Atalet, adalet, asalet!

Çok sayıda sözcük gibi tatil sözcüğünün de kökeni Arapçaya dayanıyor. Dilimizde kullandığımız 'atalet ve atıl' sözcükleri...

Çok sayıda sözcük gibi tatil sözcüğünün de kökeni Arapçaya dayanıyor. Dilimizde kullandığımız 'atalet ve atıl' sözcükleri de aynı köktendir. Dilciyim ya, kelime köklerini hep merak ederim.

Ta'ṭīl, Arapçadaki 'işi durdurma, paydos' sözcüğünden alıntı imiş. Atıl da 'tembel, uyuşuk' ve 'işsiz güçsüz, boş, aylak' anlamında imiş…

Atalet de 'atıl' ile akraba: 'Hareketsizlik, tembellik, çalışmadan oturma, gevşeklik, uyuşukluk'

Almanya'daki Nazi kamplarının girişinde 'Çalışmak Özgürleştirir' özdeyişinin yazıldığını biliyor muydunuz?

Bir de 'tembellik hakkı' diye bir şey var tabii… Şimdi oraya girmeyelim ve uzatmayalım. Ben de her yaz kısa süreliğine de olsa bu tembellik hakkından yararlanır, 'harçlığım ve vaktim varsa' turlara katılır, olmazsa da İzmir ve Seferihisar dolaylarında gezinirim. Gezerken de bazı ziyaretler yapar, dost ve arkadaşlara uğrarım.

Bu bayram öncesinde de İzmir ve Seferihisar dolaylarında gezindim. Gezinirken Konak ve Ege Kent Konseyleri Birliği Başkanı Hamit Mumcu ile Kent Konseyleri hakkında, İzmir Barosu yönetim kurulu üyeliğine yeniden seçilen Kaymakçılı avukat arkadaşım Sinan Balcılar ile de Türkiye'deki hukuk sistemini değerlendirdik. Başka ziyaretlerim de oluyor ama onlar biraz kişisel… Tatilde hep denize girecek değiliz ya!

Son yapılan baro genel kurulunda Ödemişli avukat arkadaşımız Mehmet Özer Şentürk disiplin kuruluna, yine çocukluk ve üniversite yıllarından arkadaşım Ercan Demir de birliğin üst kurul delegeliklerine seçildiler. İzmir Barosu, Feyzioğlu'na oy vermeyecek yani.

Basından takip ettiğimiz kadarıyla çekişmeli bir seçim oldu. Karşı'da Cumhur'iyet ittifakı vardı… İki ekip çekişti ve 'çağdaş' grup adıyla seçime giden daha çok sol ve sosyal demokrat avukatların ağırlıkta olduğu ekip, seçimi açık fark ile kazandı.

Bütün bunları Seferihisar'da birlikte olduğumuz Sinan Balcılar ile konuştuk tabii.

Balcılar, yeniden Ödemiş Kent Konseyi Yürütme Kurulu'na seçildiğim için beni de kutlayıp çalışmalarımızda başarılar diledi.

İşte genel sohbetin ardından özetle hukuk değerlendirmeleri:

'Türkiye'deki toplam avukat 145.000 civarında. İzmir Barosu'nda 12.000, İstanbul'da 50.000, Ankara'da da 20.000 civarında avukat var. Bunların 78 bini erkek, 66 bini de kadın. İzmir'de bu oran, yarı yarıya.'

'İstanbul, İzmir ve Ankara, bu sayının %60'ını oluştururken hükümet ve şu anki baro yönetimini oluşturan Feyzioğlu ekibinin ortaklaşa çalışması ile bu temsil %10'a düşürüldü. Bu; İstanbul, Ankara ve İzmir'in nüfus çoğunluğuna rağmen etkisinin düşürülmesi demek.'

'Bir dönem çok tartışılan 'çoklu baro' tutmadı. Sadece İstanbul'da 2000 üyeli ikinci baro kuruldu.'

'Adalet sistemindeki en büyük sorun, yargı bağımsızlığının tamamen ortadan kaldırılması ve bağımlı bir yargı oluşturulması olmuştur. 2010 referandumu ile bunun önü açıldı ve hakimlik teminatı ortadan kalktı. HSYK'nin başı olarak Adalet Bakanı'nın etkisi arttı. Göreceli olarak bağımsız olması gereken HSYK, özlük işleri ve atamalarda tamamen yürütmeye bağımlı hale geldi.'

'15 Temmuz darbesinden sonra hakimlerin 3/1'e yakını meslekten ihraç oldu. Yeni kadrolar; özellikle avukatlıktan geçme ve partilerde görev almış, aday olmuş kişiler arasından seçildi. Sınava girmeden mülakatla alındılar.'

'Neredeyse her ilde hukuk fakültesi açıldı. 15-20 yıl öncesine kadar ÖSYM'de %1 dilimle öğrenci alan hukuk fakülteleri, şimdi %20'lik dilimlerde başka bir deyişle ilk 200 bine giren öğrenciler arasından almaya başladı. Eğitimde kalite ve nitelik düştü. Bunda yine sermayeye ucuz iş gücü ve işçi ve işsiz avukatlar yaratılması, mesleğin ekonomik gücünün elinden alınarak baroların baskı grubu olarak sesinin kısılması ve avukatların ekonomik sorunlarla boğuşması mesleğin de saygınlığının azalması ve itibarsızlaştırılması amaçlandı.'

'Yargıda adeta özelleştirme yapıldı. Yargıdan beklenen hak ve adalet beklentisi, 'zorunlu arabuluculuk' gibi uygulamalarla taşeronlaştırdı.'

'Ceza yargılamasındaki uzlaştırma kurumu; adliye şoförü, polis memuru gibi liyakatsiz kişilere sözde uzmanlık kurs ve sertifikaları ile havale edildi. Bu meslek grupları, uzman uzlaştırmacı oldu. Oysa uzlaştırmacıların sadece avukatlardan seçilmesi gerekirdi.'

'Yargı bağımsızlığı' ve 'kuvvetler ayrılığı' kuralları tamamen rafa kalktı.'

'Hukukun üstünlüğünden ziyade üstünlerin hukuku egemen kılındı.'

**

Asalet de 'köklü olma, esaslı ve sağlam olma, soylu olma' anlamındadır.

Herkes kendince doğru, kendince köklü ve asil…

Ama bir şey var eksik olan!

Sakın kimi insanlarda 'hırs' fazla olmasın!

Hırs da 'şiddetli istek' demek…

Bakmadan Geçme