Çin, Uygur ve Türk Cumhuriyetleri

'Çin, Arsenal’de forma giyen Mesut Özil’in Uygur Türkleri ile ilgili paylaşımı dolayısıyla takımın Manchester City ile...

'Çin, Arsenal'de forma giyen Mesut Özil'in Uygur Türkleri ile ilgili paylaşımı dolayısıyla takımın Manchester City ile oynadığı maçı yayından kaldırdı.'

Ben, bu haberi görünce 'Artık benim de bu konuyla ilgili bir iki kelam yazma vaktim gelmiş' dedim. E-sosyal medyadan bir süredir Çin ve Uygur Türkleri ile ilgili iletiler ve haberler yayılıyordu. Konuyla ilgili mecliste de önerge verildiği ve bazı partiler tarafından kabul görmediği bilgileri de paylaşılmıştı.

Diğer gelişmelerde olduğu gibi her zaman ihtiyatlı olmayı seçer ve haberlerin güvenilir kaynaklardan teyit edilmesini beklerim. Teyit.org adlı bir site var, belki biliyor ve duymuşsunuzdur. Bu sitede e-sosyal medyada dolaşan bir takım bilgi ve fotoğrafların kaynakları hakkında araştırma yapılır ve bilgi ve fotoğrafların doğru veya sahte olduğu konusunda bilgiler verilir. Ben de arada sırada buradaki bilgilere göz atarım.

Site, Çin ve Uygur Türkleri ile ilgili yapılan çok sayıda fotoğraf paylaşımının gerçeği yansıtmadığını yazdığı için ben de ilgili haberleri dikkatle izliyorum tabii.

Bence TBMM, ne olursa olsun bu kadar paylaşımı göz ardı etmeyip bütün partilerden temsilcilerin bulunduğu bir ekip ya da komisyon kurarak bu bilgilerin doğruluğu üzerine kamuoyunu bilgilendirici bir açıklama yapmalıdır derim.

**

Geçtiğimiz hafta Ödemiş Ticaret Odası, beş ülkenin bitki sektörünü Ödemiş'te bir araya getirdi. Bu ülkelerin önemli bir özelliği vardı. Bu özellik, katılımcıların çoğunun kimilerinin 'Türki Cumhuriyetler' benim 'Türk Cumhuriyetleri' olarak andığım coğrafyadan gelmiş olmaları idi.

Gazetemizdeki haberden de okumuşsunuzdur; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan ve Özbekistan'dan 28 firmanın 34 katılımcısı, Ödemiş'teki bitki üreticileri ile bir araya geldi. Programın dördüncü gününde Roka Restoran'da bir araya gelen heyetler, Ödemiş'teki oda ortakları ile alım görüşmeleri yaptılar. Alım görüşmelerinde Ticaret Odası heyetinin yanı sıra İzmir İl Tarım Müdürü Vekili Musa Bakan, Ödemiş ilçe tarım müdürü İbrahim Altıntaş ve bakanlık yetkilileri de bulundular. Etkinlik başında yapılan konuşmalar Rusça'ya çevrildi.

Toplantıya ben de basın adına katıldım. Bana da yazacak konu lazım. İşte yazacak konular da böyle etkinliklerde ediniliyor.

Konuşmaların Rusça'ya çevrilmesi, tabii ki benim ilgimi çekti. Demek ki o bölgeden gelen bütün konuklar Rusça biliyorlardı. Selamlaşmalar, 'Esselamün aleyküm ve rahmetullah' şeklinde yapılırken çevirilerde 'problem', 'kampanya' ve 'hayırlı olsun' gibi bizim de kullandığımız sözcükler vardı.

Benim bu çevirmen ile konuşmam gerekiyordu. Konuşmalar bitti ama çevirmen kadın, ikili görüşmelerde çok meşgul olduğu için konuşamadan ayrıldım. Oda Başkanı Rıfat Eriş, konukların akşam yemeğinde de Ödemiş'te olacaklarını söyleyince 'Bu fırsatı kaçırmamalıyım' dedim.

Kaçırmadım ve akşam yemeği öncesinde Kazak çevirmen kadın ile biraz konuşma izni aldım. Kazak kadın, Ankara ODTÜ'de tarih okuduğunu ve Türkiye Türkçesi'ni böyle öğrendiğini söyledi. Ben de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olduğumu söyleyip bölge kültürü ve dili hakkında biraz konuşmak istediğimi söyleyince yanımıza bir başka Kazak konuğu da çağırdı.

Yaklaşık yarım saat kadar oradan buradan muhabbet ettik.

Gördüm ki Orta Asya'dan kuzeye giden Türkler Slav dillerinin, Anadolu'ya gelen Türkler de Avrupa ve Arapça'nın etkisinde kalmışlardı. Tarih bilgilerimiz, Türklerin kökeninin bugünkü Moğolistan olduğunu söylüyor. Kazakistan, biraz daha batıda. Güneyinde de Özbekistan ve Kırgızistan var.

Gürültülü bir ortam olmasına rağmen Kazak konuk konuşurken arada anladığım kelimeler oluyordu. Örneğin Kazak tarihini anlatırken kullandığı 'yetmiş yıl', aynı bizim söylediğimiz gibiydi.

Eğitim dilinin Kazakça olduğunu, isteyenlerin de Rusça ve İngilizce öğrenebildiğini söyledi.

Uzatmayalım; demem o ki biz, Ural-Altay kökenli Türkçe'yi batıya ve Arapça'ya yaklaştırırken onlar da Rusça ve Arapça'ya yaklaştırmışlar.

Bizim Azerbaycan Türkçesi'ni anladığımız gibi onlar da Özbek ve Kırgız Türkçesi'ni anlayabiliyorlardı.

'Hepimizin konuştuğu Türkçe, bir çalışma ile ortaklaşsa ve birbirimizi daha rahat anlasak nasıl olur?' dedim.

'Bu iş, bizi aşar ve hükümetleri ilgilendirir' dedi. İlginçtir, bu Türkçe'nin öz Türkçe olması sevdasını Türkiye'de solcular sahiplenirken Turancı ya da milliyetçi olduklarını söyleyenler Arapça'ya daha çok ilgi gösterdiler.

Benim yazı alanım doldu da taştı bile! Belki bir başka zamanda konuya yeniden dönerim.

Öte yandan, bu buluşma için Ticaret Odası'na da teşekkür etmek gerekir. Dilerim bu beraberlik, kültürel ve ekonomik alanda devam eder…

Bakmadan Geçme