Af mı dediniz!

Af deyince aklıma 'kader' gelir… 'Özel af' deyince bir suçlunun yaşlılık, hastalık gibi nedenlerle cezasının kaldırılması,...

Af deyince aklıma 'kader' gelir…

'Özel af' deyince bir suçlunun yaşlılık, hastalık gibi nedenlerle cezasının kaldırılması, 'genel af' deyince de toplum yararına değerlendirilmesi durumunda belli suçları kapsayan kovuşturmaların durdurulması, verilmiş cezaların kaldırılması ya da azaltılması vb. biçimindeki devlet uygulaması akla geliyor.

İnsan, kendisine karşı işlenmiş suçları affedebilir. Bu, karşılıklıdır ve anlaşılabilir bir durumdur. Fakat üçüncü kişilerin af konusunda ısrarlı olmasını anlamakta zorluk çekerim.

Son zamanlarda her seçim döneminde olduğu gibi af konusu yine gündeme getirildi.

Kime ya da kimlere af? O da net olarak belli değil.

'Kader kurbanları' deniliyor.

İslam inancına göre her şeyin yaratıcısı Allah, olmuş ve olacak her şeyden haberdardır ve ondan habersiz hiçbir şey gerçekleşmez. 'Kader', İslam dininde imanın şartlarından biridir.

'Yüce Allah'ın ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün şeylerin yerini ve zamanını, özelliğini ve niteliğini sonsuz ilmiyle bilip takdir etmesi ve bununla birlikte sınırlaması anlamına gelmektedir. İslam'a göre kader ile birlikte diğer şartını gerektiren, kaderin yaşanmasını, hayata geçmesini ifade eden kavram ise kazadır.'

Anladığım kadarı ile kaza, kaderi doğurur. O halde siyasetten magazine, hırsızlıktan cinayete her şey kaderdir. Her şey, alınyazısında mevcut ise yani mukadderatta varsa olayları kader veya değil diye ayıramazsınız.

Bütün bunlardan yola çıkarak sonuç cümlesi şudur: 'O halde affetme yetkisi de insanlara düşmez.'

Allah, alınyazısını yazmıştır ve ancak kendisi affedebilir…

Laik devletler, dini kurallarla yönetilmez ama biz bir tespit yapmış olalım.

'Biz bu affı kader mahkumları için istiyoruz' demek, suçları 'kendine göre' ayırmak demektir.

Öte yandan imar affı, vergi affı, ceza affı gibi aflar da yükümlülüklerini zamanında yerine getirenleri 'enayi' yerine koymaktır.

Ben vergimi yatırmışım ama Hasan'ın vergisini beş yıl sonra affa uğrayarak yatırmasını sağlamak, zamanında yatıranı 'enayi' yerine koymaktır.

Hüseyin, yasaları göz göre göre çiğneyerek binasında fazlalıklar yapmış. Ve 10 yıl sonra affa uğramış! Peki yasalara saygı gösteren Ahmet'in suçu nedir!

Yasalara karşı saygısız olan vatandaşları affederken saygılı olanları ödüllendirebiliyor musunuz!

Aslında af yerine 'İnsanları nasıl cezaevlerine düşmekten alıkoyarız?' sorusuna yanıt aramalıyız.

Ve illaki bir af gerekli ise bu uygulama, seçim öncesi yangından mal kaçırır gibi değil, seçim sonrası tam bir uzlaşma sonucunda çıkarılmalıdır. Yani halkın vekilleri olan Meclis, bütün halkın gözü önünde tartışmalıdır ne yapılacaksa.

Öte yandan affı siyasetçiler değil, halkın kendisi istemelidir.

Neymiş efendim, devlete 'hizmetleri' olmuş!

Bu 'hizmet' tartışmalıdır ve hizmetlinin suç işleme hakkı yoktur…

Bakmadan Geçme