Dağlar dağımdır benim

Sabahleyin erkenden kalktı. Evden çıktı. Yolun kenarından kaldırımlardan ağır ağır yürüdü. Sokakta kimseler yoktu. Ne bir...

Sabahleyin erkenden kalktı. Evden çıktı. Yolun kenarından kaldırımlardan ağır ağır yürüdü.

Sokakta kimseler yoktu.

Ne bir köpek sesi ne de bir kuş cıvıltısı. Sessizlik güzel şeydi.

Yürüdü.

Kaldırıma düşen kalemini almak için eğildiğinde de gözüne çarpan bir hareket olmadı.

Ne karınca ne de…

Uzun zamandan beri haşere ilaçlamasına gerek duymuyorlardı.

'Böylesi iyi…' dedi.

*

Güneş yakmaya başlamıştı. Soldaki evin bahçe kapısının altına sığındı.

Güneşten korunmanın, bir gölge bulmanın yolu tükenir miydi hiç… Tükenmezdi elbet.

Şimdi şurada bir ağaç olsa yok poleniydi, yok yaprak kurusuydu temizle dur.

Bir günlük, on günlük sıkıntı değil ki… Ağaç var olduğu sürece iş insana…

*

Yazmalıyım, dedi.

Düşündüklerimi yazmalıyım.

'Aman Allah'ım, bu ne muhteşem bir duvar! Hele şu duvarın önüne yapılmış olan plastikten bank. Ne kadar da alımlı. Esin perilerim de akın akın geliyor.

Şu dış cephesi masmavi camla kaplanmış olan binaya ne demeli. Geceleri ışık ışık. Sen de gökyüzü, ben diyeyim dalgalı deniz.

Hadi yaklaş.

Cama bak. Saçını düzelt, kravatını…'

Burada muhteşem öyküler yazılır. Şiirler yazılır. Besteler yapılır.

*

Dünya bizim. Sadece bizim.

DEMEYELİM

DEMEYİN

DEMESİNLER

'Kaz Dağları'nın üstü, altından değerlidir'

DİYELİM

SUYA, TOPRAĞA VE DOĞAYA SAHİP ÇIKALIM…

Mücadele edenlere saygıyla…

İyi bayramlar…

Bakmadan Geçme