Anadolu Gençlik Derneği'nden Mekke ve Kudüs konulu konferans

Anadolu Gençlik Derneği tarafından Mekke'nin Fethi ve Kudüs konulu konferans, Ödemiş Belediye Kültür Merkezi Salonu'nda gerçekleşti....

Anadolu Gençlik Derneği tarafından Mekke'nin Fethi ve Kudüs konulu konferans, Ödemiş Belediye Kültür Merkezi Salonu'nda gerçekleşti. Yapılan konferansta konuşmacı olarak Prof. Dr. Ahmet Kabak yer alırken Anadolu Gençlik Derneği Ödemiş Şube Başkanı İdris Uluçay da kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Uluçay, 'Bugün Anadolu Gençlik Derneği İzmir Şubesi tarafından gerçekleşen Mekke'nin Fethi ve Kudüs konulu konferans nedeniyle bir aradayız. Değerli konuşmacımız Prof. Dr. Ahmet Kabak hocamız bizi bilgileriyle aydınlatacaklardır. Ayrıca yaşamını acı bir olay sonucu kaybeden değerli okul müdürümüz Ayhan Kökmen'i de bir kez daha rahmetle anmak istiyorum' dedi.

'Bu nasıl bir debdebedir?'

Konferansın konuşmacısı Ahmet Kabak, 'Bu gece burada Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi programını icra ediyoruz. Bugün 1 milyar 500 milyon insanın sağlıklı içme suyundan mahrum olduğu, 815 milyon insanın her gece aç yattığı, her 12 saniyede bir çocuğun açlık nedeniyle öldüğü, her dört saniyede bir insanın mülteci pozisyonuna düştüğü bir dünyada yaşarken kalbinde merhamet olan bir insanın, kalbinde kardeşlik olan bir insanın, kalbinde paylaşmak olan bir insanın vicdanları körelten eğlencelerden uzak durması gerekir. Bir aylık asgari ücretin 1404 lira olduğu bir ülkede bilmem kaç yıldızlı otellerde bir kişilik yılbaşı menüsü 1000-1200 lira. Bu nasıl bir debdebedir, bu nasıl bir şatafattır, bu nasıl bir eğlencedir?

Miladi takvime göre 1 Ocak 630 tarihinde fethedilen Mekke'nin yeni bir yıl fetih yıldönümünde bir aradayız. Bu gece Anadolu Gençlik Derneğimiz, bu programla birlikte 81 şubemizde 600'ü aşkın noktada Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi programları düzenliyor. Ne oldu da biz daha önceleri hep Mekke'nin Fethi olarak adlandırdığımız bu programa Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi Programı dedik? Biz bu programa Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi adını vererek insanımızdaki, kardeşlerimizdeki Kudüs bilincini de artırmak istedik. Malumunuz olduğu üzere 6 Aralık günü ABD Başkanı Trump, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu deklare etti. Biz üç haftadır bu kararın kabul edilemez olduğuna dair açıklamalar yapıyoruz. Meydanlarda, kampüslerde, sokakta, sosyal medyada, basın açıklamalarında bunun kabul edilemez olduğunu dile getiriyoruz. Mekke'den sonra yeryüzünün en eski şehri Kudüs'tür. Kudüs; peygamberlerin, şehitlerin, Allah dostlarının, salih insanların hepimize bir emanetidir. Mescid-i Haram'dan sonra yeryüzünün en eski mabedi Mescid-i Aksa Kudüs'tedir. Mescid-i Aksa ilk kıblemizdir.

Kudüs'ün Kur'an-ı Kerim'deki yeri

Bize düşen; tarih boyunca vahyin, tebliğin ve mücahedenin merkezi olmuş bir beldeye sahip çıkmak, oranın bir İslam şehri olması için her türlü desteği o topraklara vermektir. İşte biz bu gece, hem Mekke'nin Fethi'ni konuşmak hem de Trump'ın saçma sapan beyanatına karşı Mescid-i Aksa'nın kandillerine zeytinyağı damlatmak, Kudüs'ün semalarına dua göndermek, Filistinli kardeşlerimizin yüreklerine su serpmek için buradayız. Kudüs'ten vazgeçmek mümkün değildir. Çünkü İsra Suresi'nde Mescid-i Aksa ve çevresi için, Kudüs ve civarı için yani Filistin toprakları için çevresinin mübarek kılındığı söylenmiştir. Maide Suresi'nde topraklarının kutsallığı vurgulanmıştır. Enbiya ve Araf surelerinde bereketlendirilmiş belde olarak nitelendirilmiştir. Yani Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün ve Filistin topraklarının mübarekliği ve Müslümanlar için kutsallığı, ayet-i kerimeler ile sabittir.

Ünlü tarihçiden anekdotlar

Gecemizin diğer bir konusu da Mekke'nin Fethi'dir. Mekke'nin Fethi'ni hicri takvime göre mi kutluyoruz yoksa miladi takvime göre mi? Fetih, Ramazan ayının 10'unda mı oldu, 20'sinde mi? Biz bu tartışmalara hiç girmiyoruz. Bizim için önemli olan kronoloji değil, şuurdur. Öncelikle size sonradan Müslüman olmuş bir tarihçinin notlarından Mekke'nin Fethi'ni aktarmak istiyorum:

'Ben bir tarihçiyim. Her şeyi incelediğim gibi İslam'ı ve Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ı da inceledim. Bütün bu incelemelerimde mükemmel sonuçlar görsem de 'Hazreti Muhammed Aleyhisselam son peygamberdir' diyemedim. Ne zaman ki Mekke'nin Fethi'ni incelemeye başladım, o zaman işin rengi değişti.'

Şimdi bu bilim adamı John Davenport'u etkileyen tarihi olay nedir? Bu olay, Mekke'nin Fethi'dir. Efendimiz (s.a.s.), fetihten sonra Mekke'ye girerken devesinin üzerinde Cenab-ı Hakk'a hamd ederek ve şükrederek girdi. Mekke'nin Fethi ile Müslümanlar tarafından en büyük zafer kazanıldı. Efendimiz (s.a.s.)'e hayatı boyunca en büyük zulümleri yapan insanların hepsi teslim olmuş, O'nun karşısında tir tir titrerlerken Efendimiz (s.a.s.) intikam duygusu ile hareket etmemiş. Hatta adalet gereği her türlü cezayı verme durumunda iken onların hepsini affetmiş. Hatta Uhud Savaşı'nda kendi öz amcası Hazreti Hamza'nın ciğerini çiğneyen insanı dahi affetmiştir. İşte John Davenport anlatmaya devam ediyor: 'Böylesi muazzam bir olayı gördüğüm zaman titremeye başladım. 'Şimdi bunlardan sonra ne yapacak?' diye merak ettim. Baktım ki Medine'ye döndü ve yine arpa ekmeği yiyerek bir hasırın üzerinde yaşamaya devam etti. Bu olay, beni müthiş bir şekilde etkiledi. Çünkü 'Bir zaferden sonra sade bir hayata geri dönmek, ancak büyük bir peygamberin ahlakı olabilir' dedim ve hıçkırıklarla secdeye kapanarak Müslüman oldum.'

Hazreti Muhammed'i Müslüman olsun ya da olmasın bütün insanlar önder kabul etmelidir. İnsanların kurtuluşu, ancak ve ancak Hazreti Muhammed'e tabi olmakla mümkündür. Yoksa insanı bekleyen, hüsrandan başka bir şey değildir. İşte bizim dinimiz İslam, Müslüman olsun ya da olmasın bütün insanlığa huzuru ve barışı getirebilecek yegane nizamdır' şeklinde konuştu.

Haber: Turgay KONURALP

 

Bakmadan Geçme