Ada bazlı düzenleme

Önce 'baz' kelimesinin anlamını açıklayayım. Hemen aklınıza cep telefonlarının baz istasyonları gelmesin. Burada kelimeyi 'ana, temel, esas' anlamı ile kullanıyorum. Yani adayı esas alan düzenleme…

Peki düzenlemeden kastım ne?

Yeni yapılan çevre düzenlemelerinden özellikle eski Salı Pazarı Parkı düzenlemesinden başlamak istiyorum. Biliyorsunuz, daha önce yazdığım bir yazımda parka yeni bir ad verilecekse 'Anafartalar Kent Meydanı' olabileceğini belirtmiştim.

Meslek liseleri, Anadolu Lisesi'ne çevrilince okulların adları da değişmişti. Bu çerçevede görev yaptığım Ticaret Meslek Lisesi'nin adı da İlkkurşun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'ne çevrildi. Biz okulumuzu başkalarına anlatırken hala Ticaret Lisesi diyoruz.

Şimdi kısa adı ile İMTAL diyoruz. Bana göre kimliksiz ve köksüz… Uzun adlar söylenmiyor. Halbuki mahalleden hareketle Anafartalar Lisesi denilebilirdi.

Yaklaşık bir yıldır düzenleme çalışmaları süren Salı Pazarı Parkı'nın açılışı, sanıyorum 23 Nisan tarihine yetiştirilmeye çalışılıyor. Parkın yeni düzenlemesi bitti bitiyor. Şimdi çevre cadde ve sokaklarda da düzenleme çalışmaları yapılıyor ki bana göre doğru bir hareket. Öbür türlüsü 'altı kaval, üstü şişhane' oluyor.

'Kaval, şişhane' deyimi, parçaları birbirine benzemeyen ve uygun olmayan, dolayısıyla bir işe yaramayan aparatlar hakkında veya giyim kuşam konusunda birbirine uymayan ve yakışmayan kıyafetler İçin kullanılır. Kimi kaynaklar, cümlenin 'Altı kaval üstü şeşhne' olduğunu yazarlar.

Deyimin 'Altı kaval üstü şeşhne / Bu ne biçim tüfek böyle' sözünden bugünlere geldiği söylenir.

Kimileri de İstanbul'un iki semtine atfen 'Altı Şişhane, üstü Tophane' derler.

Örneğin; bana göre farklı tarihlerde yapılan düzenleme ve onarım çalışmaları nedeniyle Ödemiş'in merkezindeki Üç Eylül Tayyare Parkı çevresi de böyledir. Her türden taş kullanılmış, park çevresi adeta Şişhane-Tophane olmuştur. Oysa buradaki bütünlük korunmalı, yapılacak düzenleme çalışmaları 'ada bazlı' olarak düşünülmeli idi. Yani Migros önünden başlayıp Park Kulüp önüne kadar olan adanın sokak, cadde ve kaldırım kaplamaları, birbirine yakın ve birbirini bütünleyen cinsten olmalı idi. İki adayı üç yapıp bütünlüğü Arasta Çarşısı'na kadar götürebiliriz.

Gelelim yine Salı Pazarı'na.

'Ulus Meydanı'na neden yer altı otoparkı yapılmadı?' diye soruluyor ama bence yeni Salı Pazarı'nın altına da rahatlıkla yer altı otoparkı yapılabilirdi. Bu alanda şimdi haftanın bir günü pazar kuruluyor ama alanı diğer günler hem sürücü kursları kullanıyor hem de çevre sakinleri otopark olarak değerlendiriyor. Bence kullanım alanını bozmadan burada bir örtü, yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışması yapılabilir.

Anafartalar İlkokulu ile İMTAL arasında kalan ara yolun çiçeklendirilmesi ve parke taşları ile döşenmesi iyi oldu ama bu yeni sevgi yolunda araç parkının engellenmesi gerekiyor.

Salı Pazarı Parkı'ndaki kafeteryaların önlerinin de birbirinden çalı grubu ile ayrılması ve yaya yolu düzenlemesi de iyi oldu ama daha şimdiden vatandaşlar, yaya yollarına motosiklet koymaya başladılar. Denetim şart!

Hastanenin yer değiştirmesi ile birlikte Sağlık Caddesi'ne giren ekipler, ışıklardan Marmara Caddesi'ne doğru uzanan asfaltı kazımaya başladılar. Salı Pazarı'ndaki düzenlemelerin de 'ada bazlı' düşünülmesi güzel. Zaten buralar doğalgaz çalışmaları sırasında delik deşik edilmişti, yapısı bozulmuştu.

Mahalle halkı ve esnaf, çalışmaları ilgi ile izliyor… Dilerim, çalışmalar gelişigüzel değil de uzun vadeli düşünülür. Örneğin, zamanla yok edilen kaldırım ağaçları tamamlanır. Çöp konteynerleri en uygun yerlere yerleştirilir. Araç park yerleri, her geçen gün artan trafiğe göre düzenlenir.

Ödemiş hepimizin. Dışarıdan şehrimize gelen insanlar, düzeni, temizliği ve kullanışlı olması ile 'Ne güzel bir şehirde yaşıyorsunuz' demeli.

Yaptığımız olumlu ve olumsuz eleştiriler, daha iyi ve uzun vadeli düzenleme yapılması için.

Bir de en önemli iş denetim. Yapılanı denetlemeliyiz. Yapılacak olanı öngörmeliyiz. Yaptıktan sonra denetim olmazsa, yapılan iyi işler bozulur ve cadde ve parklar, kısa sürede eski haline gelir ki kaynaklarımıza yazık.