ATATÜRK VE CUMHURİYET SEVGİSİ…

29 Ekim cumartesi günü Cumhuriyetimizin 99. Yıldönümünü kutladık. Bu sene cumhuriyet bayramı geçtiğimiz yıllara göre daha...

29 Ekim cumartesi günü Cumhuriyetimizin 99. Yıldönümünü kutladık. Bu sene cumhuriyet bayramı geçtiğimiz yıllara göre daha bir coşkulu kutlandı. Ankara, İstanbul, İzmir gibi Büyük şehirlerdeki resmi kutlamaların yanında görkemli fener alayları düzenlendi. Anıt kabir ziyaretçilerle doldu taştı. Önümüzdeki yüzüncü yılda bu coşku daha da artacak, doruğa ulaşacaktır diye düşünüyorum.

Vatandaşlarımız, Atatürk ve cumhuriyet karşıtı bazı söylemleri duydukça Atatürk'e ve onun devrimlerine daha fazla sahiplenmeye başladılar. Çünkü Atatürk ve silah arkadaşları,  ülkemizi emperyalist devletlerin işgalinden kurtardıktan sonra yaptıkları devrimlerle vatandaşlarımızın özgür birer birey olarak yaşamalarını, okuma yazma öğrenmesini, çağdaş bir eğitim almalarını, ülkemizin dünya devletleri ile uyum içinde olmasını, inançlarını ve kimliklerini istedikleri gibi yaşamalarını ve bağımsız bir devletin fertleri olarak yaşamalarını sağladılar. Kanımca Türk halkı Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyetin değerini biliyor, bundan geri adım atmayı düşünmüyor. Siyasi iktidar her ne kadar ulusal bayramlarla ilgili kutlama düzenlemelerini değiştirip, ulusal bayramlarımızı unutturmaya çalışsa da, halkın katılımı ve tepkisi karşısında başarılı olamıyor, olamayacak.

29 Ekim öncesinde bir grup arkadaşımızla Türkiye Yardımseverler Derneği Ödemiş şubesinin düzenlediği üç günlük Adana, Gaziantep ve Hatay gezisine katıldım. Yardımseverler derneği;1928 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün himayesinde İsmet İnönü'nün eşi Mevhibe Hanım tarafından kurulmuş, kurtuluş savaşında şehit olmuş askerlerimizin eşleri ve çocuklarını korumak ve kollamak amacıyla kurulmuş bir dernektir. Türkiye çapında il ve ilçelerde çok sayıda şubeleri vardır. Ödemiş şubesi de topladığı bağışlarla her yıl 20-25 arası çalışkan ama ailesinin ekonomik gücü yetersiz olan üniversite öğrencilerine karşılıksız burs vererek önemli bir çalışma yürütmektedir. Bu geziye katılarak hem yurdumuzun bu güzel şehirlerini yeniden görmek hem de derneğimize katkıda bulunmak istedim.

Gezide Hatay'da doğup büyümüş, yöreyi iyi bilen bir rehberimiz vardı. Sağ olsun ekibimizi Gaziantep ve Hatay'ın en güzel lokantalarına götürdü ve müzelerini gezdirdi. Hatay'da çeşitli inançta ve kimlikte insanların bir arada yaşadığını, Hatay'ın tam bir hoşgörü şehri olduğunu, dünya gurme (tatbilir) şehirleri arasında yer aldığını belirtti.

Yörenin kurtuluş savaşından öncesi Fransızların işgali altında olduğunu, savaş sonrası çoğunun mübadele ile yöreyi terk ettiğini, bazı Ermenilerin Türk vatandaşlığını seçerek burada kaldığını belirterek bizi Samandağ da ' Vakıflı' adlı bir ermeni köyüne götürdü. Köyde mandalina, portakal ve nar yetişiyor. Ayrıca ipek böcekçiliği, şarapçılık ve ipek dokumacılığı yapılıyormuş. Köyün girişinde ipek eşyalar satan bir işyerinin önündeki kişi dikkatimi çekti. Adam lacivert takım elbiselerini giymiş, kravatını, yaka mendilini takmış, tıraşını olmuş bize yaklaşarak ' hoş geldiniz 'dedi.  Adama  'Maşallah damat gibi olmuşsunuz, bu ne yakışıklılık' diye takıldım. Verdiği cevap ilginçti. 'Yarın 29 Ekim Cumhuriyet bayramı, biz Atatürk'ü ve cumhuriyeti çok severiz, Atatürk'e ve cumhuriyete saygımdan dolayı böyle giyindim' dedi. Arkasından da siz neren geliyorsunuz diye sordu. Ben İzmir'den geliyoruz deyince iki kolları ile bana sarılıp 'o zaman gel seni alnından öpeyim, İzmir Atatürkçüdür, Cumhuriyete bağlıdır, o nedenle biz İzmir'i ve İzmirlileri çok severiz' diyerek öptü. Çok duygulandım. Gezide edindiğim güzel anılardan biriydi.

Ülkemizde yaşayan insanların etnik kökeni ve inancı ne olursa olsun Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyete sevgisi böyle olunca ; ' Beniz naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır, ama cumhuriyet sonsuza kadar yaşayacaktır ' sözünün ne kadar gerçekçi bir tespit olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Bakmadan Geçme