Birlikte yönetmek!
Geçtiğimiz günlerde evimizin önündeki parkta bulunan çocuk oyun grupları sökülüp götürüldü. Çocuk oyun grubu dediysem topu...
Geçtiğimiz günlerde evimizin önündeki parkta bulunan çocuk oyun grupları sökülüp götürüldü. Çocuk oyun grubu dediysem topu topu bir salıncak, bir kaydırak, bir de yaylı bir binek hayvanından ibaret. Sökenlere sordum ne olacağını. 'Biz de bilmiyoruz; bize sökün dediler, söküyoruz' dediler.
Ertesi günü muhtara sordum, 'Bizim evin önündeki park alanında yeni bir durum mu var!' diye…
Muhtarımız da 'Hocam sordum ama sanıyorum yeni bir düzenleme yapılacakmış, o yüzden sökülmüş' dedi. 'Peki, senin yeni düzenleme hakkında bilgin var mı?' diye sordum muhtarımıza. O da 'Hayır hocam, yok!' dedi.
Evim, Anafartalar Mahallesi'nde. Eski hastane binasının kuzeyinde, Sağlık Caddesi'nde. Kavşaktaki bankamatiklerin arkasında.
Muhtarımız; bildiğiniz gibi gayet nazik, düzenli ve sürekli bürosunda bulunan eski gömlekçilerden Hüseyin Macan. Son seçimlerde rakiplerine fark atarak yeniden mahalle muhtarı seçildi. İlkkurşun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde sandık kurulu başkanı idim. İlk oylar gelmeye başladığında muhtarımız, sandığımızın hemen yanında idi. İster istemez heyecanlı idi.
'Muhtarım, heyecana gerek yok. Bence sen eve git, biraz dinlen çünkü seçimi zaten kazandın' dedim.
Salı Pazarı Parkı yeniden düzenlenirken çok değerlendirmelerde bulunduk kendisi ile. Gördüğümüz aksaklıkları dönemin belediye yönetimine karınca kararınca bildirdik.
Örneğin; muhtarlık bürosu yanındaki yaya geçişinin sıkıntılı olduğunu ve biraz daha genişletilmesi gerektiğini, şu an Büyükşehir Belediyesi'ne ait ışıklı levhanın bulunduğu alanın otopark olarak değerlendirilmesi gerektiğini falan filan… Yani zaten büyük çaplı müdahalemiz söz konusu olamazdı, elimizden geldiğince rötuş yapılabilir mi acaba diye fikir alışverişlerimiz oldu.
Sonuçta uyarılarımızın hiçbirine kulak verilmedi. Bence o park yeniden düzenlenirken proje, o bölgede yaşayan vatandaşların onayına sunulmalı idi. Bu, projenin muhtarlık bürosuna asılması ile yapılabilirdi.
O park ile ilgili çok şey söylendi. Kimi gereksiz para harcandığını, kimi de müteahhidin zarar ettiğini…
Örneğin, bizim okul duvarının dibine yapılan ışıklı sistem hiç çalışmadı. Öğrencilere duvardan atlamak için merdiven oldu. Ayrıntılar beni aşıyor…
Öğrencilik yıllarımdan bu yana katıldığım mitinglerde 'Söz, yetki, karar; iktidar halka' sloganına çok eşlik ettim.
Ne demekti bu? 'Ülkenin geleceğini halk belirlemelidir.'
Öyle 'Ben kimseye sormam, halkın tepkileri ve önerileri beni ilgilendirmez!' falan diyemezsiniz çünkü o zaman demokrat olduğunuzu söyleyemezsiniz. Bunu tüm ülke sorunlarına uyarlayabilirsiniz. Özetle 'çatlasanız da patlasanız da' söylemi, artık çağdaş bir yaklaşım değildir.
Muhtarım dedi ki, 'Hocam, Ödemiş'te 3-4 parka yeniden düzenleme yapılacakmış. Bunlardan biri de bizim mahalledeki, sizin evin önündeki park imiş.'
'Yaşlı ağaçlar, cadde ortasında kalan kocaman çınar ağacı, trafik açısından sorun oluşturmaya başlayan bankamatiklerle ilgili bilgin var mı?' diye sordum.
'Bilmiyorum hocam, sanıyorum daha proje hazırlanmamış' dedi.
Belediye Başkanımız Mehmet Eriş, seçim döneminde 'Ödemiş'i birlikte yöneteceğiz' sloganını kullanmıştı.
Belki basit bir öneri ama bu 'birlikte yönetme' anlayışı, bu park ve benzeri projelerde de somutlaşabilir, proje tam olarak kabul edilmeden muhtarlık ve vatandaşların önerilerine kulak verilebilir diye düşünüyorum.
Projeler, belli süre muhtarlıklarda askıda durabilir ve vatandaşların önerileri alınabilir. Belediye de gelen eleştirilere, 'Kardeşim buna birlikte karar verdik!' şeklinde yanıt verebilir.
Demokrasi; birlikte üretmek, birlikte karar vermektir.