Ayak yorgan ilişkisi çoktan bitmiş
İnsan için tüketmek, doğumundan ölümüne değin sürdürdüğü doğal bir eylem. Yaşamak adına kaçınılmaz olan bu eylemi...
İnsan için tüketmek, doğumundan ölümüne değin sürdürdüğü doğal bir eylem. Yaşamak adına kaçınılmaz olan bu eylemi yerine getirirken mutluluk ve huzuru elde ettiğimiz kanısını taşırız. Tüketimin amacı olarak düşünülen ihtiyaç kavramı, insan içinde gizli bir dürtüyü perdelemektedir. Elde ettikçe daha fazlası için çabalama…
Yıllar önce, özel bir televizyon kanalında izlediğim ilginç bir yarışma vardı. Seçilen maddi durumu farklı üç aile, farklı işlerde çalıştırılarak gün sonunda elde edilen gelire göre puan kazanırlar, beş günlük performansın sonunda en çok gelir elde eden aile birinci seçilirdi. Fakat dikkat çekici olan bu programın yarışma kısmından çok katılım gösteren ailelerin evlerindeki tüketim verileriydi. Yarışmanın sunucusu, bu aileleri evlerinde ziyaret eder mutfaklarından yatak odalarına kadar girerek aylık harcama listelerini ortaya dökerdi. Örneğin, ne kadar ekmek alıyorlar? Kaç çift ayakkabıları var? En son ne zaman mobilyalarını değiştirdiler?
Hatta bir ara sunucu, bir ailenin gardırobunda, tam 10 kutu yeni çorapla karşılaşınca haliyle şaşkınlıkla 'satıyor musunuz bunları?' diye esprili bir şekilde sordu. Evin hanımı, mevcut çorapların eşine ait olduğunu söylediğinde sunucu 'neden bu kadar çok?' dedi. Ev hanımının cevabı dehşet vericiydi: 'eşim bir kere giydiği çorabı bir daha giymez.'
Sunucunun girdiği her evde karşılaştığı manzara yarışmadan daha çok ilgimi çekerdi. Canı sıkılıp perdelerini değiştirenler, çocuğuna bir cips almak yerine on poşet alanlar, her peteğin vanasını açarak evde atlet şortla dolaşanlar, bir kilo yoğurt yerine sırf etiketi ucuz diye beş kilo alanlar vs… Örnekler saymakla bitmez. Yani işin özü, bir haneye aylık 3 bin lira giriyor, 5 bin lira çıkıyor. 7 bin 500 lira giriyor, 9 bin lira çıkıyor. 10 bin lira giriyor, 15 bin lira çıkıyor. Yani ayak yorgan ilişkisi çoktan bitmişti.
Tüketim anlamında ne yazık ki farklı bir ataletimiz ya da çabamız halen yok. Mazotun fiyat artışından şikayet ediyor ama pilatese arabamızla gidiyoruz. Bir yıl kullandığımız telefondan sıkılıp eskisinin taksiti bitmeden diğerini alıyoruz. Her Cumartesi Pazarı'nın ardından sebze ve meyveleri çöplerde görüyoruz, başkalarının yaşamına özenip onlar gibi olabilmek adına devamlı borçlanıyoruz, örf ve adetlerimizi yerine getirmek için krediler çekiyoruz…
Bir kilo sütü görmeyen, karpuzu kavunu dilimle satın alan, muzu hayal dahi edemeyen, balığı sadece belgesellerde seyreden, patatesi bataklıkta yetiştiren, bir litre su için kilometrelerce yol kat eden birçok toplumu görmezden geliyoruz.
İman sahibi olduğumuzu iddia ediyor, fakat yüce peygamberimizin 'Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır!' hadisini yok sayıyoruz.
Bir milleti ayakta tutan temel ilkelerden biri, o milletin ekonomik yapısıdır. Ekonomik yapısı güçlü olmayan ülkeler, ekonomik krizin doğuracağı tehlikelerle karşı karşıyadır. Ne yazık ki devletimiz, yılda milyarlarca çöpe dökülen ekmeğin israfını önleyebilmek adına pahalılaştırma yoluna gitmektedir. Tükettiğimiz birçok ürünün üzerinden vergiler alınmasına karşın, tüketim çılgınlığının önüne geçilememiştir. Bu konu, toplumumuzun temel meselelerinden biridir. Bugün yokluğunu veya sıkıntısını çektiğimiz ne kadar şey varsa araştıralım ve düşünelim. Göreceğiz ki, biz onu mutlaka yerinde, zamanında tam olarak değerlenmemişizdir ve bu yüzden sıkıntıya düşmüşüzdür. Para kazanmak bir gelir elde etmek elbette kolay bir şey değildir. Para kazanmak için emek harcanır, güç harcanır, zaman harcanır.
Kazançlarımızı, ihtiyacımız olan şeyleri elde ederek harcarız. Para, çok kolay kazanılmadığı gibi, çok kolay ve hesapsızca da harcanmamalıdır. Elde edebileceğimiz gelirler, sınırsız olmadığı gibi belirli bir düzeyde gelirlerimizin olduğu unutulmamalıdır.
Tutumlu olmak idareli olmak bize itibar kaybettirmez, bilakis çılgınca tüketmek yerine, tasarruflu olduğumuzda bu durumun bize faydası olacaktır. İleri zamanlarda gerçekten ihtiyacımız olan şeylere sıkıntısız ve huzursuz olmadan kolayca sahip olmamızı kolaylaştıracaktır.