17 günlük tam kapanma

1 Aralık 2019 tarihinde Çin’de ortaya çıkan ve sonra bütün dünyayı kendisine esir eden koronavirüsün ülkemizdeki...

1 Aralık 2019 tarihinde Çin'de ortaya çıkan ve sonra bütün dünyayı kendisine esir eden koronavirüsün ülkemizdeki ilk vakası ise 11 Mart 2020'de görüldü. Devletler, vatandaşlarını koruma adına tedbirler aldılar. Sosyal mesafeye, maskeye ve hijyenik kurallara dikkat etmemizi sosyal medya, görsel ve yazılı basınla duyurmaya çalışıyorlar.

 

30 Nisan 2021 tarihi ile 17 Mayıs 2021 tarihleri arası 17 gün devletimizce Türkiye genelinde tam kapanma kararı alınarak evlerimizde Ramazan'ı ve bayramı geçirmemiz istendi. İşte bu 17 günlük tam kapanma kapsamında evlerimizde bol bol kitap okuma ve televizyon izleme imkanı bulduk. Ben de bu 17 günlük tam kapanmada televizyon haberlerini takip ederken 17 günde neler olmuş ülkemizde diye kalemi elime aldım, yazmaya başladım ana başlıklarıyla. Bir günde televizyonu izlerken gördüklerim karşısında şok oldum. 'Bu nasıl tam kapanma?' demekten kendimi alamadım.

 

Şehirler arası trafik, eskisinden daha yoğun. Vatandaşlar, sahillere taşınıyor. Yaya trafiği ona keza ve 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı evlerimizde kutladık. Televizyon ekranlarında istemediğimiz görüntüleri gördük. Ramazan'da içki yasağı getirildiğini, gazeteci ve vatandaşların resim çekmeme genelgesini uygulamak isteyen polislerle karşı karşıya kaldıklarını gördük. Emeklilerimiz için dini bayramlarımızda 1000 liralık bayram ikramiyesine 100 TL zam geldiğini izledik. Çek yasağı çıkarılarak çek karmaşası yaşandığını izledik. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın bakanlıktan ayrıldığını, muhalefetin 'Ayrılma yetmez, Yüce Divan'da yargılansın' diye sesleri yükselttiğini izledik.

Altı vatan evladımızın şehitlik haberini üzülerek öğrendik. 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü'nü kutladık, basın özgürlüğünde 163 ülkeden 159. olduğumuzu duyduk. Bazı camilerimizde cemaat ve polisimizin arasındaki kargaşaya gördük, cemaate bir bekçinin biber gazı sıktığını izledik. Turizmin canlanması için alınan önlemler arasında sağlığımızı hiçe sayarak 15 ülkeden gelecek turistler için PCR testi istenmeyecek haberini şaşkınlıkla izledik.

 

İngiltere'den geri dönüşüm işlemleri için PVC ağırlıklı çöp ithal ederek dere yataklarında doğayı kirletme pahasına getirildiği, yeraltı sularında da zarar verdiğini izledik. Rize'nin İkizdere ilçesinde taşocağı için çalışma yapan şirkete ait makinelerin karşısında yöre halkının doğa katliamını önlemek için günlerdir eylemlerini sürdürmekte olduğunu izledik. '128 milyar dolar nerede?' sorularının ekranlardan inmediğini gördük. Çizgi filmleri izlemeye başladık. AK Parti'nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili hazırladığı klibi izledik.

 

6 Mayıs 1972'de idam edilen, tam bağımsız Türkiye mücadelesi veren 3 Fidan yani Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam yıl dönümünde televizyonda anıldığını gördük. Dünya Çiftçiler Günü ve Dünya Eczacılar Günü'nü kutladık. Turizm Bakanlığı'nın hazırladığı 'Ben aşılıyım, keyfini çıkar' maskelerinin takıldığını gördük. Büyüklerimizin ellerini öpemediğimiz, çocuklarımıza ve torunlarımıza sarılamadığımız bir bayram yaşadık.

 

Allah, bu millete ve tüm dünyaya bir daha böyle bir bayram yaşatmasın. O eski bayram neşelerinin ve kültürünün geri gelmesi dileğimle.

Bakmadan Geçme