Asgari Ücretle Geçinenlerin Önünde Saygıyla Eğiliyorum…
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1528, yoksulluk sınırı ise 4979 lira. Dört kişilik bir ailenin...
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1528, yoksulluk sınırı ise 4979 lira. Dört kişilik bir ailenin insanca yaşayabilmesi için eline 4979 lira geçmesi gerekirken maalesef asgari ücretlinin eline 1500 lira geçiyor. Bence sendikaların açlık sınırını belirlemekten ziyade bugün açlık sınırının altında ücret alan insanların nasıl yaşadıklarını, niye hala sağ kalıp ölmediklerini araştırmaları gerekiyor. Araştırma sonucu çıkan sınır ile verdiğimiz maaş, bu ülkenin yüz karası görünüyor.
Bu ülkede asgari ücretle çalışan insanların sayısı az değil. Özellikle asgari ücreti belirleyen kişiler ve siyasi irade, fazla değil sadece bir ay boyunca asgari ücretliye layık olarak gördüğümüz maaş ile geçinsinler. Eğer geçinebiliyorlarsa hiçbir şey demeyeceğim onlara. 'Aldıkları da helali hoş olsun' diyeceğim. Fakat asgari ücretliye reva görülen bu para, işverenin ve bu ülkeyi yöneten insanların dişinin kovuğunu dolduracak kadar bir çerez parası bile değildir. O zaman niye empati yapmıyoruz? Ülkenin imkanları çerçevesinde niçin sorumluluğa göre, hakça paylaşım yapmıyoruz? Biz, böyle her yıl yüz lira gibi komik bir rakamla zam verdiğimiz bu insanlar, içimizde bu şekilde yaşadığı müddetçe bu ülkede sosyal adalet dengesini kurmamız mümkün değildir. Bu insanların huzurlu ve mutlu olmaları, gelecek kaygısı çekmemeleri mümkün değildir. Aldığı parayla 'Ayın sonunu nasıl getireceğim?' hesabı yapan bir ailenin çocuklarına iyi bir gelecek vaat etmesi mümkün değildir. Yarı aç yarı tok ölüme terk edilmiş insanlar olarak görmek lazım bunları.
Bu ülkenin yönetenleri, işverenleri bir araya gelerek bu insanların hayat standartlarını nasıl normal bir seviyeye çıkarılacağının hesabını yapmalıdırlar. Sizin yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda olacak şekilde. Bu insanları aç biilaç, naçar bir şekilde bırakmak suretiyle bu hayat bu şekilde devam ediyorsa nasıl yattığınız yerde rahat edebiliyor, nasıl gezdiğiniz yerde rahat dolaşabiliyor, nasıl yediğinizi rahat yiyebiliyorsunuz? Ancak insanda vicdan ve insafın kalmaması demektir bu. Taşıdığınız mide, nasıl bir mide? Gerçi siz toksunuz. Açın halinden, açlık sınırındaki insanın halet-i ruhiyesinden anlamazsınız. Yiyin efendiler yiyin! Hem de tıka basa yiyin. Bu insanlar, siz bey gibi yaşarken içinizde yaşamaya ve yaşam mücadelesi vermeye devam etsinler. Eğer buna yaşama denirse. Unutmayın ki bu toprağın üstü varsa bir de altı var. Bu dünyada sorumluluk sahibi olanlar, öbür dünyada bunun hesabını nasıl verecekler? Bunu bir düşünmelerinde fayda vardır. Komşusu açken bu dünyada tıka basa yiyenler, unutmayın ki öbür dünyadaki payınızdan yiyorsunuz.
Yarınını düşünenlere ne mutlu! Yarınını başkalarını düşünerek yaşayanlara ne mutlu!