Bir baştan bir uca İran-13

10. GÜN (20 Nisan 2015) TAHRAN'da evler çok pahalıymış. Başka yerde 100 metrekare ev, 300 bin...

10. GÜN (20 Nisan 2015)

TAHRAN'da evler çok pahalıymış. Başka yerde 100 metrekare ev, 300 bin lirayken burada semtine göre 600-900 bin ile 1 milyonmuş. Kadın tezgahtar aylık 40 dolar (120 TL), kocası ise 266 dolar (780 TL) -erkekler 6.5 kat yüksek ücret- alırmış. Kadın emeği resmen sömürülüyor. Metronun dört vagonu kadınlara aitmiş. Sabaha kadar çalışırmış. Örtünüyor gibi yapan kadın sayısı oldukça çoktu. Üniversitelilerin %65'i kadınmış. Her kente yayılmış tüm özel üniversiteler, Ayetullah Rafsancani'ninmiş. Başka biri ya da grup, özel üniversite açamıyormuş. Üniversiteler de mollaların tekelinde. TAEHRAN -TEH=Sıcak, RAN=Yer-, sıcak yer demekmiş. Çeşmelerinden akan tertemiz sudan kana kana içiyoruz. Üzüm bağları gelişmiş. 1789'da başkent olmuş. Kuzeyinden güneyine trafikte sekiz saatte varılırmış. 1920'lerden sonra hızlı bir gelişme yaşanmış. Kuzeyinde zenginler, güneyinde yoksullar yaşarmış. Reklam panoların renkliliği olmasa hayat burada gri ve siyah renklere teslim edilmiş gibi. Kent içinde büyük ağaçlar var. Kurumaması için diplerine su hortumları döşenmiş. Kaldırımlar çok dikkatimi çekti. Bir kez ama sağlam yapmışlar. Türkiye'min sık sık yenilenen kaldırımlarını anımsadım!

GÜLİSTAN SARAYI, 200-300 yıllık bir saray. Sarayla yaşıt çınarların koyu gölgesindeyiz. İlkokul öğrencileri getirilmiş. Saray, kentin içinde kalmış. Çevresinde devlet daireleri bulunuyor. Humeyni öncesine kadar tahta çıkma törenleri burada yapılırmış. 'Taht-ı mermer', tam 450 yıllık. Kendimizi şah sanıp birer kez tahta oturarak fotoğraf çektirdik. Burada 15 taç giyme töreni gerçekleştirilmiş. Sarayın tavanları, kırık aynalarla süslenmiş. Değişik müzelerden buraya getirilmiş tablolardan oluşturulmuş resim sergisini gezdik. Sarayın en güzel salonu, Kabul Salonu. Nasrettin Şah'ın I. Avrupa seferinden sonra yaptırdığı Güneş Sarayı da ilginçti. AZADİ ANITI-ÖZGÜRLÜK ANITI: İranlılar, Devrim Meydanı diyor. 'Neyin devrimi?' diye sormak gerek. İnsanoğlunu geriye götüren toplumsal hareketlere devrim denmez ki… Tahran'ın simge yapısı. Onarımdaymış. 1971'de Pers İmparatorluğu'nun kuruluşunun 2500. yılında Shahyad Anıtı olarak yapılmış. 2500 adet yüz yüze bakan taşla süslenmiş. Orta katındaki İran Tarihi Müzesi'ni gezemedik. Anıtın çevresindeki bahçelerdeki laleler rengarenkti. Türlü çiçekler dikilmişti. Motor ve taksi çalışıyor. Saçları açılmış genç kızlar gördük. Eşim de başörtüsünü rüzgara verip uçuşturdu… İşte budur özgürlük! Kuzeyde ZAGROS (EL-BRUZ) dağları karlanmış. Soğuğu buralara gelirmiş.

MÜCEVHERAT MÜZESİ: Dünyadaki en değerli mücevher koleksiyonu buradaymış. Merkez Bankası'nın önündeyiz. Karşısında Türkiye Büyükelçiliği var. Çocuklar çıkıyor. Kendimizi tutmasak sarılıvereceğiz. Üç gün sonra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlanacak. Hazırlık yaptıkları belli oluyor. Yanında Alman Elçiliği var. İçeriye girerken çok sıkı bir aramadan geçiriliyoruz. Yerin iki kat altında, karanlık bir bölümdeyiz. Yalnız mücevherlerin sergilendiği bölümler aydınlatılmış. Muhafızlar var. Demire dokunmamızı istemiyorlar. Birkaç kez heyecandan demire dokunuyorum. Sert biçimde uyarılıyorum. Kocası Tahranlı, kendi Tebrizli bayan rehber bize eşlik ediyor. 'Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar' derler ya, çok doğruymuş. Tamı tamamına iki saat dil döküyor. Anlat anlat bir türlü bitmiyor. Altınlar, firuzeler, elmaslar, yakutlar, zümrütler, safirler, inciler, elmaslı taçlar, sedefler, küçücük saatler, kılıçlar, kolyeler, küpeler… Önceden hepsi Şah'ındı, şimdi Mollaların. Halkın sırtından, boğazından kesilip kendilerine süs yaptıkları nesneler…

MİLAD TOWER-MİLAD KULESİ: Şah Rıza Pehlevi başlatmış, Molla rejimi tamamlamış. Tahran'a 435 metre yükseklikten kuşbakışı bakıyoruz. Dikine dikilmiş kibrit kutuları biçimindeki apartmanlar çevresini sarmış. Yol kenarına gelen yerler ağaçlandırılmış, geniş parklar yapılmış. Güney Tahran, Zagros Dağları eteklerinde kurulmuş. Seçkin, paralı kesim oturuyormuş. Milad Kulesi'ndeki bir günlük giderleri, Tahran'ın doğusu ile batısında yaşayan yoksulların bir aylık giderine denkmiş. Yani eşitsizlik her yerde, her ülkede. Bunu hissettikçe huzurumuz kaçıyor. İran'da yöneten sınıf, eski dönemin alışkanlıklarını aynen sürdürüyormuş. İran'ın bir tek adı değişmiş… Kule çalışanları çoğunluk Azeri. İngilizce soruyorum, arada bir Azerice yanıtlıyorlar. Tahran'ın çoğu Azeri. Daha çok hizmet sektörüne girmişler. Rehberimiz 'Tahran'da çoğunluğuz' diye övünüyor ama bu işte derin mi derin bir adaletsizlik var. Çünkü yöneticileri Farslı. Azeriler, yönetiliyor!?

EVİN HAPİSHANESİ, Zagros Dağları'nın eteklerindeki aynı adlı mahalledeymiş. Gerek Şah gerekse Humeyni dönemlerinde rejime muhalif insanların katledildiği hapishane. Şimdi bile faal durumda. İngilizceden yaptığım çevirilerde rastlıyordum. Buraları şimdilerde sosyete mahallesi olmuş. Eski, bahçeli tek katlı evler gitmiş, yerini çok katlı beton apartmanlar, oteller almış. Son model arabalar dolaşıyor sokaklarında. Pahalı olduğunu öğrendiğimiz otellerinde zaten biz kalamayız! Avrupa'nın zenginlerine hitap ediyor olmalı. Tahran içindeki reklam panolarında türbanlı öğrencilerin, kadınların ve şehitlerin resimleri vardı. Buraya gelirken başı açık, çağdaş giyimli çocukları, öğrencileri, anneleri gördük. Parklarında çağdaş heykeller vardı. Zagros Dağları'ndan gelen coşkulu suların yarattığı derelerin sağı solu restoranlarla dolmuş. Arada bir eski olanlarına rastladık. Yenileri, kaya kovuklarını bile değerlendirmiş. Yapay şelaleler oluşturulmuş. Kapitalizm, paranın egemenliğini her düzende kurabiliyor. Bu gerçeği gördükçe şehit olan İranlılar için çok mu çok üzüldük. Bu adaletsizliğe isyan etmek gerekiyor. Yemekler 1. sınıftı. Kurulan sofralardan aç kalkmadık, aksine kilo aldık. Alkollü içecek yasaktı, kullanamadık! 20 yıllık Doostan Tur yetkilileri, içlerinde benimde olduğum dört kişiyle söyleşi yaptı. Geziyi değerlendirmemizi istediler. Yeni açılımlar yapma peşinde. Buradaki bu zıtlıkları yaşayıp Evin Hapishanesi ile birlikte andıkça hala içim kanar durur…

SÜRECEK

Bakmadan Geçme