Boya, badana ve çatı

Genel anestezi, vücudun tamamen uyutulması, lokal anestezi de vücudun bir bölümünün uyuşturulmasıdır. Yazının bu ilk giriş...

Genel anestezi, vücudun tamamen uyutulması, lokal anestezi de vücudun bir bölümünün uyuşturulmasıdır. Yazının bu ilk giriş cümlesini 'genel' ve 'lokal' kelimelerinin anlaşılması için yazdım.

Ben bazen lokal yazar geneli hedeflerim, bazen de geneli yazar lokali hedeflerim. Benim yazılarımı takip edenler, bu durumu rahatlıkla anlayabilirler. Hani 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!' atasözü var ya, işte öyledir…

Ekonomideki makro ve mikro hedefler gibi…

Mantıkta da 'tümevarım' ve 'tümdengelim' vardır.

Örneğin; evimin önündeki olumlu veya olumsuz bir durumdan söz eder gibi olurum ama esasında genel bir durum hakkında çıkarsama yapıyorumdur.

Ya da örneğin Arife günü hemen yanı başımızdaki A 101'de raflar boşaltılmışken öte yandaki Doğan'ın işlettiği küçük bakkaldaki alışveriş sakinliğini ele almışımdır. Bu da 'küçük esnaf can çekişiyor' demektir.

Gelelim şimdi konumuza.

Biliyorsunuz, 'Büyükşehir Yasası' çıkınca 3-5 bin nüfuslu beldeler kapandı. Ödemiş'in Kayaköy'den Çaylı'ya, Konaklı'dan Bozdağ'a dokuz beldesi vardı. Bu beldelerin 3 ila 5 bin civarında nüfusu vardı. Bu beldeler arasında en çok nüfus ve ekonomik hareketliliğe sahip belde de Kaymakçı idi.

Kaymakçı, yönetim biçimi olarak eskiden bir belediye, beş mahalleden oluşurken şimdi Ödemiş'in bir mahallesi durumuna indi. Beldemiz, 80'li yıllardan bu yana ilçe olmayı hayal ederken bir yasayla muhtarlığa indirgeniverdi. Kaymakamlık binası bile hazırken eskilerin deyimi ile tenzili rütbeye uğradı.

Kaymakçı'yı bilirsiniz; özellikle yaz aylarında Türkiye'nin dört bir yanındaki hallere tonlarca meyve ve sebze gönderilir. Ekonomik hareketlilik yoğundur ama para alışverişi, bir PTT şubesi ve iki ATM ile giderilmeye çalışılır. Onlar da bozuk olmazsa!

5500 civarındaki nüfus, bir muhtara bakar. Bunun yanında Uzundere, Köfündere, Orhangazi başta olmak üzere Çaylı, Alaşarlı, Mescitli, Kurucuova ve Ertuğrul sakinlerinin de Kaymakçı'ya yolu düşer. Özetle Kaymakçı, Ödemiş'in cazibe merkezi bir beldesidir.

Kaymakçı Mahallesi, belediyenin de mülk zengini olduğu bir beldedir. Şimdi şöyle bir sayalım: Öncelikle resimde görülen, altında bizim de dükkanımızın bulunduğu en eski belediye binası. 50'lerin başında yapılmış. Arkasındaki eski bir hamam vardır. Eski hayvan pazarı içindeki sanayi sitesi. Eski sinemanın yerine yapılan pasaj. Altında köfteci Kara Hüseyin'in dükkanının bulunduğu iki katlı yarım bina. Merkezdeki üç katlı yeni 'belediye' hizmet binası. Bir dönem Ziraat Bankası'nın hizmet verdiği cami yanındaki üstü lojmanlı bina. Büyük mahallede park kahvesi. Karakol yanında 4000 metrekarelik alan. Caminin batısında Motor Sokak'taki dükkanlar. Belediye şantiye alanı. Maşa Tepe'deki gazino alanı ve muhtelif yerlerde araziler.

Belediyenin olmasa da Tarım Kredi Kooperatifi Binası ile buraya ait çarşı içindeki kömür satış yeri.

Sıkı durun, bu saydığım yerlerin çoğu terk edilmiş durumdadır. Kapısı, penceresi kırık ya da çürümüştür. Altları dükkan olarak kullanılırken bakımsızlık ve ilgisizlikten dolaya yıkılma tehlikesi içindedir. Kaderine terk edilmiş onca devlet malı…

Bence bir şeyler yapmak lazım.

İyi de ne yapmak gerekir? Mutlaka vardır ama bu taşınmazların bir envanteri ve para değerinin çıkarılması gerekir. Hangi dükkan kimin kullanımında, değerinin altında mı üstünde mi tespit etmek lazım. Bakamıyor ve koruyamıyorsan bakacak ve koruyacak birilerine vermek lazım. Bence gerekiyorsa bu taşınmazları satışa çıkarmak lazım ya da bakımını yapıp uygun fiyata kiralamak lazım.

Bence bunları yapmadan önce mahallenin muhtar ve benzeri ileri gelenleri ile 'ortak akıl' görüşmesi yapıp bu taşınmazların gelecekleri hakkında karar vermek ve bunları Belediye Meclisi'ne sunmak lazım.

Köy ve beldelerimiz, kaderlerine terk edilmiş durumda. Kimin ne yaptığı belli değil. Sorular çok: 'Belediyenin araçlarını, elektriğini ve suyunu, kamuya ait olması gereken alanları kimler kullanıyor!' vs vs…

Bu çapta bir yere bir muhtarın yetmeyeceği ortada. Bir zabıta, bir tahsilatçı ve 2-3 temizlik görevlisi…

Evet, bir şeyler yapmak lazım… Boya, badana ve çatı ile işe başlanabilir… Zararın neresinden dönülürse kardır.

'Orda bir köy var uzakta,

O köy bizim köyümüzdür.

Gezmesek de tozmasak da

O köy, bizim köyümüzdür'

'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!'

Bakmadan Geçme