıllıca olanı iyice tartmam gerek. 5. Onu tanımaya çalışmak ya da onu tanıyan birinden onu dinlemek sağlıklı mı olur? gibi gibi bir sürü varyasyonları sağlayabiliriz.
Ancak buradaki en büyük amaç;. A) Onu bitirmek mi? B) İşime bir şekilde devam etmek mi? C) Çekip gideceksem de yakıp yıkarak gitmek mi? İşte bunları da bu haftaki yazılarımda derinlemesine anlatırken aslında isim vermeden insanların bu duruma nasıl karşı koyduklarını/koymaya çalıştıklarını göreceğiz birlikte.
Bu bile TEK ADAM kültürünün küçük işletmelerde ya da kurumlarda dahi nasıl erozyonlara neden olduğunu ispatlayan bir yazı olacaktır.
Hani dizilerin başında şöyle bir şey yazar; 'Bu hikayedeki kişiler tamamen hayal ürünü olup gerçekle ilgisi yoktur…' Ha işte benim yazımın tümünde bir sürü gerçek kişiler var ancak isimleri yok! Fark bu (!)
Yarın görüşmek üzere. Huzur ve şansla kalınız inşallah.
Sevgiler…