Bu hamura kaç litre su gider?

İstanbul Sözleşmesi’nde bahsi geçen kadının sünnet edilmesinin yasaklanması, muhafazakar kesimi de kamplara bölmüş durumda. Muhafazakarların bazıları...

İstanbul Sözleşmesi'nde bahsi geçen kadının sünnet edilmesinin yasaklanması, muhafazakar kesimi de kamplara bölmüş durumda. Muhafazakarların bazıları tarafından konuya destek gelirken bazıları onay vermiyor. Salı günkü yazımda uzlaşmak için birbirimizi dinleyip anlamaya gayretli olmamızı tavsiye etmiştim ama bu hamur, çok su götürecek cinsten görünüyor.

Kadın sünnetinin farklı nedenleri olabiliyor: Toplum tarafından kabul edilme isteği, gelenek- görenek, hijyen konusundaki yanlış bilgiler, bakireliğin korunması, kadını 'evlenilesi' kılmak, erkeğin cinsel zevkini artırmak bunlardan bazıları. Bazı kültürlerde bu, yetişkinliğe geçiş ritüeli ve evlenmeden önce yapılması gereken bir ön işlem olarak görülüyor.

Sağlık veya hijyenik açıdan herhangi bir faydası olmasa da bu işlemi uygulayan toplumlar, kadın vajinasının kesilmesi gerektiğine inanıyor ve 'sünnet' olmayan kadınlar; sağlıksız, pis ya da değersiz olarak görülebiliyor. Çoğunlukla kişinin istek ve iradesi dışında uygulanıyor. Sağlık görevlileri, bu uygulamayı kadına karşı bir tür şiddet ve insan hakları ihlali olarak görüyor. Çocuklara uygulandığında ise çocuk istismarı olarak görülüyor.

8 yaşındaki kız, yaşadığı acı yüzünden okuldan kaçıyordu. 8 yaşındaki bir kız çocuğunun derslere gitmemesi ile ortaya çıkan bir olayda çocuğun sünnet edildiği için okuldan kaçtığı ortaya çıktı. Nelson, 'Kızın okuldan kaçmasının asıl nedeni, tuvaletini yapmasının bir saat sürmesi ve yaparken yaşadığı acının büyüklüğüydü' diye konuştu: 'İnsanlar neden bu sünnet partilerinden haberiniz olmasına rağmen polise gitmediğinizi soruyor ancak polisi aradığınızda birçoğunun kadın sünnetinin ne olduğunu bilmediğini fark ediyorsunuz.'

Kadın sünneti mağdurlarının en fazla Londra, Manchester, Birmingham ve Bristol gibi şehirlerde görülüğü ifade ediliyor.

'Kendimi kadın gibi hissetmiyorum'

Sünnet edilen 10 yaşındaki kız çocuğu Fatima, 'Bir gün teyzem eve gelip beni kesecekleri yere götürdü. Oraya gittiğimizde beş tane kadın beni sıkıca bağladı' diye anlattı. Fatima, 'Sonrasındaysa enfeksiyon kaptım. Bu, çocuğum olmayacak demek' dedi ve ekledi. 'Kendimi bir kadın gibi hissetmiyorum çünkü hiçbir şey hissedemiyorum. Her gün bunu düşünüyorum ve çok öfkeleniyorum.'

Sevgili okurum; gelenekler, batıl itikatlar zaman içerisinde dini inanca da sızarak kabul görmeye başlamış. Afrika, Asya ve Orta Doğu'da bazı ülkelerde fazlasıyla mevcut olan bu durum, bizim ülkemizde de ne acıdır ki bazı hocalar tarafından dini bir vecibe olarak sunulabiliyor. Dolayısıyla kadın olmak için bir bedel ödenmesi için mecbur bırakılıyor. Halbuki 2500 yıl kadar önce Mısır'da başladığı tahmin edilen kadın sünneti ritüeli, her aşamasıyla töresel bir ayin. Aslında gerçekler gösteriyor ki kadının sünnet edilmesi, İslamiyet ile bağlantısı olmayan ritüeldir.

Sadece bir geleneksel adet olan kadın sünneti, iffeti korumak amacını taşısa da pek çok başka sağlıksal sakıncaları olan bir durumdur. Sünnetli kadınlar, hayatları boyunca regl dönemlerinde ve cinsel ilişki sırasında dayanılmaz ağrılar çekiyor. Sünnetsiz kadınlar ise kabilelerine ve soyadlarına ihanet etmiş sayılıyor, dolayısıyla aile tarafından reddediliyorlar. Hayat kadını veya fahişe statüsünde kabul edildikleri için asla evlenemiyor ve her türlü sosyal grubun dışında kalıyorlar. Bu duruma düşmekten ve 'kirli' addedilmektense yüzyıllardır anneler, kendi elleriyle küçük kızlarının çığlıklarını duymazdan gelerek onları sünnet ettiriyor. İffetli birer kadın olabilmeleri için…

İlk sünnet vakasının milattan önce Mısır'da bir mumya üzerinde gözlemlenmiş olması, geleneğin ne kadar uzun süredir devam ettiğini kanıtlıyor. Yüzyıllardır var olan bu geleneğin İslam'la hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyen din adamlarına rağmen her gün 8000 kız çocuğu sünnet ediliyor. Somalili Waris Dirie, o kızlardan sadece bir tanesiydi…

Waris, dört yaşında sünnet edildi ve hayatta kaldı fakat küçük kız kardeşi, onun kadar şanslı değildi. 12 yaşında babası tarafından üç deve karşılığında 65 yaşında bir adamla evlendirilmek istenince annesinin yardımıyla evden kaçtı. Günlerce yürüdü, çölü aştı ve Somali'nin başkenti Mogadişu'ya ulaştı. Mogadişu'daki akrabaları sayesinde Somali Büyükelçiliği'nde temizlikçi olarak çalışmak üzere İngiltere'ye gitti. Orada çok ünlü bir fotoğrafçı tarafından keşfedilen Waris Dirie, başarılı bir top model oldu fakat içine girdiği görkemli ve parlak hayat mutsuzluğunu gizleyemedi.

Waris, artık 'Afrika'nın çölünden Paris podyumlarına' başlıklı röportajlar vermek istemiyordu. Anlatmak istiyordu, kadın sünnetinden bahsetmek, tüm dünyaya haykırmak ve bununla savaşmak istiyordu. Bir gün gazeteye verdiği bir röportajda başına gelenleri anlattı. Basında çok büyük yankı uyandıran röportaj sayesinde herkesin Waris'in ve milyonlarca Afrikalı kadının maruz kaldığı bu vahşetten haberi oldu. Daha sonra Waris, kadın sünnetine karşı verdiği mücadeleye odaklanmak istediğini açıklayarak modelliği bıraktı.

1997 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kadın Sünneti Özel Elçisi olarak seçildi. 2002 yılında Desert Flower Foundation'ı (Çöl Çiçeği Vakfı) kurdu.

'…Kadın sünneti bir kültür değildir, kadın sünnetinin dinle bir ilgisi yoktur. Bu durum değişmelidir ve değişim bizim ellerimizdedir. Afrika'nın liderleri, çocuklarınız ağlarken siz neredesiniz? Afrika Ana; sen bize onca varlık, onca doğal zenginlik ve güzellik verdin. Senin gücün ve güzelliğin sonsuza dek yaşayacak. İnsanlar seni hem iyiye hem kötüye kullandı. Senin gibi bir yer daha yok ama Afrika'nın yeni bir ruha ihtiyacı var. Benim bir hayalim var. Savaşıp birbirimizi öldürmediğimiz, dayanışma içinde birbirimize destek olduğumuz bir Afrika hayal ediyorum. Kadınların erkeklerle eşit muamele gördüğü bir Afrika hayal ediyorum..'

Waris Dirie, Anneme Mektup adlı eserinde böylesine içten sıcacık bir tavırla uyarısını yapıyor.

Sevgili okurum, dünyanın hallerinden bir gerçekliği sizinle paylaşmak istedim. Hakikaten bu hamur, daha kaç litre su alır, hımmm?

Bakmadan Geçme