Ayak izleri

Kelimeler sessiz, kelimeler öksüz, kelimeler kifayetsiz… Gelen ölüm… İnsanın karşısında kendini en aciz hissettiği durum. Gidenin...

Kelimeler sessiz, kelimeler öksüz, kelimeler kifayetsiz…

Gelen ölüm…

İnsanın karşısında kendini en aciz hissettiği durum. Gidenin ardından usulca dökülen yaş, içeride yazılan ağıt, olgunlaşma sürecinin tamamlanması. Gerçek, yakın bir ölümü tatmamış olan gerçekten olgunlaşmamıştır. Ölüm, hayatın algılanışını değiştiriyor zira. En vurucu etkiyi bırakıyor. Kişinin iç dünyasını yeniden dizayn etmesine vesile oluyor. Nasıl ki hastalıklar, sağlığın değerini arttırıyor ve kıymetini anlamamızı sağlıyorsa ölüm de hayatın anlamlanmasını sağlıyor. Dünya, bu süreci yoğun bir şekilde yaşıyor şu dönemde. Öyle ki herkes, kendi payına çıkarımlar yaparak neden bu duruma düştüğümüzü sorguluyor ve kendince 'Ben payıma şu dersi aldım, şunlardan ötürü bu içindeki durumu yaşıyoruz' diye yorumlarda bulunuyor.

İnsanı kendiyle baş başa getirdi gibime geliyor yaşadığımız süreç. İnsan olmanın özelliklerini sorgulama, yeniden yapılanma sürecini başlattı belki de. İlerleyen süreçte görecek insanlık bunu. Hani diyebilirsiniz 'Ölüm her daim vardı' evet ama kimse ensesinde ölümün soluğunu bu kadar yakından hissetmemişti. Elbette tarihi süreçte yaşanmış birçok salgın var bulunduğu bölgeleri kırıp geçiren ama tüm dünyayı bu derecede hızlı saran ve bütün herkesi tehdit eden bir durumla ilk kez yüzleşiyor insanlık. İlk defa belki de bu denli kendine, özüne inip 'Ne yapıyorum?' diye sorguluyor.

İnsanın gerçek manada kendi ile baş başa kalması büyük bir imtihan. Aslında kendi olma ve kendini yeniden bulma sınavı. Adım adım çıkıyor basamakları insanlık. Her basamakta verilen mücadele farklı. Kiminde yoklukla, kıtlıkla, kiminde savaşla, istilayla, kiminde refahla, gelişmişlikle sınanıyor. Zirveye doğru ilerledikçe sınav ağırlaşıyor. Birikim çoğaldı, birçok şey tecrübe edildi, edilmeyenle yeniden sınanıyor insanlık. En zoru belki; kendin ol, gerçek manada insan ol, kendinle yüzleş, kendini değerlendir ve özünü yeniden ortaya çıkar.

Kendinle yeniden tanış, yeniden bul kelimelerini, yeniden kur cümlelerini. Aynaya bak ve 'Merhaba!' de yeni kendine. Koşturmaktan, adına ister hırs de azim de çaba de ne dersen de yılmadan zamanı kovalamaktan durup kendine hiç bakmadın uzun zamandır ey insanlık. Durdun şimdi, en zoru, en zorlusu kendinle yeniden tanış ve yeniden yola koyul, yeniden çalış. Elbette şimdi durdun diye, sürekli böyle duracak değilsin. Hayat hareket üzerine inşa edilmiş. Dışarıda dinamik bir yaşam devam ediyor baharla birlikte. Uyanış gerçekleşmiş ve tüm güzellikler teşhir ediliyor biteviye. Sen de uyandın, sen de bahar misali yenilen, çiçeklen, güzelliklerini teşhir et.

En zoru muhakkak kendinle konuşmak ve kendini bulabilmek ama kimse kolay olacağını söylemiyor. En zorun sonrasında en güzel ortaya çıkarmış. Bununla insanlık sınandı defalarca. Bu defa da öyle olacağı ümidini parlak tut her daim. 'Yarın, bugünden daha güzel olacak' de, ümit et, dua yerine geçsin. Mühürle temennilerini.

Kırlangıç sesleri saçaklarda

Bahar gülüşleri asmalarda

Nerede salınıyor düşler…

Her köşe başında insanlık

Eprimiş beklentiler

Nereye kayboldu o gülüşler…

Çürüdüm dediğim anda

Filizlendin her dem

Nerede o sağlam yürüyüşler…

Geçmişten bir fısıltı

Atilla Atasoy tınısı kulaklarda

Adın bahar olsun senin…

Bakmadan Geçme