Birgi ve Cumhur Şener

Ölenlere methiye düzmeyi pek severiz. Bunu bazen ölüseverlik olarak da adlandırdığımız olur. Özellikle edebiyat dünyasında pek...

Ölenlere methiye düzmeyi pek severiz. Bunu bazen ölüseverlik olarak da adlandırdığımız olur. Özellikle edebiyat dünyasında pek çok ölüsever tanıdım. Yaşarken tek bir satır ne şiir ne yazısını okumamışlar, sosyal medyanın sağladığı olanaklarla yani kopyala yapıştırla o yazar ya da şaire ağıt yakarlar. Yüz yüze gelip de 'Hangi yapıtını okudun?' diye sorsak kem küm ederler.

Oysa atalarımızın güzel bir sözünü yeniden anımsatalım: 'Marifet iltifata tabidir.'

Konuya bir de siyaset penceresinden bakarsak bazı isimler hemen belleğimizden gün yüzüne taşar. İlk aklıma gelen rahmetli Asfalt Osman, İzmir'le özdeşleşen bir belediye başkanıydı. Günümüzde Eskişehir denince Prof Dr. Yılmaz Büyükerşen hocamızın adı gelmez mi? Hatta bir yazımda Eskişehir için 'Büyükerşen Cumhuriyeti' diye bir tanımlama yapmıştım.

Geçenlerde Facebook'ta gördüğüm Sayın Büyükerşen'e ve Eskişehir'e yakışan ulusal anıt için de gurur duydum. Bu ülkede anıtlara tükürenlere inat Eskişehir'i marka kent yaptığı için her zaman onun adını saygıyla anacağım. İnanıyorum ki Sayın Tunç Soyer, Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş da ortaya koydukları performansla gelecekte adlarıyla anılacaklardır.

Gelelim Birgi'ye. Birgi, 5000 yıllık bir geçmiş olan havzamızın bence en önemli yerleşim yeridir. Büyükşehir yasasına kadar, kuruluşu Osmanlı'ya dayanan Birgi Belediyesi halka hizmet veriyordu. Benim tanıma olanağı bulduğum başkanlar içinde iki dönem üst üste başkanlık yapan Cumhur Şener'in yeri farklıdır.

Bugün Birgi, bir marka kent olmuşsa Sayın Şener'in başkanlığı döneminde Sayın Emin Başaranbilek Mimar Sinan Üniversitesi destekli Çekül Vakfı'nın Birgi Projesi sorumluluğunu gönüllü olarak sürdürmesiyle bugünkü Birgi yeniden yaşanılası bir yer olmuştur.

Büyükşehir yasası sonrası İzmir Büyükşehir Başkanlığı, ilçelerde koordinasyon merkezleri oluşturdu. Ödemiş'e de deneyimli belediye başkanı Sayın Cumhur Şener'i atadı. Göreve geldiği günden bu yana yaptığı çalışmalarla sahada atım atılmadık yer bırakmayan Şener, siyasetin bir gereği olsa gerek eleştirilse de bu işe dört elle sarıldı.

Gün geldi Ödemiş Belediye Başkanı adayı olarak CHP tarafından ilan edildi. 10 gün boyunca başkan adayı olarak çalışmalar yürüttü. O ara ne olduysa -ki benim bildiğim pek çok şeyi halkımız da biliyor- Sayın Mehmet Eriş, başkan adayı olarak atandı. O süreçte en büyük yarayı Sayın Şener aldı. Bir anda mağdur edildi. Elbette o dönemi en iyi sorgulayan da kendisidir muhakkak.

Asıl değinmek istediğim noktaya gelelim. Geçen ay Birgi'de hepimizi üzen bir yangın felaketi yaşandı. Papazderesi mevkiindeki kahvaltı salonu tamamıyla yandı. Bereket, bir yaralıyla atlatıldı. Ancak Birgi'nin yerleşim durumundan kaynaklanacak benzer olayları da insanların hatırına getirdi. 'Birgi gibi açık hava müzesi konumunda binlerce anıtsal yapıyı barındıran bir yerde ilk müdahaleyi yapabilecek bir itfaiye birimi kurmak bu kadar zor muydu?' sorusunu akla getiriyor.

Konuya bizzat tanık olan yeğenimin anlattığına göre, Cumhur Bey'i ziyarete gittiğinde onun telefonla karşı tarafa bir konuyu anlatırken ister istemez kulak misafiri olur. 'Birgi'ye itfaiye birimi kurulması konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı'nı bir türlü ikna edemiyorum' diye serzenişte bulunan Cumhur Bey'in bu uyarısı kulak ardı edildikten yaklaşık beş ay sonra elim Papazderesi yangını meydana geldi. Yılların emeği, bir anda kül olup gitti. Bu acılı yangının ardından mı Birgi'ye itfaiye ekibi verilmeliydi? Neden erken uyarı sistemi çalışmaz bizde?

Biz, illa bir felaket yaşamadıkça akıllanmayan bir milletiz. Anadolu Caddesi'ndeki bir kavşakta meydana gelen ölümlü kazadan sonra ışık koymak yetkililerin aklına geldi. Öte yandan Ovakent yolundaki Çatalarmut kavşağında yaşanan ölümlü kazadan sonra ışıklar kondu. Belki başka kavşaklara da konulması gerekiyor ama umarım ölümcül kazalar olmadan durum tespiti yapılır da gereken yapılır.

Büyükşehir Koordinasyon Merkezi, hizmet üreten bir birim. Bu tür birimlerde görev alanların siyaseten değil, liyakaten görev alması en doğru olandır. Bu konudaki çekincelerimi burada aktarıp da kimsenin tavuğunu kışkışlamak istemem. Ancak Büyükşehir Belediyesi, Başkan Tunç Soyer'le yeni bir bakış açısı kazandı. Bu bağlamda siyaseten kendisine en az oy veren köyü ziyaret ederek isteklerini not alan birinin Aziz Başkan döneminde görev alıp da işini hakkıyla yerine getirenlerle de göreve devam etmesi en büyük dileğimdir.

Eğer CHP, en büyük iktidar alternatifi bir partiyse bu konuda eş dost kayırmacılığından uzak, işi ehline veren örneklerle halkın güvenini kazanmak zorundadır. Aksi halde talan ve yalanla ülkenin tüm varlıkları, yabancılara peşkeş çekilmeye devam edilecektir.

Atatürk'ün kurucusu olduğu CHP'yi çağın getirdiği yeniliklerle donatan parti yönetiminin her kesimden destek göreceğini üç büyük kent halkı kanıtladı.

Sayın Cumhur Şener'in tüm motivasyonuyla ve Ödemiş Belediyesi ile koordineli olarak büyükşehir-küçükşehir kavgasından uzak, halka hizmet vermesini dilerim. Siyasette rakipler elbette olacak; önemli olan saygı çerçevesinde işbirliğinin sürdürülmesidir. Başka Birgi, başka Ödemiş yok!

Gecikmiş taziye

Eski belediye başkanlarımızdan Sayın Hüseyin Son'un vefatından duyduğum üzüntüyü de dile getiremedim. Rahmetli Son'un belediye başkanlığı döneminde Bozoğlu'nun yönetimindeki Cephe'de 'Objektif' adını verdiğim köşemde şimdi olduğu gibi kente ilişkin görüşlerimi paylaşıyordum. 'Sümbül Çıkmazı' adını verdiğim bir yazımda Bengisu Mahallesi'ndeki Sümbül Çıkmazı'nı açtığında Başkan Son'a köşemde teşekkür etmiştim. Bu yazım nedeniyle başkandan adıma gelen teşekkür mektubunu hiç unutamam. Sağlığında beni her gördüğünde 'Akşahan nasılsın?' diyen o tok sesini hiç unutmayacağım. Işıklar içinde, rahmetle uyusun başkanım…

Bakmadan Geçme