Av mevsimi!

Orijinal adı Killıng Season. 2013 yapımı bir film. Türkçeye ‘Av Mevsimi’ olarak çevrilmiş. Biri Amerikalı, diğeri...

Orijinal adı Killıng Season. 2013 yapımı bir film. Türkçeye 'Av Mevsimi' olarak çevrilmiş. Biri Amerikalı, diğeri Sırp iki savaş gazisinin öyküsünü konu alan yapımın başrollerini iki ünlü oyuncu Robert De Niro ile John Travolta paylaşmış. Albay Ford (Robert De Niro), Bosna savaşında ön cephede savaşmış eski bir askerdir. Artık savaşın acı anılarını ardında bırakmış, ormanda küçük bir kulübede yaşamaktadır. Sırp cephesinde savaşmış olan Kovac (John Travolta), kendisini kurşuna dizen Albay Ford ile eski bir hesabı görmek üzere iz sürer ve ormandaki kulübeye çıkagelir. Kovac ölümden dönmüş, uzun bir tedavinin ardından yeniden hayata karışmıştır.

Ben biraz abartılı buldum ama filmin kurgusunda yaşananlar, bir kedi-fare oyunundan farksızdır. Savaşın ardından kabuk tutan tüm yaralar tekrar kanamaya, her ikisinin de saklı kalan sırları bir bir ortaya çıkmaya başlar. Yanlış hatırlamıyorsam, filmin sonunda Albay Ford, 'Savaşın günahı çok olur' tarzında bir cümle sarf etti. Yani, 'İkimizin de günahı çoktu ama suç bizim değildi' demek istemişti.

Bosna Savaşı, biliyorsunuz 1990'larda Avrupa'nın göbeğinde yaşanan en kanlı savaşlardan biridir.

Yanı başımızda yaşanan Ortadoğu'daki savaşlar da öyle… Kim haklı, kim neyi savunuyor ve kim kimin yanında karışmıştır? En azından ortalama vatandaşın takip alanından çıkmıştır.

İşte Suriye'de yaşanan savaş ve mülteci dramı…

Fakat ne oldu! Birdenbire bir koronavirüs salgını çıktı, sanki her şey bıçak gibi kesildi.

Peki bıçak gibi kesildi mi! Tabii ki hayır. Libya ve Suriye dahil savaşlar devam ediyor ama en azından belki eskisi gibi değil ve medyaya yansımıyor. Şimdi korona ile yatıyor, korona ile kalkıyoruz.

Ben son dönemde TV'lerden haber izlemiyorum. Nedenini daha önce de yazdım. Beni çok geriyor. Hele aynı insanların aynı çok bilmiş konuşmaları ile…

Kimin ne dediğini ve hangisinin doğru olduğunu da kavrayamıyoruz.

En son bir TV kanalında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun konuşmasını izledim. Resmen 'Evden dışarı çıkmayın' diyordu. İster istemez ben de o konuşurken yorum yaptım: 'Peki sen neden programa telefon ile katılmadın?' Kafamızda bir sürü soru tabii…

Bir de uzman diye TV'lere çıkan insanların birbirlerini eleştirmeleri ve yalanlamaları… İnsana pes dedirtiyor.

Sanıyorum Sağlık Bakanlığı, oluşturulan bilim kurulunu dinlemesi ve yaptığı açıklamalarla biraz puan topladı. Osman Müftüoğlu da öyle diyordu…

Ne yapalım, bilim insanlarına inanmak zorundayız…

**

Bilmem farkında mısınız ama bir de 2011 yapımı 'Contagion' yani 'Salgın' filmi dikkat çekti basında.

Film ile koronavirüs arasındaki benzerlikler epey dikkat çekiyormuş.

Ben kaçınırım ama komplo teorilerine sarılanlar, 'Peki 'Contagion' ile koronavirüs arasındaki benzerlik gerçekten tesadüf mü?' diye sormadan edemediler.

Şimdi, salgının ABD'de daha önce ortaya çıktığı ve Çin'e de ABD'den yayıldığı iddiaları var.

Virüs 'üretim' olmasa bile kapitalizmin bunu kendi amaçları için kullandığı iddiaları da başka bir boyut.

Eğer devletler, silah üretiyor ve savaşları körüklüyorsa neden ekonomik savaşta bu ve benzeri araçları kullanmasınlar?

**

Ben yükseklere çıkıldıkça oksijenin arttığını düşünürdüm ama Gölcük'te bir futbol takımının haberini yaparken takımın antrenörü, 'Sakın yanlış başlık atma, biz burada oksijen depolamıyoruz; aksine oksijeni az olan bölgede akciğerlerimizi geliştiriyoruz' demişti.

Yaygın bir inanıştır: Kış gelince mikroplar ölür. Bakın o da öyle değilmiş! Şimdi herkes 'Havalar ısınınca korona tehlikesi geçer' diyor.

Bir de 'abdest' konusu var… Abdest, Farsçadan dilimize geçen bir sözcük. b ve dest yani su ve el sözcüklerinin birbirini tamamlaması ile oluşmuş. 'El suyu' veya 'ele alınan su' demek: b-ı dest… Demek ki daha çok suya sabuna dokunmak ve etliye sütlüyü karışmak gerekiyormuş…

İyi beslenme ve temizlik…

Savaşlardan ve mikroplardan uzak kalmanızı diliyorum…

Savaşlarda ve hastalıklarda avlanmayın…

Sağlıcakla kalın…

Bakmadan Geçme