Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

Cumhuriyetimizin 98. Yılını idrak etmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkıp Milli...

Cumhuriyetimizin 98. Yılını idrak etmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkıp Milli Mücadele'yi başlatmasından sonra 29 Ekim 1923 tarihinde 'Türk milletinin karakterine ve adetlerine uygun olan idare biçimi, cumhuriyet idaresidir' diyerek ilan ettiği cumhuriyet, Türk ulusunda bırakılmış en büyük miras ve asla vazgeçilmez bir değerdir.

Cumhuriyet rejiminde egemenlik, kayıtsız şartsız milletin kendisine aittir. Bu rejimde halk, kendini yönetecek kişileri yine kendisinin seçimle iş başına getirdiği temsilciler aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet rejimi, vatandaşların seçme ve seçilme haklarını özgürce kullandıkları rejimdir. Bu rejimde devlet yönetimi; sınıfların, kişilerin, ailelerin veya belirli ve ayrıcalıklı zümrelerin eline bırakılamaz. Cumhuriyette milletin bütün fertleri, yönetime iştirak edebilir ve yönetimde söz sahibi alabilir çünkü cumhuriyet yönetiminde bütün vatandaşlar, eşit hak ve özgürlüğe sahiptir. Cumhuriyetin en büyük özelliği, Türk halkının ulus bilincine kavuşturması ve ferdi yurttaş konumuna yükseltmesidir.

*

Milletimiz, cumhuriyet ile birlikte milli bir devletin onurlu, bağımsızca düşünebilen ve eşit haklara sahip olan yurttaşlar haline gelmiş, devletin tek ve gerçek sahibi olmuştur.

Atatürk'ün hedef olarak belirlediği çağdaş bir ülke olma yolunda laik ve demokratik cumhuriyet rejimi ile kat ettiğimiz mesafe, tahmin edilemeyecek kadar büyüktür. Zira cumhuriyet, bize millet olma ve dünya milletlerinin onurlu bir üyesi olma bilincini kazandırmış yüce bir değerdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 98 yıllık öyküsü, aslında bir başarı ve uygarlaşma öyküsü olarak kabul edilebilir. Cumhuriyetin başarısı ile gelinen noktada Türkiye, İslam dünyasındaki tek laik ve demokratik cumhuriyet, çağdaş bir ülke, aynı zamanda dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri haline gelmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik yapısından taviz vermeden, büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda hızla, emin adımlarla, kararlı bir şekilde yürümektedir. Buna da hiçbir güç engel olamayacak, Ata'mızın dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza kadar payidar kalacaktır. Yeter ki Atatürk'ün bize bıraktığı ve 'En büyük eserimdir' dediği bu mirası bilimsel ve akılcı yoldan ayrılmadan koruyabilelim.

Temel hak ve hürriyetlerinden mahrum olan toplumların ayakta kalmaları ve yaşamlarını devam ettirebilmeleri mümkün değildir. Bu nedenle bize ve gelecek nesillere düşen en önemli görev, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve ulusu ile bölünmez bütünlüğünü savunmak, Atatürk ilke ve inkılaplarını koruyup kollamak, iç ve dış tehditlere karşı çok dikkatli olmaktır.

Kuşkusuz ki cumhuriyet, demokrasiyi geliştiren en mükemmel sistemdir. Bireyin hak ve özgürlükleri, ancak ve ancak bu sistem sayesinde güvence altında olabilir. Türk ulusu, cumhuriyetine bağlıdır ve de onu yüceltip geliştirmeye muvaffak olabilirse işte o zaman demokrasinin nimetlerinden en iyi şekilde yararlanır ve çağdaş toplumlar içindeki hak ettiği yeri alır. Bu nedenle cumhuriyeti yüceltip sürdürmek, her Türk vatandaşının milli ve vazgeçilmez görevi olmalıdır.

*

Yıl 1919… Anadolu, taşı ile toprağı ile kan ağlıyor. Anadolu insanında bir sessizlik, bir durgunluk. Elde hiçbir şey yok. Ne top ne tüfek ne de derli toplu bir kuvvet… Yara derin, şartlar ağır. Anadolu insanı, her şeyini yitirmiş ama umudunu yitirmemiş. Bu millet her şeyi yapabilirdi, yeter ki kendine bir ışık bulsun. İşte bu ışık, 16 Mayıs 1919'da bir ecel teknesine binerek Karadeniz'e açılır. 19 Mayıs 1919'da Samsun ufuklarından doğan bir güneş, dalga dalga tüm Anadolu'ya yayılır.

Anadolu'dur bu, teslim olur mu düşmana? Bu topraklar bin yıldır kardeşliğe alışıktır, tutsaklığa değil. Bu topraklarda henüz son destan yazılmamıştır.

Bir heyecan kaplıyor Anadolu'yu. Küreklerden, kazmalardan yapıyor silahlarını. Bir mücadele başlıyor, ölüm kalım mücadelesi. Herkes, sarı saçlı mavi gözlü bir komutanın peşinde. Dişi ile, tırnağı ile, kanı ile, canı ile katılıyor bu mücadeleye. Herkeste aynı inanç, herkeste aynı duygu, herkeste tek söz: 'Ya istiklal ya ölüm!'

Bizi tutsak etmek isteyen emperyalistler başarılı olamadı çünkü Anadolu; elleri nasırlı, yürekleri tunçlaşmış, 'Vatan, vatan!' diye erkeğinin yanında kundaktaki çocuğu ile cepheden cepheye koşan anaların yurdudur. Canlarını hiçe sayıp düşman mermilerine göğüslerini siper edenlerin yurdudur bu vatan çünkü bunlar, Mustafa Kemal'in askerleridir. 'Ben size ölmeyi emrediyorum' diyebilenlerin vatanıdır. Onların kurduğu cumhuriyettir bu cumhuriyet!

*

Aydınlık ülkenin aydınlık yüzlü insanları, siz değerli dostlarım! Gücümüzü Atatürk kadar çalışarak onun gibi vatan ve millet sevgisi ile dolu olmaktan alıyoruz. Bütün milletimizin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere onun kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi kahraman gazilerimizi minnet ve rahmet duyguları ile anıyorum.

Bakmadan Geçme