BİR DAL SİGARA, BİR KADEH ŞARAP VE DUDAĞIN!

Hayatınızda var olan şeylerin hiç daha derinine inmek istediniz mi? Daha derine ve daha derine. Kullandığın...

Hayatınızda var olan şeylerin hiç daha derinine inmek istediniz mi? Daha derine ve daha derine. Kullandığın bir kalemin, gördüğün bir ağacın ya da oturduğun bir masanın mesela. Hatta camları kırık, dökük yıkık bir gecekondunun daha derinine inmek istediniz mi?

Yıllar yıllar önce, üniversite zamanımda, Trabzon'dan otobüse biner İstanbul'a kadar yol güzergahındaki evlerin ışıklarına bakar kendimce yorum yapardım. Ve sırf bu yüzden de gece yolculukları benim için çok kıymetliydi.

Özellikle uçak seyahatlerini tercih etmez, otobüsteki insanlarla da ilgilenmez, geçtiğim her şehrin, görebildiğim her evin yanan ışıklarına dikkat kesilirdim. Düşünürdüm 'şimdi ailece mi oturuyorlardır acaba', 'bu evde kimler kimler neler yaşamış/yaşıyordur kim bilir' , 'sanırım burası mutfak, evet anne mutfakta diğerleri salonda galiba' gibi gibi yol boyu beynimce notlar alır. Ama en çok da tanımadığım o evlerde yaşayan o insanlar için, mutlu ve sağlıklı yaşasınlar diye dualar ederdim.

Peki ya sizin hiç aklınıza geldi mi? Kadınınızdan daha çok dokunduğunuz 'sigaranın' ve yine ailenizden daha çok zaman ayırdığınız 'meyin' sizin için düşündüklerini. Düşünmediyseniz de, yine bir hayal lemine gidelim.

Masanın etrafında siz, üzerinde sigara paketiniz ve bir kadeh şarabınız olsun. Ve madem bunlardan vazgeçemiyorsunuz, bakalım onlar da sizin için aynı şeyi mi düşünüyor. 'Hadi beni alsın beni alsın dedi bir dal sigara. Sıranı bekle ufaklık, sana 3 dal daha var dedi tam önündeki tek dal sigara. Allah'ım onları çarçabuk içsin de, beni yavaş yavaş bitirsin ne olursun. Dudaklarında, parmaklarında, uzun uzun kalmalıyım dedi bir dal sigara. O parmaklar sonsuza dek üzerimde, o dudaklar son külüme kadar bana değmeli diye düşündü, 2 tek dal sigaranın arkasında ki bir dal sigara. Ve devam etti sessiz sessiz konuşmaya, Bilseydi duman diye dudaklarından sıyrılan şeyin, aslında benim 'Aşk Nağmelerim' olduğunu, üfler miydi sanıyorsunuz hoyratça, bir sağa bir sola. Yine de umursamaz davranır miydi? o dudaklar. Ya da beni aynı sarsıntıyla mı soğuk yere yatırıp boynumu kırardı o güzelim parmaklar.

'Evet evet sıra bana geldi' dedi çığlık çığlığa bir dal sigara.'Hayır' dedi yüreğinin tam ortasında kırmızı bir şey bulunan Kadeh. Beni doya doya götürür dudaklarına ama seni bir çırpıda yatırır soğuk tablaya. 'Hayır' dedi bir dal sigara, 'bana dokunduğunda bilir ki içi rahatlar'. Bana dokunduğunda hasretleri azalır, dertleri azalır, aşkları çoğalır. Çünkü bana o dudaklar her değdiğinde hasretini ben yok ederim içinde, dertlerini ben hafifletirim, Aşk ise 'benimdir' onun gözünde.' 'Peki, neden biliyor musun? Yıllardır onun için yanıp, asla şikyet etmeyen tek benimdir' dedi bir dal sigara. Ukala bakan şarap kadehine!

Ve biri sol elde diğeri sağ. Her dudağa götürdüğünde bir dal sigarayı, kadeh hadi şimdi hadi şimdi sıra bende demekten alamadı kendini.

'Ve işte o dudaklar değdi bana, bu ne muhteşem bir histir' dedi kadeh. 'Bu ne güzel bir duygudur böyle, içtikçe yüreğimden aksa da bir şeyler, gitmesin' dedi 'gitmesin benden' demeye kalmadı uzaklaştıkça uzaklaştı. Dudaklar.

Bir dal sigara, bir kadeh şarap ve onların sohbetinden habersizce aynı masayı paylaşan sen!

Bakmadan Geçme