Dergicilik Serüvenim

Uzun bir aradan sonra haftada bir, çarşamba günleri siz değerli Küçük Menderes okurlarıyla KIRIK TEBEŞİR adlı...

Uzun bir aradan sonra haftada bir, çarşamba günleri siz değerli Küçük Menderes okurlarıyla KIRIK TEBEŞİR adlı köşemde buluşuyoruz.

Belki bazı okurlarımız bilmeyebilir; 2012 Nisan ayından başlamak üzere aylık olarak Tmolos Edebiyat adlı dergi yayımlamaktayım. Temmuz-Ağustos ayı itibariyle dergimiz, 65. ayına ulaşmış oldu. İlk çıktığında dört sayfa olan dergimiz, aradan geçen beş yılın sonunda kimi zaman 32, kimi zaman 40 ve en son 36 sayfa içerikle okurlarına ulaştırılıyor.

Taşrada adında sadece edebiyat olan bir dergi çıkarmanın oldukça cesaret isteyen bir iş olduğunu bu tür dergileri izleyenler çok iyi bilir. Yeri gelmişken bu dergicilik serüvenimden söz edelim dilerseniz.

1990 yılında Ödemiş Öğretmenevi restore ediliyordu. Dönemin ilçe milli eğitim müdürü sayın Selçuk Akay, bir ilke imza atarak inşaat aşamasında Öğretmenevi Müdürü olarak görevlendirilmemi sağladı. İl onayıyla işe başladım. İlçe Müdürlüğü'nün arkasındaki binada çalışma ofisim vardı. İnşaat hızla devam ederken ben de arada sırada inşaat çalışmalarını izliyor, eksik ya da yanlış gördüğüm işleri müteahhite ve çalışanlarına bildiriyordum. Ancak vaktimin çoğu, benim için boş geçiyordu. Aktif çalışmaya alışık biri olduğumdan bu durum canımı sıkmaya başlamıştı.

Günün birinde Selçuk Bey'e gittim. Durumumu anlattım. Ödemiş'te boşluğunu gördüğüm bir dergi çıkarma gereğinden söz ettim. Önerimi hemen benimsedi. Böylece hem benim zamanım değerlenecek hem de önemli bir açığı kapatacaktık. Sonuçta benim yönetimimde yayımlanan Ödemiş Efe Dergisi doğdu.

O yıllarda Ödemiş'te ofset matbaa yoktu. Doğal olarak İzmir'de Tükelmat Matbaası'yla anlaşma sağlandı. Dergimiz, renkli kapak ve içinde de renkli sayfalar olmak üzere 32 sayfa yayımlanmaya başladı. Dergimiz, her ne kadar milli eğitim bünyesinde çıkıyor olsa da içerik yönünden Ödemişlilerin de ilgisini çekecek konuları barındırıyordu. Bu yönüyle Selçuk Bey'in hakkını yemem hiçbir zaman. Direksiyon bende olunca bugün de değerini hiç yitirmeyen makale ve incelemelere imza attık.

Bu bağlamda benim için çok değerli bir anımı da paylaşmak isterim. Bir gün büroma rahmetli Avukat Kaya Bengisu geldi. Ödemiş'in unutulmaz Belediye Başkanı, Atatürk'ün silah arkadaşı ve doktoru Mustafa Bengisu'nun oğlu. Biz, o sıralarda Ödemiş'te yetişmiş değerlerimizi tanıtmayı amaçlamaktaydık. Babasının aile arşivindeki tarihi fotoğraflarını masama serdi. Trablusgarp Savaşı'nda çekilmiş toplu fotoğrafın yanı sıra beni en çok heyecanlandıran, Atatürk'ün eski yazılı imzasıyla I. TBMM Üyesi olduğunu gösteren kimliğiydi. Tarih kitaplarında gördüğüm imzanın orijinali, elimin altındaydı. Doktor Mustabey hakkında pek çok anı paylaştı benimle. Bu anlatılanları akşam oturup kaleme aldım. Ertesi gün Kaya Bey tekrar büroma geldi. Yazdığım metni okuduğumda inanın ikimiz birden gözyaşlarımızı tutamadık. Bu tanıtım yazımın yayımlanmasının ardından Kaya Bey babasının yaşamını kitaplaştırdı. Koca Doktor adıyla iki kez basılan kitabın deyim yerindeyse ilk hamuru benim elimden çıkmış oldu.

Her sayısı 2000 adet basılan Ödemiş Efe Dergisi, benim yönetimimde ancak dört sayı basılabildi. Çünkü bu arada Öğretmenevi inşaatı tamamlanmış ve biz de zorunlu olarak işletmenin başına geçmek zorunda kalmıştık. Benden sonra dergiyi sürdürmek isteyenler olduysa da yürütülemedi.

Gün geldi, çok istediğim yurtdışı öğretmenlik sınavlarını kazanarak Almanya'nın Bavyera eyaletinde göreve başladım. İlk iki yıl, sisteme uyum sağlama ve çevre edinmeyle geçti. Öğretmenliği sürdürmemde bir sıkıntı yoktu. Ancak içimde bir boşluk vardı. Bu boşluğun adını sonunda koydum. Almanlar, kültürümüzü yeterince tanımıyordu. Ayrıca onlar okuyor, bizim işçi kesiminse böyle bir derdi yoktu. Rahmetli Edis Bengi Akyürek, aynı zamanda benim diş doktorumdu. Ona Almanca bir yayın çıkarma fikrimi ilettiğimde hiç tereddütsüz 'Peki' diyerek yola koyulduk. Dört sayfalık Gemeinsan adını verdiğimiz ve dokuz sayı yayımladığım ikinci dergi serüvenim de başlamış oldu. Tamamen Almanca dilinde yayımladığım bu mütevazı dergi, hayli ses getirdi. Onunla yaşadıklarım da uzun hikaye…

Son olarak diyeceğim şu ki dergicilik, insanın damarına bir virüs gibi girmeye görsün, hangi yaşta ve konumda olursa olsun insanı zorluyor. Tmolos Edebiyat da bu virüsün etkisiyle altıncı yılında yoluna devam ediyor. Bu yolculuğumda bana arkadaş olan Konsep Medya sahibi Levent Çetinol'a, yazar, şair ve okurlarımızın yanı sıra reklam vererek derginin yayımına destek veren Ödemişli esnaf dostlarıma, Amasra'da faaliyet gösteren 'Mustafa Amca'nın Yeri' balık lokantası işletmecisi Mete Ayyıldız'a, derginin basımında büyük emekleri olan başta Efe Ofset sahibi Metin Dursun'a, dizgide Tmolos'la özdeşleşen Mustafa Sevgi'ye ve ofset ekibine teşekkür ediyorum. Son olarak bana sabırla katlanan ve destek olan eşime özellikle teşekkürü bir borç bilirim.

Bakmadan Geçme