Bugün günlerden ne?
Bir ayı geçti hayatımız, düzenimiz değişeli. Bir ay, öyle bakıldığında çok uzun bir süre gibi gelmez...
Bir ayı geçti hayatımız, düzenimiz değişeli. Bir ay, öyle bakıldığında çok uzun bir süre gibi gelmez insan hayatında ya da tam tersi çok kısa bir süre de değildir. Günlük koşuşturmacaların içinde unutturur kendini, hatta sevdiklerinleysen, belki de bir tatil köyünde denize karşı günü batırıyorsan geçip gidiverir öylece, zaman nasıl geçti anlayamazsın ama iş ay sonunu getirmeye gelince geçip gidevermez öyle hızlı tren gibi. Bilirsiniz dakikalar, saat gibi geçer bazı zamanlar.
Ben, zaman kavramını biraz tren yolculuklarına benzetiyorum. Bazen sohbetini sevdiğimiz biri olur yan koltukta, çeşitli konulara dalar çıkar, hatta ülke kurtarırsınız; sonra bir bakmışsın son duraktasınız. Ne de keyiflidir böyle yolculuklar… Bazen de tek başına olursun o koltukta. Yol sanki yemin etmiş gibidir ilerlememeye. Ağlayan bebekler de cabası. Ruhunu sıkar insanın, iki katı yol gitmiş gibi olursun. Aslında değişen bir şey yoktur, iki yolculukta zaman aynıdır.
Bu geçtiğimiz bir ay, tıpkı az önce bahsettiğim o insanın ruhunu sıkan tren yolculuğu gibiydi, öyle değil mi? Bunalan bunalana, öflemeler püflemeler de cabası. Hangi durakta olduğumuza dair kimsenin bir fikri yok. Tıpkı şu an hangi günde olduğumuzu bilemeyip takvime göz gezdirdiğimiz gibi. Hatta en çok kullandığımız soru cümlesi de 'Bugün günlerden ne?' Günleri şaşırınca Turgut Uyar'ın dizeleri düşüyor aklıma:
'Issız tepelerde güneşe bakıp saati tahmin etsem;
Haberim olmasa hiç perşembeden, pazartesiden.'
Birkaç ay önce günlük koşuşturmacalarımdan hayli bunalmışken içim gitmişti bu dizelere. 'Ah' demiştim, bir dinlenebilsem! Eminim size de olmuştur. Fakat şimdi bakıyorum ki, muzdarip olduğumuz başlıca şeylerden bir tanesi bu; 'Belirsizlik'. Üstelik hiçbirimize de zevk vermiyor. Stresiyle boğuştuğumuz her telaşı özler olduk. Artık perşembeye de talibiz, hatta o sendromlu pazartesiye de… Varsın geçsin bu günler.
Bu tren yavaş da gitse rötar da yapsa, yolun sonu gözükecek elbette biliyoruz. Tek temennimiz de bu. Şimdilik Uyar'ın dizelerinde yaşamaya devam edeceğiz…