Cenaze yemeği
Hafta sonu geçmişlerimize dua etmek ve ibret almak için mezarlığa gittim… Mezarlık, cenaze defnedildiğinden bir hayli...
Hafta sonu geçmişlerimize dua etmek ve ibret almak için mezarlığa gittim… Mezarlık, cenaze defnedildiğinden bir hayli kalabalıktı… Defin sonrası insanlar mezarlığa dağılmış, gruplar halinde kimi ayakta kimi oturarak bir şeyler atıştırıyor… Belli ki, cenaze defnine gelenlere yemek ikram edilmiş…
Hepimizin başına gelmiştir… Bir yakınımız vefat ettiğinde geride kalan yakınları olarak gönüllerimizi tarifi zor, derin bir hüzün kaplar… Göz yaşarır, dil tutulur, boğaz düğümlenir ve yemek şöyle dursun su bile içmek istemezsiniz… Önceden var olan sevdiğinizin yokluğunu hisseder ve bunu kabullenmenin zorluğunu yaşarsınız…
Vefat sonrası yerine getirmeniz gereken görevler de vardır… Bunlar hastane işleri, ölüm raporu, mezar yerinin belirlenmesi, cenazenin yıkanması, nerede ve kim tarafından namazının kılınacağına dair son görevler gibi…
Bu keder ve telaşın yanında taziyeye gelenler için ve mezarlıkta defin sonrası ikram olmazsa dinimize ve insanlığımıza yakışmayan bir yaklaşım belirir; '…bak bak, cenazenin ardından bir yemek bile vermediler…' şeklinde dillendirilen toplumsal bir baskı…
Yapılması gereken, cenaze sahiplerinin yükünü almaktır… Bu zor günde yukarıda saydığımız resmi ve dini görevleri yerine getirmede yardımcı olmaktır…
Peygamberimiz, amcaoğlu Cafer b. Ebî Talib'in Mute Savaşı'nda şehit olduğu haberi Medine'ye ulaşınca, 'Cafer'in ailesi için yemek hazırlayın. Çünkü onların başına onları meşgul eden bir iş gelmiştir' buyurur.
Cenaze sahiplerinin taziyeye gelenler için yemek hazırlaması mekruhtur yani hoş görülmemiştir. Cenaze sahiplerinin ve uzaktan cenazeye gelenlerin aç kalmaması için yakın komşuların yemek hazırlayıp cenaze evine götürmeleri, nebevi bir tavsiyedir… Hamdolsun bu pratik, yöremizde mevcut…
Fakat uygun dini bir dayanağı olmayan ve cenaze sahiplerinin yükünü arttıran uygulamalar da var… Cenaze taziyeleri için dışarıda kurulan çadırda bazen semaver ve helva ikramı, ardından çay eşliğinde matem havasının dışında konuşmalar… Taziyeye gelenler için lokantalardan yemek siparişi verilmesi…
Acıyı paylaşarak azaltmak, ibret ve ders almak için taziyeye gidilir… Orada kısa kalınır… Boş ve cenaze evine yakışmayan konulara girilmez… İyi insan olmanın, gök kubbede hoş bir sada bırakabilmenin önemi vurgulanır… Dünyanın geçiciliği daha bir derinden hissedilir…
Mezarlıkta yemek verilmesi ise dine ve duruma uygun bir uygulama değil… Mezarlığa gitme sebebi, dini ve insani son vazifemizi yapmak, kabirlerden ve definden ibret almaktır… Yoksa karın doyurmak veya cenaze sahiplerine yük olmak için değil…
Bu ikramları yapacak imkanı olan aileler olduğu gibi olmayanlar da olabilir… Zira ikramın vefat edenin malından karşılanması, dinen doğru değildir.
Diğer bir konuya gelince; vefat eden insan, öldüğü andan itibaren duaya ve adına yapılacak her hayra her an muhtaçtır… Bunun için 3., 7., 40. ve 52. günlerini beklemenin veya bugünlere özel uygulamalar yapmanın dini bir yönü yoktur. Geçmişlerimiz adına hayır yapmada önemli olan şey, yapılan hayrın ahirete göçenlerin ruhlarına ulaşmasıdır… Başkalarının gözüne ve kulağına ulaşması değil… Zaten samimi bir niyetle yapılan her hayrı Allah'ın yerine ulaştıracağından şüpheniz olmasın! Halka beklentiye değil, Hakk'a ve kitabın ortasına uyan bir hayat dileğiyle…