Algı savaşı!
Ben bir savaş karşıtıyım. Ama doğruyu söylemek gerekirse savaş karşıtlığı da soyut bir kavram. Konuya biraz...
Ben bir savaş karşıtıyım. Ama doğruyu söylemek gerekirse savaş karşıtlığı da soyut bir kavram. Konuya biraz kelime kökeninden girelim. Eski Türkçe'de 'sav-' kökünden türeme, bugün de kullandığımız 'savunma' veya 'savma' kelimelerini bilirsiniz. Dolayısıyla 'savaş-' eyleminin de düşmanı 'savma' anlamı olması gerekir. Fakat nedendir bilemiyorum, kelime güncel Türkçe'de Arapça'daki 'cehd etme' yani mücadele etme anlamında kullanılıyor. Mücahid de savaşan / mücadele eden anlamındadır.
Bu savaş eğer kötülüklerle mücadele ve savma ise, yani örneğin kurtuluş savaşı ise, buna karşı durmak olmaz…
Ukrayna'daki mücadelenin tarafları hakkındaki düşüncelerimi de önceki yazılarımda paylaştığım için yinelemek istemiyorum. Özetle burada ABD ve Rusya'nın nüfuz mücadelesi var. Ukrayna'daki güçlerin bir kısmı Rusya'yı bir kısmı da ABD veya Batı'yı tutuyor. Bir nevi iç savaş üstüne geliştirilen paylaşım savaşı diyebiliriz.
Neyse buradan çıkalım…
**
Konuyla ilgili haberleri mutlaka okuyor ve dinliyorsunuzdur.
Bilmiyorum siz de benim gibi mi düşünüyorsunuz ama birkaç gündür dikkatimi çeken bir durum var. Türkiye'deki popüler yayın organlarının hemen hepsi olaya ABD veya Batı gözünden bakıyor. Özetlersem şöyle: Rusya'yı işgalci gösterme ve Ukrayna'yı ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir konumda görme…
Rus askerine Ukrayna halkı tarafından ekmek ve su verilmesi. Ailesi ile telefon görüşmesi yaptırılması… Rusya'nın büyük kayıplar verdiği ve askerlerinin isyan içinde olduğunun iddia edilmesi. Putin'in karizmasının çizildiği vs.…
Rus medyasının savaşı nasıl yansıttığını da hiç bilmiyoruz!
Şöyle söyleyebiliriz: Ukrayna medyası başta olmak üzere kapitalist ülkelerin basın yayın faaliyetleri egemen güçlerin elindedir ve size savaşı istedikleri pencereden anlatırlar.
**
Hiç kimse NATO'nun bir savaş örgütü olduğunu söylemiyor… Bilirsiniz NATO, Sovyet Rusya'nın kuruluşundan sonra bir araya gelmiş Kapitalist dünyanın askeri örgütüdür. Kuruluş gerekçesi de Sovyet Rusya'dan gelen 'Komünizm' tehdididir.
Sovyetler Birliği dağıldı. Birlik devletleri içindeki 'Sosyalist' uygulamalar ortadan kalktı. Peki NATO niçin hala var? Sanıyor musunuz ki dünya düzenini korumak için varlığını devam ettiriyor?
NATO'nun çekiç gücü olan ABD'nin Doğu Avrupa'da ve Orta Doğu'da, hatta Uzak Doğu'da ne işi var?
Sıcak savaş, soğuk savaş derken şimdi de psikolojik savaş taktikleri devreye girdi. Algı savaşları.
Ne kadar gerici, feodal veya demokrasi dışı olursa olsun ülkeler kendi geleceklerine kendileri karar vermelidir. Hiçbir emperyalist devlet başka bir ülkeye 'iyilik' adına yardım etmez. Müdahale, o ülke içindeki kaynaklara sahip olabilmek ve yönetebilmek adınadır.
Yani şimdi Rusya yenilir, ABD veya NATO kazanırsa dünya rahata mı erecektir?
İki kabadayıdan birinin yanında olmak zorunda mıyız?
Mazlum halkların veya emekçilerin tek gücü kendi güçleridir. Bir kabadayıyı kovmak, yerine başka kabadayıyı getirmek kurtuluş olamaz.
Büyük dünya şairi şöyle yazmış:
'İnsanlarım, ah, benim insanlarım / antenler yalan söylüyorsa / yalan söylüyorsa rotatifler / kitaplar yalan söylüyorsa / duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa / beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların / dua yalan söylüyorsa / ninni yalan söylüyorsa / rüya yalan söylüyorsa / meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa / yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ay ışığı / ses yalan söylüyorsa / söz yalan söylüyorsa / ellerinizden başka her şey / herkes yalan söylüyorsa / elleriniz balçık gibi itaatli / elleriniz karanlık gibi kör / elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun / elleriniz isyan etmesin diyedir / Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız / bu ölümlü, bu yaşanası dünyada / bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir'