Ateist Olmak
'İnsan için en zor şey nedir?' sorusu karşısında aklımıza pek çok şey gelir. İnsan olmak, sağlıklı...
'İnsan için en zor şey nedir?' sorusu karşısında aklımıza pek çok şey gelir. İnsan olmak, sağlıklı olmak, para kazanmak, iyi olmak, adaletli olmak, meslek sahibi olmak, anne-baba olmak vs. İlk anda aklınıza gelmeyen ama en zorlarından birini ben size söyleyeyim: Ateist olmak. Yani her şeyi yaratan ve hakim olan bir varlık inancına sahip olmamak. İçinde yaşadığımız evden tutun sonunu keşfedemediğimiz evrene kadar her şeyin kendiliğinden meydana geldiği ve oluştuğu fikrine sahip olmak. Başımıza bir bela geldiğinde ve elden bir şey gelmediğinde yalvaracak kimsemizin olmaması hali… Zira var olanı ispat etmek, yok olanı ispat etmekten daha kolaydır.
Çağlar boyu insana baktığımızda inanç ve ritüellerini hep beraberinde taşımıştır. Ve oturduğu yerde, bir etki olmaksızın ateist olması pek nadirdir. İnsanın içinde yaşadığı toplumun değer yargıları karşısında bir tepkinin ve reaksiyonun neticesinde inanmadığını görürsünüz. Ateizmin yani inançsızlığın kaynaklarından biri de asli özelliklerini kaybetmiş dinler ile dini istismar eden dindarlar olmuştur. Batı'da Rönesans hareketinin önemli şahsiyetlerinden olan Machiavelli'nin 'Biz İtalyanların dinden sapışı ve kötülüğü, Roma Kilisesi ve onun rahipleri yüzündendir' sözü, inançsızlığın Kilise ve ruhbanlara karşı tepkinin bir sonucu olduğunu doğrular. Batı dünyasında bunun örnekleri çoktur.
Bugün ateizmin en fazla yayıldığı ülkeler, tahrif olmuş veya insan ürünü dinlerin hakim olduğu yerlerdir. Avrupa başta olmak üzere Rusya, Çin ve Japonya bunun en bariz örnekleridir. Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerinde inançsızlığın sebeplerinden biri de kilise vergisinden kurtulmaktır. Bir sentin hesabını yapan Avrupa insanı, kiliseyle olan bağını ateizmle keserek masraftan da kurtulmuş oluyor.
Son yapılan araştırmalarda ateizmin en az yayıldığı yerlerin İslam coğrafyası olmasının sebebi, öncelikle asli özelliğini kaybetmemiş İslam dinidir. İslam dünyasında ateist sayınının az olmasında Müslümanlara gelince aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Zira bugün bir Müslüman, bir gayr-i Müslüman'a 'İslam'ı öğrenmek istersen bize değil, İslam'a ve Kur'an'a bakınız…' diyorsa bu, dindarlığımızın eksikliğinin bir itirafıdır.
Eğer inancımız doğru ve güzel ise eylem ve söylemlerimiz de doğru ve güzel olmalıdır. İnsanları İslam'a davet edemediğimiz bir tarafa, onları yegane hakikat olan İslam'dan uzaklaştırmanın hesabı da bizi ötede bekleyecek.
Madalyonun diğer tarafından bakacak olursak, tahrif olmuş din ve dini tahrif eden dini 'dar' insanlar yüzünden dini değerlerden yüz çevirmek bizi kurtarmaz. Bıçağı yanlış kullanıp elini kesen insan yüzünden bıçağı evinizden atmazsınız değil mi? Yine sonradan görme denilen kötü, cimri, acımasız ve gaddar zenginler yüzünden paraya düşman olmadığımız gibi.
Buradan ateist kardeşlerimize seslenelim: Gelin zoru değil, kolay olanı seçin! Kötüler ve kötülükler, bizim öğretmenlerimiz değil; bize yanlışları gösteren, ders aldığımız işaretlerdir.
Haftaya ateistlerin takıldığı kötülük problemine değinelim. Selam ile…