Aklım erer de ermez!

Ahmet Kaya'nın ilk dönemlerine ait 'Aklın ermez mahpusluğa' adlı bir türküsü vardır. Hüzün doludur… 'Aklın ermez...

Ahmet Kaya'nın ilk dönemlerine ait 'Aklın ermez mahpusluğa' adlı bir türküsü vardır. Hüzün doludur…

'Aklın ermez mahpusluğa / Bahçede sarı ışığa / On üç tane yaş döküldü / Ranzamdaki yastığıma'

Bu türküyü Kıraç da güzel okur.

Aklımızın ermediği o kadar çok şey var ki!

Azerbaycan-Ermenistan gerginliği ve savaşlarını yakın zamandan biliyoruz. En son kanlı savaşlar 2020 yılında gerçekleşti. Yazı konumuz bu savaşın ayrıntıları değil.

Resmî rakamlara göre bu savaş sırasında binlerce kişi hayatını kaybetmiş. Taraflarca açıklanan resmî rakamlara göre Ermeni tarafından 3.400 civarında asker, Azerbaycan tarafından da 2.900 civarında asker hayatını kaybetmiş. Her iki taraf da geride binlerce acılı aile çoluk-çocuk bıraktı.

Şimdi biraz utangaçça da olsa 'normalleşme' adına ardı ardına açıklamalar yapılıyor. Konuyla ilgili bir haber okudum. Karabağ Savaşı'ndaki yenilginin etkisi süren Ermenistan'da Cumhurbaşkanı Sarkisyan istifa etmiş.

Hatırlarsanız dönemin başbakanı Paşinyan idi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'a söyledikleri belki hala kulaklarınızdadır. Savaşın ardından Paşinyan da oldukça zor günler geçirmiş ve zorla istifa etmek zorunda kalmıştı. Yeni yapılan seçim sonucunda Paşinyan oyların % 54'ünü alarak yeniden başbakan seçilince Cumhurbaşkanı Sarkisyan da istifa etmiş…

Haberlere göre Sarkisyan Ailesi Rusya'ya yakın bir politika izlerken, Paşinyan da Batı yanlısı ve Rusya'ya mesafeli politikasıyla biliniyormuş…

Hani normalleşme dedik ya… Peki ölen 6 binden fazla asker! Onların aileleri… Geride babasız kalan binlerce çocuk?

Aklımızın erdiği fakat 'ermez' dediği o kadar çok şey var ki!

**

Eğitim-Sen üyesi müfettiş Mehmet Kartal abimiz e-sosyal medya sayfasında şunları yazmış:

'Müfettişliğimin 35'inci yılında Eğitim-Sen'li öğretmenlerin 29 Aralık iş bırakma eylemi soruşturmasında görev verilen yaklaşık 20 müfettiş sendikalı öğretmenle 'Aylıktan Kesme, Kademe İlerlemesinin Durdurulması ve Devlet Memurluğunda Çıkarılması' teklifi getirdiler. Sadece ben, 'TC Anayasasının 90/son maddesi, 87 Nolu İLO Sözleşmesinin 3. maddesi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nın 28. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin toplantı ve dernek kurma özgürlüğü başlıklı 11. maddesi, Türk Ceza Kanununda Sendikal Hakların Kullanılmasının Engellenmesi başlıklı 118. maddesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22.5.2013 gün ve E: 2009/1063, K: 2013/1998 sayılı kararı, Danıştay 12. Dairesinin 2004/4148 Esas, 2004/4209 sayılı kararı, MEB Hukuk Müşavirliğinin 27/02/2012 tarihli görüş yazısı, Başkanlığın 1997/44; 2003/37; 2005/14 sayılı Genelgeleri ile Anayasa Mahkemesinin 27/01/2015 tarihli ve 29249 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2013/8463 başvuru numaralı ve 18/9/2014 tarihli kararı uyarınca 'sendikal faaliyet' olarak değerlendirip, 'disiplin cezası verilmesine yer olmadığı' görüş ve kanaatine vardım. Konu inceleme aşamasında bırakılmıştır.' 'Sendikal faaliyet' dediğim ve de herhangi bir cezai teklif getirmediğim ve karşı oy yazdığım için hakkımda yapılan soruşturma sonucu 25 Ocak 2017 tarihinde 'mesleki yetersizlikten' müfettişlik görevimden alınıp, daha önce teftişini yaptığım Buca Şehit Piyade Astsubay Ümit Başaran İlkokuluna öğretmen olarak atanmıştım. 3 ay boyunca otizmli çocuklara eğitim verirken, idare mahkemesinin 'yürütmeyi durdurma' kararı gereği tekrar müfettişlik görevime dönmüştüm. Ceza alan ve görev yerleri değiştirilen öğretmen ve yöneticilerin tamamı açtıkları davaları kazanandılar…'

Ee ne olacak şimdi! Hak eden haklılığını er geç almış ama ceza verenlere ne olmuş?

Hiçbirşey… Yaptıkları ile kalmışlar…

Aklımızın erdiği fakat 'ermez' dediği o kadar çok şey var ki!

Bakmadan Geçme