CHP, ADD ve ÇYDD'den açıklama
Ödemiş Hükümet Meydanı'nda gerçekleşen 29 Ekim kutlama töreni kapsamında Ödemiş Hükümet Meydanı'nda yapılan törende CHP Ödemiş...
Ödemiş Hükümet Meydanı'nda gerçekleşen 29 Ekim kutlama töreni kapsamında Ödemiş Hükümet Meydanı'nda yapılan törende CHP Ödemiş İlçe Örgütü, Atatürkçü Düşünce Derneği Ödemiş Şubesi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ödemiş Şubesi adına ortak basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı CHP Ödemiş İlçe Örgütü Kadın Kollarından Sabriye Tosunoğlu yaptı.
Tosunoğlu, konuşmasında şunları söyledi: 'Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in bu yıl 98. yaşını kutluyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 'Yaşasın Cumhuriyet' diye bağırarak tüm coşkumuzla kutlayacağız. Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923 yılında kurulmuştur. Geride bıraktığımız yılları ve Cumhuriyet'in ilan edilmesi için yapılan Kurtuluş Mücadelemizi asla unutmamalıyız.
Zor şartlarda ve imkansızlık içinde Osmanlı Devleti'nin küllerinden yeni bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulması; tüm dünya devletleri tarafından hayranlıkla kabul edilmiş, tarihin en başarılı örneğidir. Cumhuriyet ilan edilmeden önce devletimizin adı Osmanlı İmparatorluğu idi. Devlet idaresinde bütün yetki padişahın elindeydi. Bu yanlış yönetim şekli ile Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı'nda yenik sayılmış ve yurdun dört bir tarafında işgaller başlamıştır. Bu dönemlerde Mustafa Kemal Atatürk; vatanını, milletini çok seven, genç bir askerdi. Hayatı boyunca Cumhuriyet'in kurulması yönünde adımlar atmış, sürekli olarak herkese Cumhuriyet kavramını benimsetmeye çalışmıştır.
Hayatının her aşamasında Cumhuriyet ile ilgili izleri görmekteyiz. İlk olarak 1905'te Mustafa Kemal Atatürk'ün atandığı ilk görev yeri olan Şam'da arkadaşlarına 'Asıl dava, yıkılmak üzere olan bir imparatorluktan önce bir Türk devleti çıkarmaktır' diyerek henüz 25 yaşındayken Osmanlı Devleti'nin yıkılışını öngörmesiyle başlamıştır. 1914'te yine tayin edildiği Sofya'ya giderken 'Bu hanedandan ülkeye huzur yoktur. Diktatörlük ise ulusları mutlu ve gönençli kılmaz. Devletin esasını Cumhuriyet ilkelerine göre hazırlamak gerekir' sözleriyle cumhuriyet olgusunu vurgulamıştır. 1918'de ise Erzurum Kongresi hazırlıkları sırasında gelecekle ilgili görüşlerini açıklamış ve Mazhar Müfit Kansu'ya 'Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır' diye yazdırmıştır. Bu yazılan not, Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet düşüncesine ne kadar köklü bir biçimde sahip olduğunun kanıtıdır. Yıl 1919 olduğunda vatan topraklarında işgaller yoğunlaşmış ve halk oldukça zor durumda yaşamını sürdürmektedir. Hiç kimsenin gelecekten umudu kalmamıştır. İşte böyle bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk, ileride Cumhuriyet'in kurulayacağını açıkça ifade etmiştir. Tarihler göz önüne alınırsa bunun ne derece önemli olduğu ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet ilkelerine içtenlikle inandığının, açıkça göstergesidir.
Ayrıca 1920'de kurulan Meclis ise tam bir Cumhuriyet şeklidir. Bağımsızlık savaşı kazanıldıktan 50 gün sonra, 1 Kasım 1922'de saltanat yani padişahlık bir yasa ile kaldırılmıştır. Aslında bu karar, başlı başına bir Cumhuriyet devrimidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 'Türk Milleti'nin karakterine ve adetlerine en uygun olan irade Cumhuriyet iradesidir' diyerek 29 Ekim 1923'te cumhuriyeti ilan etmiştir.
Cumhuriyet, Türk milletine bırakılmış en büyük değerdir. Türkiye'nin yönetim şekli konusunda Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm dünyaya verdiği yanıt, açıkça ve net olarak şöyledir: 'Yeni Türkiye anayasasının ilk maddesini size tekrar edeceğim. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Yürütme kudreti, yasama yetkisi, milletin biricik ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu iki cümleyi bir kelimede özetlemek mümkündür: CUMHURİYET.' Bu noktada belirtmeliyiz ki Atatürk için Cumhuriyet, demokrasiye açılan önemli bir kapıdır. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet; bir kişiye, bir zümreye ait değildir ve asla olamaz. Cumhuriyet rejimi ile ümmet anlayışı yerine millet anlayışı esas alınmıştır çünkü Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi demektir. Atatürk'ün asıl hedefi; laik ilkelere dayalı çağdaş bir toplum kurmaktı. Dünya milletleri içinde saygı duyulan, uygar bir Türk toplumu yaratmaktı. Sonunda hedefine ulaştı ve bize Cumhuriyet'i armağan etti. Türk milleti olarak Yüce Atamızın gösterdiği hedeften ayrılmadan yürümeliyiz. Çünkü Atatürk, laik ilkelere dayanan bir Cumhuriyetçiydi. Çünkü Atatürk, bir devrimciydi. Çünkü Atatürk, bir antiemperyalistti. Çünkü Atatürk, demokrasiye inanan bir demokrattı. İşte Türkiye Cumhuriyeti, 98 yıllık bir başarı ve bir uygarlaşma öyküsüdür. Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Benim iki büyük eserim var. Biri Türkiye Cumhuriyeti; diğeri Cumhuriyet Halk Partisi'dir' diyerek bize emanet ettiği eserlerinin daimi bekçileri olarak bugün burada haklı bir gurur yaşıyoruz. Biz bu yolda geri adım atmayacağız, teslim olmayacağız ve asla susmayacağız. Bu duygu ve düşüncelerle Cumhuriyet'imizin 98. yılını coşkuyla kutlar; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve bu mücadelede can veren şehitlerimizi saygıyla, minnetle anıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyetin tüm kazanımlarını; ulus olarak sahip çıkacağımıza ant içiyoruz.'
Şazenuş Keskin