Birey olabilmek

İnsan doğar, yaşar ve ölür. En belirgin ve değişmez insan hayatını bu şekilde özetlemek mümkün aslında...

İnsan doğar, yaşar ve ölür. En belirgin ve değişmez insan hayatını bu şekilde özetlemek mümkün aslında fakat bizde bir durum var ki kültürün ve ekonominin harmanlanmış hali. Toplumdaki bilirkişi olan teyzelerin merak konusu: Evlilik!

Aslında sıralama tam olarak şöyle:

İnsan doğar, büyür. Okula gider, okulunu bitirir. Eğer erkekse önce askere gider, döndüğünde iş bulur ve evlenir. Kadınsa şansını ilk önce işten yana dener. Olmadı evlenir.

Hayatı bu kadar basite indirgemek ne kadar doğru? Yani doğup büyüyüp evlenip çoluk çocuğa karışınca hayat yaşanmış mı oluyor? Evet, bunlar hayatın gerçekleri ve hayatın içinde olan şeyler, tıpkı ölüm gibi lakin önce kendi hayatımızda sonra da insanlık tarihinde iz bırakmak fikri, neden akıllara hiç gelmez. Aslında bahsettiğim, önce kendimize sonra da insanlığa faydalı bireyler olmak. Herkes mühendis, doktor, avukat ya da mucit olacak değil. Hepimizin illa ki yaptığı veyahut yapacak olduğu muhteşem şeyler olabilir. Kendimizi bir kafese kapatıp 'Nasıl olsa öleceğiz, bir an önce evlenip çocuğa karışayım' demek ne kadar doğru geliyor?

Karşı olduğum gerçek evlilik değil. İçinde sevgi, saygı ve anlayışın hakim olduğu evlilikleri görmek temennim. Ne yazık ki evlilik olgusu, sadece hayatın bu hızlı gidişatında bireyin kendine bir yer bulabilmek için yaptığı çaresiz çırpınışlardan ibaret olmuş. Gördüğüm, duyduğum evliliklerin birçoğu bu halde.

Ataerkil toplum kültürü, bir türlü yakamızı bırakamamış. Erkek çalışır, kadın evde oturur. Erkek arkadaşlarıyla dışarı çıkıp eğlenebilir, kadın evde çocuk bakar. Erkek aldatabilir çünkü erkektir, kadın bütün bu olanlara katlanmak zorundadır yoksa baba evine döner ve 'dul' damgasını yemeye mahkumdur.

Fiziksel olarak erkeğin kadından birazcık daha yapılı olduğu bir gerçek. Doğada hayatta kalmanın gereği bu da. Vücut çalışan bir kadının bir erkekten daha kuvvetli olabileceği de yadsınamaz tabi ama bütün kadınların bunu gerçekleştirmesi olanaklar bakımından zorlaşıyor. Bu demek değil ki her şey erkeğin tekelinde olsun. Kadın dizini kırıp erkeğin dizinin dibinde otursun hatta elinin hamuruyla erkek işine karışmasın. Bir türlü bunu idrak edemedik.

Mesele cinsiyet değildi oysa. Güçlü, kuvvetli, zeki ya da çalışkan olsun insan. Bir bireyin erkek ya da kadın olması, hayatta başarı elde edip önce kendine sonra da insanlığa fayda sunabileceği gerçeğini değiştirmemeli diye düşünüyorum.

Bakmadan Geçme