Ak çeşme
Yapılan iyiliklerin en büyüğü kabul edilmiş bu topraklarda yolda kalmışa su vermek. Bundandır ki yol boyunca...
Yapılan iyiliklerin en büyüğü kabul edilmiş bu topraklarda yolda kalmışa su vermek. Bundandır ki yol boyunca insanlar hayratlar, sebiller yaptırmışlar.
Eskiden, benim çocukluk yıllarımda bizim köy ile Kiraz'ın arasında bir hayrat vardı. Yokuşu çıktığınızda, 'Koca kır' diye bilinen yere geldiğinizde Kahveci Ali'nin hayratıyla karşılaşırdınız. Serin taşına oturup söğüt ve kavak ağaçlarının gölgesinde kendinize gelip yorgunluğunuzu atardınız. Buz gibi su ile hem elinizi, yüzünüzü yıkar hem içer; can bulurdunuz.
Kahveci Ali'nin ölümü ile birlikte tarlası da el değiştirdi. Ve artık o hayratın yerinde bir küçük yıkıntıdan başka hiçbir şey yok.
Büyüklerimiz, her zaman yol boyunca hayratlar yapmayı ve bu bölgeye bir çınar, kavak ya da söğüt dikmeyi gelenek haline getirmişler.
Yine Kiraz'ın dağ köylerine giderken yol boyunca pek çok çeşmeye rastlanırdı. Ki bu çeşmelerin en ünlülerinden biridir 'Ak Çeşme'. Taştan örülmüş havuzu, gelip geçen hayvanların sulanması içindir. Suyun akıntısında yemyeşil çimenler yüreğinizi, bakışlarınızı tazeler. Hele yaz günlerinde o ulu çınar ağacının vereceği serinliği herhangi bir yerde bulmak mümkün değildir. Çınarın ululuğuna bakılırsa kim bilir kaç yüzyıllıktır o çeşme.
Ve Kiraz'ı gören muhteşem manzarası ile insanı davet eder yorgunluk atmaya.
'Güllü Harım'
'Pınar Önü'
'Koca Kır'
'Ceviz Arası'
Ve daha niceleri. Kim bilir kaç yanık yolcuya su verdi, can verdi. Gözlerine fer oldu.
Aklıma geliveren hayratlar. İnsanlar, zamanla katılaştılar belki. Belki de yürekleri taşlaştı. Bu eski sebillerin yerinde şimdi yeller esiyor.
İnsan, hayvan ve ağaçlar. Hepsi de doğanın ayrılmaz bir parçası. Ne insan, hayvanlar olmadan yaşamını insanca sürdürebilir ne de bitkiler olmadan.
Hem bitkileri hem hayvanları düşünen, onların varlığından haberdar olan anlayışı sürdürmek gerekiyor. Çünkü hayvanların kolayca ulaşabilecekleri su kaynakları, insanlardan dolayı onlardan uzaklaşıyor.
Madem suyu onlardan daha çok kullanıyor ve onlardan uzaklaştırıyoruz, o halde üzerimize düşen görevi yapmalı hayvanların kolayca ulaşabilecekleri bölgelere su kapları koymalıyız.
Bu buram buram yaz sıcağında insanın yapabileceği en büyük güzelliklerden biri bu bence.
Türk şiirinin büyük şairlerinden Faruk Nafiz ÇAMLIBEL'i sevgiyle ve rahmetle anıp onun 'Çoban Çeşmesi' adlı şiiriyle bitirelim.
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
'Göynünü Şirin'in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…'
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,
Kerem'in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyl gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…
Sevgi, dostluk ve umutla.