ALT YAZILI YAHUT ÜST YAZILI ÖYKÜLER

Okumak deyince aklıma gelir. Alt yazılı filmler, diziler. Film yahut dizide insanlar kendi dilinde konuşmaktadır… İzleyenlerin...

Okumak deyince aklıma gelir. Alt yazılı filmler, diziler.

Film yahut dizide insanlar kendi dilinde konuşmaktadır… İzleyenlerin dilinden yahut da İngilizce bir alt yazı film ile izleyen arasında sağlıklı bir bağ kurabilmek için olsa gerek.

Son dönemde yapılmış pek çok diziye bakıyorum da başka bir dille alt yazı konmak istense pek de yazacak bir şeyler bulunamayacak yazık ki ekranın alt kısmına… Buradan yola çıkarak bunlar için “çok az yazılı yapımlar” yahut “az az yazılı eserler” gibisinden tanımlamalar yapmak mümkün.

Her insanın harcı değildir elbet alt yazılı film seyretmek. Hem görüntüyü hem yazıyı aynı anda takip etmek, anlamak ve haz almak.

İki işi aynı anda yapabilen pek az kişi vardır. Arada böyle kişilere rastlasanız bile işlerden biri mutlaka bir noktada aksıyordur. Kaldı ki okumak ve anlamak başlı başına altından kalkılması güç eylemlerdir…

*

Bu aralar kriminal içerikli diziler izliyorum arada bir. Gerçek yaşam öyküleri. Olayı yaşayanların yahut tanık olanların tanıklıklarından yola çıkılarak yapılmış çalışmalar bunlar.

Bu yapımlardaki kişiler kendini ifade etme konusunda ne kadar yetkin diye düşünüyor insan ister istemez bir Türkçe öğretmeni olarak. Arkadaşlarını ailelerini, dostlarını ifade ederken ne kadar hoş tanımlamalar seçiyorlar.

“Onu çok özlüyorum.” diyor.

“ Onu hepimiz severdik .” diyor.

Arada nefret ve olumsuzluk ifade edenler de var elbette. Ancak bu ifadelerde bile nezaketi inceliği fark ediyorsunuz. İnsanlar olumsuz hallerini ifade ederken bile kabalaşmıyorlar. Karşılarındaki insanın üstüne yürümüyorlar. Seslerini yükseltmiyorlar.

Tam bu noktada gülümseyin. Ve şöyle deyin. Bazıları da farklı dizi izliyormuş…

*

Birkaç yıl önce Çin’de yaşıyordu kızım.

Çin. Kalabalık çok kalabalık bir ülke. Dünyanın en kalabalık yeri. Her altı yedi insandan biri Çin’li dünyada. Hal böyle olunca bir ülke içindeki ağızlar şiveye dönüşebiliyor demek ki. “televizyonu açtığımızda haberleri bile alt yazılı veriyorlar anne” demişti. Elbette bu nüfusun yoğunluğu ile doğrudan ilişkili bir durum.

*Evet. Gelelim bize. Bizim televizyonlarımızda da gerçek yaşamı konu edinen pek çok yapım var. Ve işin tuhaf tarafı oradaki konuşmacı yahut tanıkların söylediklerini alt yazı ile vermeseler anlamayacağız. Ortak söyleyişten ortak dilden o kadar uzak ki. Hemen bir iki örnek…

”Didi”

“Zebze”

Siz düşünün bunlar ne diyor, diye.

Sevgi, dostluk ve umutla.

NURŞEN KAYGISIZ

Bakmadan Geçme